Alıntı:
pisimbat Nickli Üyeden Alıntı
Kavurucu ağustos ayının ertesinde kapıyı çalan eylül aynının son demlerini yaşadığım günlerde ansızın bana bir sayfiye ziyareti ile tatil imkanı düştü. Eskiden beri şirin sayfiye(yazlık) yerlerimizden olan Yalova da hemde burnumun dibi denecek kadar yakın bir taş atımı kadar uzaklıkta bile olmayan 2 minubus değişikliği ile yaklaşık 70 km lik yolculuğumun sonunda yalovadaki sitenin yakınında indim. Epeydir gitmediğim için oralarda değişmiş epeyce kocaman bir hastane açılmış mesela ordaki siteler depremden zarar görmeyenler yani yaklaşık 35-40 seneleri vardır .en eski sayfiye sitelerinden birindeydim meşhur aydın6 lar meşhur nadir meşhur tuncalp meşhur ankarılar sitelerinin sıram sıram dizili olduğu beni taa gençliğime kadar götüren o muzir yosun kokusu gıdıkladı çiğerlerimi ikl önce. Sırt çantama bir mayo sort ve terlik atmıştım sadece zaten en gerekli olanlarda onlardı ,hoş geldin beş gittin lafları el öpmeler çay içmeden sonra teyzecim ben biraz yüzeyim deyim alelel acele mayomu giyip terliği bile yolda giyen ben soluğu sahilde aldım .şanşlıydım ki okullar açıldığından çoluk çomak yoktu sitede yaş ortalamasına bakılınca ben genç sınıfındaydım yani ki bende 40 ı devirdim.hattaa daha sonra site gediklilerinin hakımda engin hanıma sporcu atletik yapılı bir genç hanım gelmiş diye beni çekiştirdiklerini öğrendim. Çoçukluğumdan beri denizi yüzmeyi çok severim inanırmısınız yüzmeyi bana kimse öğretmedi bir gün plajda bir adam çoçuğuna şöyle yapacaksın böyle yapacaksın diye komutlar veriyordu onları izldeim ve yüzdüm bu kadardı yani .plaj benim için çoçukluğumun buz gibi Uludağ gazozu demekti sosisli sandviç daha ilk adı duyulduğu zamanlarda bir elimde sosisli bir elimde Uludağ gazozla plajda dolaştığım o sarı saçlı hınzır bakışlı afacan çoçuk gelir gözümün önüne . Lafı dapıtmadan dönelim yalovaya yine iskeleden güzel bir balıklama atlayışla yüzmeye başladım yorulana dek yüzdüm sonra suda sırt üstü yatıp gökyüzüne güneşe baktım boğazımda iyot kokusu bende denizde bir balık olmuştum artık .daha sonra güneşlendim akşamüztü ise karnım zil çalıyordu 2 tost kocaman bir bardak çay eşliğinde mideme indi .etraf çimenlik çiçekler kuş cıvıltıları kocman çam ağaçları hava güneş kremleri ile karışmış hoşbir parfüm gibi kokuyordu sitede gedikliler vardı yani nerdeyse orda 35 40 yıl önce ev almış olanlar .onlar artık çoçuklarını evlendirmiş ve torun sahibi olmuş en genci 50 yaş civarı en üst yaş gurubu ise 80 üstü olanlardı. Tost ve çaydan sonra bir basket topu bulup sahada aldım soluğu 1 saate yakın basket oynadım iyice keyiflenmiştim akşam yemeğğnden sonra 3-5 kanal gösteren tvde bişiler baktık sonra sıkıldım dışarı çıktım sitede cırcır böceklerinin çalmaya başladığı senfoniler eşliğinde tur attım sahile indim bir şezlonga yattım yıldızları izledim karşı yakada görünen adaların ışıklarına baktım .hafiften esen rüzgardan ürperince evin yolunu tuttum . Ertesi gün ve diğer günlerimde üç aşa beş