Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18-10-2010, 06:33 PM   #1 (permalink)
ecrail
Banned
 
Üyelik tarihi: Oct 2010
Mesajlar: 1
Tesekkür: 0
2 Mesajinıza toplam 14 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
ecrail is an unknown quantity at this point
Exclamation Ego ve Farkındalık ve Aşk

Ego


İçimizdeki en büyük düşmandır. Onun için basit olayların hiçbir önemi yoktur. Her zaman büyük oynar ve her zaman kazanır. Hedefinde her zaman basit insanlar vardır. Elinde her zaman sizin hayatınızı kötü durumu sokacak bilgiler vardır. Ondan hiçbir şey kaçmaz! Bize göre onun tanımı; sahte kişiliktir,yani kendimiz sandığımız fakat bizle alakası olmayan tamamen farklı bir varlık. Dini kitaplarda Ego yerine Şeytan ismi kullanılır. Şimdi olayı sorularla biraz daha açıklayalım...


Ego Nedir?




Her insan doğduğunda saf ve özgür olarak doğar. Fakat bulunduğu çevreye göre bazı kişilikler kazanır. Bu kişilikler aslında bizim kendi özelliğimiz değillerdir. Toplum tarafından bize dayatılan baskılarla kabul görmüş kurallardır. Fakat belli bir süre sonra biz bunları kendimize ait bir kişilikmiş gibi algılayarak tamamen kendimizle özdeşleştiririz ve ortaya kendimizin dışında oluşan farkı bir kişi oluşur. Bu kişiliğin adı Ego dur. Ego bizim kontrolümüzden her zaman çıkar çünkü onu biz yaratmadık. O toplumun bize yansıttığı olaylarla doğdu ve Farkındalığımızı kazanmadan onu yenmemiz imkansızdır. Ego bizim yerimize kararlar verir, düşünür ve ilişkiler kurar. O kadar karmaşık bir durumdur ki,biz bunun farkına varamayız ve bu olayları kendi bilincimizle yaptığımızı düşünürüz.




Örneğin;Türkiye de doğan bir çocuk,tamamen Türk Kültürünün etkisiyle kişiliğini belirler. Bu yüzden sevdiği kızın daha önceden başkasıyla öpüşmesi onun için sıkıntı yaratacak hatta ilişkisini etkileyecektir. Fakat aynı kişi Avrupada doğmuş olsaydı,bu durum ona normal gelecek ve ilişkisinde hiçbir sorun olmayacaktı. Bu örnekte anlatıldığı gibi,Ego her zaman bizim özümüz dışında ve çevrenin etkisiyle hareket eder. Ve amacı her zaman bizi zarar vermektir. Yukarıda durumla karşılaşan, ve egosunu kontrol edebilen bir insan bu olaylar karşısında her zaman mantığını kullanır ve egoya düşünme şansı vermez. Olaya ahlak açısında bakar ve mantığını kullanır fakat Egonun kurallarını uygulamaz!


Hangisi Gerçek Kişiliğiniz?


Bir masada oturuyorsunuz, karşınızda babanız,sevgiliniz ve arkadaşınız oturuyor. Yemek yiyorsunuz ve yemek sırasında sohbet ortamı oluşuyor. Şimdi kendinizi iyi inceleyiniz, 3 tane kişiliğe bürüneceksiniz ve bunlardan hiçbirisi aslında kendiniz değil! Babanızla konuştuğunuz vakit
konuşmalarınız biraz daha değişecek fakat arkadaşınızla konuşurken dahada farklı bir kişilikle konuşacaksınız ve sevgilinizle konuşurken de tamamen farklı bir kişilik daha! Peki gerçek kişiliğiniz nerede? Siz kimsiniz? Bu 3 adet sahte kişilik nasıl oluşuyor?


Kontrol Altındayız!


