Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Jul 2010
Mesajlar: 736
Tesekkür: 2,123
781 Mesajinıza toplam 3,631 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Bilinçaltımı nasıl değiştireceğimm?.. BİLİNÇ VE BİLİNÇALTI Hepimizin içinde; doğduğumuz andan itibaren var olan büyük bir güç var. Bu güce kavuşmak için sadece zihin gözümüzü açmamız gerekiyor. Bu büyük hazine sayesinde kendi içimizde güzel, keyifli, bereketli ve mutlu bir hayat yaşayabiliriz. Birçok insan; bu güçten ya da nasıl harekete geçireceğinden habersiz olduğu için kendi potansiyelini kullanamaz. Bilinçaltınızın faaliyeti karşısında yetenek kazanmadan önce, onun prensiplerini anlamalısınız. Kimya, fizik ve matematiğin prensipleri işleyiş bakımından bilinçaltının faaliyetlerinden farklı değildir. Kimyasal ve fiziksel güçleri kullanmak isterseniz, bu alandaki prensipleri öğrenmeniz gerekir. Bilinçaltının gücünü kullanmak istiyorsanız, onun da prensiplerini öğrenmelisiniz. Örneğin ısınan madde genleşir. Bu; her yerde, her zaman her koşulda geçerlidir. Isıttığınız bir parça çelik genleşir, bu çeliğin Çin’de, İngiltere’de, Hindistan’da olması önemli değildir. Bilinçaltınız bir prensiptir. Yaşadığınız deneyimler, olaylar, içinde bulunduğunuz koşullar ve eylemler düşüncelerinize tepki olarak bilinçaltınız tarafından üretilir. Zihninizi bir bahçe olarak düşünün, kendinizi de bahçıvan. Farkında olmadan, gün boyunca bilinçaltımıza tohumlar ekiyoruz. Bilinçaltı ise bu tohumların filizlenip büyüyeceği verimli bir toprak parçası gibidir. Gül ekerseniz, gül toplarsınız, kaktüs ekerseniz de kaktüs toplarsınız. Şimdi, huzur, mutluluk, sevgi başarı tohumları ekin. Yani bu kavramlar üzerinde düşünün, tüm benliğinizle kabul edin. İnanın bana muhteşem bir ekin biçeceksiniz. Sizler; İç dünyanız ile dış dünyanızı şekillendiriyorsunuz. Yaşamınızdaki olayları değiştirmek için, önce nedenini değiştirin. Diğer bir deyişle düşüncelerinizi değiştirin. Hayatınızdaki kafa karışıklıklarından, uyumsuzluklardan, sınırlamalardan kurtulmak için nedeni ortadan kaldırın. Bu neden; bilinçaltınızda teşvik ettiğiniz düşünce ve imgelerdir. Neden değişirse, sonuçta değişir. Bilinç geminin kaptanı gibidir, gemiyi yönetir. Gemide görevli tüm personele emirler gönderir. Geminin nereye gittiğini kazan dairesindekiler ya da güvertedeki mürettebat bilmez, onlar sadece komutları uygular. Eğer kaptan hatalı bir karar verirse; gemi karaya oturur. Kaptan gemisinin efendisidir, istekleri yerine getirilir. Aynı şekilde bilincinizde geminizin yani bedeninizin efendisidir. Bilinçaltınız, ona bilinçaltınızın inandıklarını ve doğru kabul ettiklerini esas alarak verdiğiniz emirlere uyar. Emirleri sorgulamaz. Eğer kendinize sürekli, “buna param yetmez” diyorsanız, bilinçaltınız sözünüzü dinler. Siz “gücüm yok, yapamam” demeye devam ettikçe, bilinçaltınızın emirlerinize uyacağından emin olabilirsiniz. Hayatınız boyunca bütün bunların yoksulluğunu çeker ve koşulların bunu gerektirdiğine inanırsınız. Halbuki bu koşulları sizler meydana getirdiniz. Bilinciniz neyin doğru olduğunu varsayar, neyin doğru olduğuna inanırsa, bilinçaltınız onu doğru kabul eder ve gerçek kılmaya çalışır. İyi şansa, ilahi yol göstericiliğe, dığru eyleme ve hayatın nimetlerine inanın - JOSEPH MURPHY - ZİHİN NASIL ÇALIŞIR Zihniniz en değerli varlığınızdır, hazine sandığınızdır ve her zaman sizinle birliktedir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, zihnin iki aşaması vardır: Bilinç ve bilinçaltı. Bilincinizle düşünürsünüz; alışkanlık haline getirerek düşündüğünüz her şey, daha sonra düşüncelerinizin doğasına bağlı olarak bilinçaltına geçer. Hatırlanması gereken en önemli nokta şudur: Bilinçaltı bir fikri kabul ettiğinde, bunu yerine getirmeye başlar. Bilinçaltı yasasının iyi ve kötü fikirler için aynı şekilde işlemesi, şaşırtıcı ve hassas bir gerçektir. Bu yasa olumsuz bir biçimde uygulandığında; başarısızlığın, hayal kırıklığının ve mutsuzluğun nedenidir. Alışılmış düşünce