Birbirinize Kenetlenin
Küçük bir botla balığa giden bir adamın başından geçenleri anlatan eski bir öyküyü anlatmak istiyoruz sizlere:
Balığa gittikleri gün sakin bir gündür. Ta ki; kancaya takılan kocaman bir balık, kurtulmak için çırpınırken, adamı çekip suya düşürene kadar… Adam yüzmeyi bilmemektedir ve panik içinde:
“Yardım et!” diye bağırır arkadaşına, “Kurtar beni!”
Arkadaşı elini uzatır ve adamı bota çekebilmek için saçlarından yakalar. Ama tutup çekmek istediğinde, adamın peruğu elinde kalır ve adam tekrar suya batar. Kafasını zorlukla çıkarıp, çığlık atmaya devam eder:
“Hey, yardım et bana, yüzme bilmiyorum.”
Arkadaşı tekrar uzanır, bu kez kolunu yakalar. Tam çekecekken, kol yerinden çıkar. Bu takma bir koldur!
Boğulmak üzere olan adam çırpınmaya devam etmektedir.
Arkadaşı üçüncü kez uzanır. Bu sefer adamın bacağına denk gelir ve çeker. Tahmin edeceğiniz gibi, çektiği tahta bir bacaktır.
Adamın boğulmasına ramak kalmıştır ama debelenmeye ve çığlık atmaysa devam eder.
Arkadaşı sıkılmış bir halde bağırır:
“Tek parça değilsin ki, nasıl yardım edeyim sana?”
Tıpkı bu öyküdeki gibi, evli çiftler ya da aileler eğer sıkıca kenetli olmazlarsa, nasıl yardım edebilirler ki birbirlerine? Okul, kilise ya da çalıştığımız iş yerleri, bir arada yaşıyor olmasak ne işe yarar ki? Ve bir ülkenin insanları birbirlerine kenetli olmasa, o ülke ne yapabilir ki?
Hiç birimiz kendimizi toplumdan soyutlayamayız. Yaşadığımız hayat birbirimize kenetli olmayı gerektiriyor. Tabii ki bireyler arasında çatışmalar, kavgalar olabilir. Ama birbirimize bağlı olmak sonuçta iyi bir şeydir.
Hayatınızda sahip olduğunuz her şey, sanki sizi terk ediyormuş ve yaşamdan soyutlanıyormuşsunuz gibi geliyorsa, çevrenizdeki insanlara dikkat edin. Belki de bütün sebep, birbirinize kenetli olmamanızdır.