Egomuz bizi kontrolüne aldı ve istediği şekilde kullanıyor. Kendi özümüzü kaybettik ve sahte kişiliklerle kendimizden tamamen uzaklaştık. Şimdiki görüntümüz fiziksel olarak bizi yansıtabilir, peki ruhsal olarak o kişi kendimiz miyiz? Yoksa kültürler,alışkanlıklar ve çevrenin bize katmış olduğu özelliklerle tamamen belli bir kalıba mı girdik?


Çevrenizi izleyin,herkes kendi kişiliğinin dışında hareket ediyor. Ego herkese bulaştı ve hızlıca yayılıyor. Kimse kendisi değil ve bu durumun farkında değiller. Ego durumu gülerek izliyor ve hızlıca genişliyor. Negatif güçler dünyanın her yerinde artık bulunuyor. Ve en büyük güçleri tabi ki ego...


Onun İstediği Senaryo Oynar!


Ego kontrolü ele aldıktan sonra istediği şekilde bizi yönetebilir. Bizim bu durumu anlamamız neredeyse imkansızdır. Sürekli olarak onun istediklerini yaparız,bu yüzden hep üzüntü ve acı olur. Çünkü mutlu olmamızı istemez,sadece bizden üzüntü bekler. Bu sayede Negatif enerji dünyaya yayılır ve çevremizde etkilenir. En basit örnekle; Sevdiğimiz bir kişinin başına kötü bir olay gelirse onunla birlikte bizde üzülürüz. Yani ufak bir negatif güç,milyonlarca kişiyi etkileyebilir. Olayı örneklerle anlatalım; Sevdiğiniz bir kız var, çok havalı bir kız ve bu kızı sizin ayarlamanız pek mümkün görünmüyor. Böyle bir durumda tamamen kızın hoşuna gidebilecek olan bir kişiliğe bürünüyorsunuz ve kendimizi tamamen farklı bir şekilde tanıtarak yakınlaşmaya çalışıyorsunuz. Bu yakınlaşmayı başarıp sevgili oldunuz diyelim fakat unuttuğunuz bir nokta var. Sevginin gücü Ego dan fazladır! Ego tamamen devre dışı olur ve gerçek kişiliğiniz ortaya çıkar ve ilişkiniz hemen bozulur. Çünkü siz kız'a tamamen farklı bir kişilikle yakınlaşmıştınız fakat işin içine sevgi girdi ve Ego piyasadan çekildi. Sonra ne olur? Sizin ilişkiniz bozulur bozulmaz Ego yine devreye girer, ve sizin üzülmeniz için milyonlarca neden sayabilir. Kafanızı karıştırır, senaryolar üretir ve sizin üzülmeniz için sürekli karşınıza kanıtlar sunar. Egonun elinde eğer bir koz varsa, bilin ki o koz'u oynayacaktır.


Egonun En Büyük Hazinesi


“Acı,pişmanlık,nefret ve intikam! Bu duyguları sana kim öğretti? Baksana arkana, o gülen adam kim! Sırı duymadın mı? Halen mi değişen Bir şey yok... Gözünü kapat ve o içindeki adama ondan akıllı olduğunu söyle. Sana daha da fazlasınımı gönderiyor? Gülmeye devam et; Çünkü yenilen birisi asla gülmez! Sadece farkındayım, yıkılmadım der!” ECRAİL


Ego boş durmaz, onun için boşa geçen zaman yoktur. Sürekli olarak bizim üzülmemizi bekler. Bu yüzden en yüzük hazinesi pişmanlıklardır. Geçmişte olmuş biten olayları her zaman aklımıza gelmesini sağlar ve bizim olaylar karşısındaki tepkimizi bekler. Eğer üzülmezsek dahada ileri gider, kanıtlar sunar ve olaylarla desteklemeye çalışır. Onun başarısı bizim pişmanlık duymamız olacaktır. Bunun için her şeyi yapar. Hiç olmadık yerde aklımıza bir şey getirir ve uzaktan sırıtarak bizi izler. Oyuna geliriz fakat farkına varamayız. O kadar etkilidir ki, onun düşüncelerini kendi düşüncemiz sanarız ve onun düşünceleriyle hayatımıza yön veririz. Senaryoyu o yazar. Onun kuralları işler ve mutlu olmamız onun keyfine kalmıştır. Bazı durumlarda yaşadığımız mutluluk ise Vezire çıkacak olan piyonun, feda ettiği fili yerken duyulan mutluluk dan farkı yoktur..