biçimimiz yapıcı olduğunda ise son derece başarılı ve zengin olursunuz. BİLİNÇ VE BİLİNÇALTI ARASINDAKİ FARKLAR Bilinç ve bilinçaltınızın iki zihin olmadığını unutmayın, onlar bir zihinde iki faaliyet alanıdır. Bilinciniz akıl yürüten zihindir. Zihnin seçim yapma safhasıdır. Örneğin, kitaplarınızı, evinizi, eşinizi seçersiniz. Bütün kararlarınızı bilincinizle verirsiniz. Öte yandan hiçbir bilinçli seçim yapmazsınız da, kalbiniz otomatik olarak çalışmaya devam ederi; sindirim, dolaşım ve solunum gibi hayati fonksiyonlarınız sürer. Bunları bilinçaltınız bilinçli kontrolünüzden bağımsız süreçler aracılığıyla gerçekleştirir. Bilinçaltınız kendisine iletilenleri ya da bilinçli olarak inandıklarınızı kabul eder. Bilincinizin yaptığı gibi bir şeyleri muhakeme etmez ve sizinle tartışmaz. Olumlu yada olumsuz yıkıcı düşünceleri ayırt etmeden kabul eder. Bilinçaltınız, düşüncelerinizi ya da telkinlerinizim doğasına göre tepki verir. Bilinçaltı telkinlere açıktır, karşılaştırma yapamaz, yorum yapamaz, sadece kendisine verilenleri alır. Telkin çok güçlüdür. Bir o yana, bir bu yana sallanan bir gemide olduğunuzu hayal edin. Son derece korkmuş gözüken yolculardan birisine yaklaşıyor ve şöyle diyorsunuz: “Pekiyi görünmüyorsun. Suratın yemyeşil olmuş. Herhalde deniz tuttu seni. Kamarana kadar sana yardımcı olmamı ister misin?” Yolcunun yüzü bembeyaz olur. Deniz tutması konusundaki telkininiz onun kendi korku ve sezgileriyle birleşir. Kendisine yardımcı olmanızı ister. Kendisinin de kabul ettiği olumsuz telkin gerçek olur. Deniz tutması konusundaki telkininizi, bir gemiciye yapmaya çalışsanız; gemici, ruh haline bağlı olarak bu kötü şakanıza gülüp geçer. Aynı telkin onda korku ya da endişeye değil, kendine güveni ortaya çıkartır. Çünkü gemici deniz tutmasından korkmuyordu. Buna dair bağışıklığı olduğu konusunda kendini ikna etmişti; bu yüzden olumsuz telkinin onda korku yaratma gücü yoktu. Öte yandan yolcu zaten deniz tutmasından endişeleniyordu. Bu yüzden telkininiz onun üzerinde gücünü gösterdi. KORKULARDAN KURTULMANIN YOLU Korku kendi kendimize oluşturduğumuz bir telkindir. Kendimizi korkmamız yönünde düşüncelere sevk ederiz. Bilinçaltımız da bize bu korkuyu yaşatır. Örneğin kalabalık önünde konuşmaktan korktuğunu söyleyen bir kişide böyle bir inanç oluşmuştur. Bu inancı oluşturan kendisi, inanan kendisi ve sonunda bu korkuyu yaşayan yine kendisidir. Kalabalık önünde konuşmadan önce; “Beni hiç beğenmeyecekler, başarısız olacağım, yapamayacağım, hiç şansım yok” şeklinde kendine telkin veren bir insanın ruh hali ve bedeni nasıl karşılık verir, bir düşünün! Bundan kurtulmak için, rahat ve sessiz bir ortamda koltuğa oturun, bedeninizi gevşetin, gözlerinizi kapatın. Zihninizi ve bedeninizi olabildiğince durağanlaştırın. Kendi kendinize şöyle diyin: “Ben başarılı bir konuşmacıyım, kendime güveniyorum, soğukkanlıyım, insanlar beni tebrik ediyorlar.” Beş, on dakika bu olumlu telkinlere devam edin. Özellikle de uyumadan önce başarılı bir konuşma yaptığınızı ve insanların sizi tebrik ettiğini düşünün. Telkin, kendimizi disipline sokmak ve kontrol etmek için bir araç olarak kullanılabilir. İyi şeyler düşünürseniz iyi şeyler olur. Kötü şeyler düşünürseniz kötü şeyler olur. Bütün gün ne düşünürseniz o olursunuz. Seçme gücüne sahipsiniz. Keyifli, cana yakın, sevimli olmayı seçin, dünya buna göre tepki verecektir. Bilinçaltı size ilham verir, yol gösterir, hafıza deponuzdan istediğiniz bilgileri hazırlar ve kullanımınıza sunar. Kalp atışlarınızı, kan dolaşımınızı nefes alıp verişinizi, kısacası tüm bedeninizin hayati fonksiyonlarını kontrol eder. Bilinçaltı hiç uyumaz, hiç dinlenmez. Her zaman iş başındadır. Ve her şeyden önemlisi bu güç sizin emrinize verilmiştir.
__________________ Aman dikkat!!! Aklınıza gelen, başınıza gelebilir. Bu yüzden pozitif düşünün, olumlama yapın, her anın tadına varın. Güzel düşünün, iyi yaşayın. Karamsarlıktan, umutsuzluktan, enerjinizi düşürecek her şeyden uzak durun. |