yukarı aynı şekilde geçti sayılır denize değil havuza girdim çünki havuz denizsuyu ile doldurulmuş ve dezenfekte edilmişti . Bol bol radyo dinledim mesela havuz başında öğlenleri türk sanat müziği çalan bir frekans buldum akşamüstüne doğru pop tarzına döndüm gece yine yürürken sanat musukisi . ilerdeki bir büfede kedicikler buldum onları sevdim besledim . sitenin bakkalınla ahpap oldum birkaç site sakini büyüğümle hoş sohbetler yaptım hatta birkaçı beni ve annemi tanıdığını öğrendim .mutlu oldum huzur buydu işte telaşsız sakin bir cırcır böceği senfonisinin yazıldığı eylül akşamlarında gizliydi demekki.bazı geceler ay tam karşımda duruyorken bazen benle saklanbaç oynarcasına bulutların arkasındaydı . Bol bol düşündüm kendimle geçmişle kaybettiklerimle hatıralarımla sohbet ettim gecelerce yüzerken her seferinde huzur buymuş dedim içimden .annemi ayşe teyzemi dedemi düşündüm acılarıma rağmen huzurluydum sakindim ılık bir meltem rüzgarının saçlarımı okşadığı o sayfiyedeki şezlongta otururken . İçimdeki hınzır kız ıslık çaldı akşamları yürürken gölgem bana ay ışığında eşlik ediyorken.hani derler ya 80 gençliği kayıp gençlik diye halt etmiş onlar biz sokakların tozu toprağı ile büyüdük şimdikiler gibi dünyamız sadece facebook satırlarında tıkılı kalmadı hiç.biz spor yaptık bilordo oynadık gece 3 te kalakıp makarna yapıp yerdik arkadaşlarımızla ne twiterr vardı ne face saçmalığı şimdi beyinler bir harddiske sığdırılmak üzere vurfulu kırdılı oyunlar kan dökmeye meyilili gençlik asıl onlar kayıp hemde bir bilgisayar ağının içinde kaybolmuşlar. Bukadar tenkit yeter sanırsam 5 gün boyunca uyudum güneşlendim yüzdüm ve bolca yürüdüm kaybetiğim sandığım huzuru yeniden keşfettim . Hava bozmasaydı daha kalırdım ama üşütme riskini almayacağım için eve döndüm .bir parçam o kumsaldaki kumların arasında birazım denizin yosununda az biraz çimenlerde bıraktım kendimi kalanı alıp döndüm evime .aklım dingin haydi gelsin bakalım sonbaharın diğer yarısı bekliyorum ekim ayını.biraz kum biraz güneş biraz da huzur yazdım bu gece haydi kapayın gözünüzü çekin içinize o dalgalarla gelen iyotlu havayı,sarın sarmalayın en güzel anılarınızı bu gece tatlı bir rüya eşliğinde kim bilir bir masal okuyan bile gelir düşünüze. |
Sevgili Pisimbat;
Yazın gerçekten çok güzel...Okuyunca kendimden birşeyler buldum...
Geçen hafta ben de Erdek'te aynı böyle bir tatil geçirdim.
Ben tatil için en güzel zamanın hep eylülün son haftaları olduğunu düşünürüm.
Okullar açıldığı için el ayak çekilir sahillerden, sayfiye yerleri ya bölgenin yerlilerine kalır, ya emeklilere veya bizler gibi yazın son fırsatlarını değerlendirebilen şanslı kişilere.
Bu mevsimde tatil yapmanın bir de güzel bir tarafı vardır. Biten bir mevsimin hüznünden midir nedendir bilmiyorum ama insan kendi ile başbaşa daha içsel bir dönem yaşar bu dönemdeki tatillerde.
Yaz güneşinin son demleri ısıtır içimizi ve huzuru daha dorukta yaşarız.
Ne diyelim Allah böyle tatillerin tekrarını nasip etsin hepimize...