Düşünelim geçmişimizi; O kadar büyük acılar var ki, her gün bunları düşünerek bile hayatımızı bitirebiliriz. Ama faydası ne? Bize ne çıkar sağlayacak? Hiçbir faydası yok. Sadece üzüntü ve hayal kırıklıkları. Peki biz ne diye geçmişi düşünüyoruz ki? İşte Ego burada bize bir gülücük gönderiyor. O bizim mutlu olmamızı istemiyor! O bizim geçmişten üzüntü duymamızı bu sayede beynimizi tamamen ele geçirmek istiyor. Zayıf ve çaresiz bir insan her zaman kolay teslim olur. Ego bu durumu biliyor. Geçmişi sürekli kullanıyor. Fakat biz, geçmişten üzüntü duymayı bırakırsak ve geçmişteki olayların bize hayat tecrübesi kazandırdığına ve bazı şeylerimi anlamamız da fayda sağladığını düşünürsek işte o zaman Ego kontrolü kaybedecektir. Çünkü siz artık özünüze dönüyorsunuz ve mantığınız devreye giriyor. Geçmişteki olaylara üzülerek fayda sağlayamıyazağınızı gördünüz. Mantığınız Egoyu bastırıyor. Ve içinizde bir rahatlama ve huzur hissediyorsunuz. Kendimizi üzmenin hiçbir mantığı olmadığını biliyorsunuz. Yaşam kısa, dünyada o kadar çok üzülecek şey var ki! Fakat bizim bu kadar zamanımız yok. Bizim amacımız geleceğe şekil vermek ve daha iyi bir yaşam için hazırlanmak. Ancak bu şekilde bir şeyleri düzenleyebiliyoruz. Farkına varın! Ego size gülüyor! Yem olmak istiyorsanız, bu sizin seçiminizde...

Bazen düşünüyoruz;Hayatın Amacı nedir? Niçin yaşıyoruz, biz niçin varız, öldükten sonra ne olacak? İşte tüm bu sorularının cevaplarını bu kitapda keşfetmenin olgunluğuna ulaşacağınızı düşünüyorum. Sadece olaylara dışarıdan bakın, ve mantığınızı kullanın. Emin olun başaracaksınız.


Tüm olayı baştan özetleyelim. Ego denilen bir varlık var ve bu varlık aslında bizden beslenen, fakat bize alakası olmayan bir varlık. O varlıkla, kendimizi sürekli karıştırıyoruz. Yani o kişiyi kendimiz sanıyoruz çünkü toplumdayken sürekli o varlığa bürünerek hareket ediyoruz, bu yüzden kendi özümüze bir türlü ulaşamıyoruz. Çevrenin etkisiyle o varlık sürekli güçleniyor. Maddi çıkarlar, kişisel faydalar gibi durumlar la o varlığa sürekli kapılarımızı açıyoruz. O kadar kontrolü sağlıyor ki, kendimizi o sanıyoruz. Dünyadaki herkes Egoya sürekli başvurduğundan herkes kendi özünden uzaklaşıyor. Ve toplumda sahte kişilikler meydana geliyor. Bu varlıklar ülkeleri yönetiyor, öğretmenlikler yapıyor hatta dini liderlikler yapıyorlar. Böyle bir toplumda barış ve huzur beklemek saçmalık olur. Saten göründüğü gibi huzur ve barış saten yok...


