Geçmişi Unutmak
Anıların sizi rahatsız ettiği oldu mu? Delete tuşuna basıp acı anları yok etmek ve sadece mutlu anları biriktirebilmek o kadar kolay değil, öyle değil mi?
Bir papazdan dinlediğim, rahip olmak için gireceği mülakatta kurulun dikkatini çekmek için yapmayı planladığı espri hakkında anlattığı öyküyü çok severim. Papaz öyküyü şöyle anlatmıştı:
“Düşündüm ki kurul anlattıklarımdan sıkılırsa, onlara derim ki: ‘Biliyor musunuz bu gece kollarımda başka birinin karısı vardı.’ Herkes dehşet içinde bana bakarken, hemen eklerim: ‘Kollarımdaki sevgili annemdi.’
Kurguladığım espri gerçekten çok hoşuma gitmişti ve mülakat günü tam kurul uyuklamaya başlamışken ‘Biliyor musunuz? Dün gece kollarımda başka bir adamın karısı vardı.’ dedim.
Beyninden vurulmuşa dönmüş olan kurul üyelerinin hepsi birden kafalarını kaldırdılar ve dik dik bana bakmaya başladılar. Zaten çok heyecanlıydım, koskoca kurul üyeleri bana öyle bakınca, hepten kontrolümü kaybettim, kafam allak bullak oldu. Sözlerime devam ettim. Ah Tanrım, ama kadın kimdi unuttum.”
Sizin de başınıza gelen böyle utanç dolu bir anı, ani alınmış bir kararı ya da kızgınlıkla söylenmiş bir sözü geri çevirmeyi çok istediğiniz oldu mu? Sorun şu ki; geçen zamanı asla geri çeviremezsiniz. Bazı yaraları hiçbir zaman kapatamazsınız. Ve ne yazık ki; dünyadaki hiçbir delete tuşu geçmişteki o içimizi acıtan yaraları, korkuları ve utançları silemez.
Geçmiş, adı üstünde geçmiştir. Ama onu kötü de olsa hatırlamak iyidir. O geçmiştir. Bitmiştir. Geri dönüş yoktur, zaten eski anılara dönmenin bir anlamı da yoktur. Önemli olan, anıların geçmişe ait olduğunu kabul etmek ve onların bize birer öğretmen olmasına izin vermektir.
Hepimiz, mutlu anlar kadar acı anların da bize bir şeyler kattığını anlamalıyız. Ve onları ait oldukları yerde, yani geçmişte bırakmalıyız.
Peki siz, geçmişi geçmişte bırakabilmeyi becerebiliyor musunuz?