Egoyu Kullanma Sanatı


Egoyu kullanmak,bu dünyada Cenneti yaşamak için en büyük güçtür. Fakat egoyu nasıl kullanacağız? İşte burası çok önemli. Öncelikle şunu çok iyi biliyoruz ki; Sinirlenmek Egonun kozlarından biriydi fakat biz eğer Egomuzu yönetebilirsek bunda fayda sağlayabiliriz. Üniversitesi sınavına hazırlanan birisi eğer hırs yapıp sürekli ders çalışırsa elbet de başarısını artıracaktır. Veya İş yerinde belli mevkilere gelmek isteyen birisi bu durumu kullanarak başarı sağlayabilir. Ama hiç olmadık yerde sinirlenen birisi elbet de Egonun kontrolü altına girecektir. Burada önemli olan Egonun nerede ve ne zaman kullanacağımızı bilmektir. Eğer Egoyu başarı için kullanabilirsek , bize çok fayda sağlayabilir. Egoyu hayatımızın birçok bölümünde kullanabiliriz. Fakat kontrolü Egoya teslim etmeden bunu yapmalıyız aksi takdirde tamamen Egonun kontrolü altına gireriz. Burada en zor olan, hangi kişiliğimizin Ego olup olmadığını bilmektir. Yani bir olay karşısında sergilediğimiz davranışlar, bizim gerçek kişiliğimiz mi? Yoksa Egonun bizim üzerimizdeki hakimiyeti mi? İşte bu ince çizgiyi anlamak en zor olan taraftır. Çünkü yıllarca Egomuzla beraber yaşadık. O bizim yerimize düşündü, kararlar aldı ve onu kendimiz sandık. Şimdi ise Egoyla kendimiz arasında farkı çözmeye çalışıyoruz. Bu durumda Ego bizi yanıltmak için daha çok devreye girecektir. Aklımızı karıştıracak ve gerçek düşüncelerimizi saklayacaktır. Çünkü o özümüze dönmemizi istemiyor. O hakimiyet kurmak istiyor, tüm kontrolü ele geçirmek istiyor. Şimdi biz köleyiz, o kral konumunda. O ne derse onu yapıyoruz, çünkü onu kendimiz sanıyoruz. Fakat onun kim olduğunu anladığımızda sadece onu başarı için kullanacağız. Yani işimize geldiği gibi onu ortaya çıkarıp sonra tekrardan ondan uzaklaşacağız.


Çok sinirli olduğunuz bir zamanda aynanın karşısına geçin. Kendinizi izleyin, acaba o kişi siz misiniz? Dikkatli baktığınızda Egoyu göreceksiniz. O kişinin sizle alakası yok, o tamamen beyninize sızmış olan sahte bir kişilik. Sizin sinirlendirmek için gerekli olan yapıyı hazırlamış ve sizi sinirlendirmeyi başarmış. O durumda kendinize bakarak gülün, ve seni tanıyorum Ego diye seslenin. Egoya durumun farkında olduğunuzu söyleyin. Sizden uzaklaşacaktır. Onun amacı sizi sinirlendirip, üzüntü duymanızı beklemekti. Fakat meydan okumayla karşılaştı. Eğer siz onun farkıydaysanız, onun sizi yenecek kadar gücü yoktur. Hemen ortadan kaybolacaktır. O zaman mantığınız devreye girecek ve boştan yere sinirlendiğinizi anlayacaksınız.


Egonun boş durmayacağını daha önceden de söylemiştik ve siz bu yazıları okuduğunuz için dahada gücünü artıracaktır çünkü Egoyu tanıdınız ve kolay kolay beni kimse üzemez diye düşünmeye başladınız bile. Yazının etkisini içinizde hissediyorsunuz ve Ego yavaş yavaş sizden çekilmeye başladı. Ama halen son kozlarını oynamadı! İşte bu süreç en tehlikeli durumdur. Artık Ego sizin hayatını kötüleştirmek için daha da çalışacaktır. Eğer bu sınavı verebilirseniz, tüm kontrol sizde olacak sadece gerekli olan durumlarda Egoyu kullanacaksınız.


Düşüncelerinizi izleyin ve size hangi görüntüleri izlettirdiğine dikkat edin. Durup dururken aklınızdan sürekli bir şeyler geçiyor ve aslında bunları siz düşünmüyorsunuz. Fakat size bunları gösterten kim? Siz düşünmediğiniz halde nasıl oluyor da bu görüntüler oluşuyor? Cevap Ego da saklı...


Ego sürekli olarak size görüntüler sunuyor ve beyninizi test ediyor. Oluşan görüntülere verdiğiniz tepkiyi hesap ediyor ve görüntüyü sürekli aklınıza getirmek için hafızasına alıyor. Ve bunları yaparken sizin beyninizi kullanıyor! Söyle düşünün; Geçmişte yaşanan bir olay var, sizin çok üzülmüş olduğunuz bir olay, fakat hiçbir neden yokken birden o olayı hatırlıyorsunuz ve üzülüyorsunuz. İşte Ego bu yüzden sürekli olarak beyninizde düşünceleri dolandırıyor. Çünkü siz o görüntüler içinden canınızı sıkacak olan sahneyi görüp üzülüyorsunuz. Ego bu sayede amacına ulaşmış oluyor. Bu kadar basit bir durum. Bizim yapmamız gereken sadece Egonun kazanmasını engellemek ve bu sayede ömür boyu mutlu olacağız. İlk başlarda zor olabilir. Başkasının ağladığını gülmek kolay Bir şey değil fakat bizde basit insanlar değiliz. Diğer insanlar hasta, bunu başaramayabilirler veya bu yazılanlar saçma gelebilir. Çünkü onların Egosu onların böyle düşünmesini istemiyor, onlar tamamen Egonun kontrolü altında yaşamlarını sürdürmeye mahkumlar. Fakat halen Ego bizi teslim alamadı. Ona meydan okumaya başladık. Egonun bizi teslim aldığını düşündüğümüz zamanlar da bile ona durumdan haberdar olduğumuzu söylemeye başladık. Düşünün bir kere, düşman sizin sınırlarınıza gizlice girmeye çalışıyor fakat siz düşmana durumun farkında olduğunuzu söylüyorsunuz. Düşman tedirgin olacak ve o planını değiştirmek zorunda kalacaktır ve her defasında düşmana bu şekilde uyarılar verirseniz düşman teslim olmak zorunda kalacaktır. Hayat da bu şekildedir. Ego her zaman yaşantınızda olacaktır. Onu tamamen silmek imkansızdır. Çünkü Ego olmadan yaşamak imkansızdır. Fakat onu nerede kullanacağımızı bilmek bizim için çok büyük avantaj sağlayacaktır. Egodan nasıl kurtulacağımız Farkındalık da ayrıntılı olarak anlatılacaktır.


Farkındalık


Bu yazıyı okurken, birden durun ve kendinizi düşünün. Şu anda ne yapıyorsunuz? Bu yazıyı mı okuyorsunuz? Aslında tam olarak bu yazıyı okumuyorsunuz, aklınızdan binlerce düşünce geçiyor ve tam olarak yazıya kendinizi veremiyorsunuz. Beyniniz sadece bu yazı için çalışamıyor çünkü halen egonuz devrede ve kitap okumanın farkındalığını yakalayamıyorsunuz. Bu yüzden öncelikle beyninizi boşaltmaya çalışın, sadece kitabı okumayı düşünün. Egoyu devre dışı bırakın, ona durumların farkında olduğunuzu içinizden söyleyin. Daha sonra kitabı okumaya yönelin.


Farkındalık; Yaptığınız olay dışında, hiçbir şey düşünmemektir. Yani, yemek yiyorsanız sadece yemek yemeyi düşününün. Su içiyorsanız sadece su içmenin tadını alın. Sevgilinizle beraberseniz sadece bu mutluluğa odaklanın. Basit gibi mi görünüyor? Dünya üzerinde bunu yapabilen insan sayısı %1'in bile altında. Çünkü Ego son sürat çalışıyor.


Daha önceki yazılarımda Egonun tanımını yapmıştım ve onun ne kadar güçlü olduğunu defalarca dile getirdim. Bu seferde Farkındalık konusun da Ego karşımıza çıkacak. Ego sadece durup dururken bizi üzmekle yetinmeyecek aynı zaman da mutlu zamanlarımızda da karşımıza çıkarak. O anki mutluluğumuzu görmemizi engelleyecek fakat biz bu durumların farkına varabilirsek işte o zaman Farkındalığımızı kazanacağız. Farkındalığı başaran İnsanlar arasında Mevlana, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Nietzsche, Einstein gibi çok büyük insanlar var. Bunların dışında binlerce insan var. Fakat bu sayı dünya nüfusunun çok altında. Farkındalığı anlatırken özlü sözlere, hikayelere ve büyük düşünürlerin yazılarını da yer vereceğim. Şunu unutmayın ki her şey zihinde bitiyor. Bu dünya da iyi veya kötü diye birşey yok. İyiyi ve kötüyü biz belirliyoruz. Bizim için iyi olan başkası için kötü olabilir. Her şey zihnimizin yorumu. Ve her düşüncemiz dünyaya bir enerji yayıyor. Hayatımızı biz şekillendiriyoruz. Mutlu olmamız bizim elimizde, egoyu yenmemiz bizim elimizde. Sadece durumların farkına varabilmeliyiz...


Oyun


Yolda yürürken karşınızdan gelen birisi size omuz atıyor. Ve arkanızı dönüp ona baktığınızda sizin ona söyleyeceğiniz kelimeleri beklermiş gibi durduğunu görüyorsunuz. Yani size rahatsız etmek istiyor, siz ona ne söylerseniz söyleyin kesin yanınıza gelip dövüşmek için uğraşacaktır. İşte Ego burada devreye girecektir. Hemen sizi sinirlendirecek ve o durumda dövüşmeniz için gerekli her türlü ortamı hazırlayacaktır. Fakat siz arkanızı dönüp, “kardeş pardon” deyip geçerseniz işte o zaman Ego uzaklaşacaktır. Çünkü Ego sizden dövüşmenizi bekliyordu. Fakat siz sanki suç sizdeymiş gibi arkanızı dönüp Pardon dediniz. Karşıdaki kişinin sizin hakkında ne düşündüğünün hiçbir önemi yok. Sizi korkak olarak görebilir veya sizle dalgada geçebilir. Bunun hiçbir önemi yok. O kişi hasta, o kişinin kurtuluşu yok fakat siz gelişiyorsunuz. O kişi sizi asla anlayacak durumu gelemeyecektir. İsteseydiniz size omuz atan kişiyi dövebilirdiniz de! Ama bunu yapmadınız, sadece Pardon deyip geçtiniz. Bununla ilgili bir hikayeyi anlatalım;


Dünyaca ünlü Boksör Muhammed Ali, sahilde yürüyüş yaptığı sırada dikkatini bir bayan çekiyor. Bayanın etrafında toplanan 3-4 kişi, kadını rahatsız ediyor. Bayan çaresiz şekilde hiçbir yere kıpırdayamıyor. Boksör; kadının yanına gelip bir sorun olup olmadığını soruyor. Kadının çevresindeki erkekler bir sorun olmadığını ve Muhammed Aliye gitmesini söylüyorlar. Muhammed Ali çok rahat bir şekilde 3-4 kişiyi dövebileceğini biliyor. Dünya şampiyonu olmasından 2 ay sonra gerçekleşiyor bu olay ve halen formunda olduğunu biliyor. Karşısındakiler onun Muhammed Ali olduğunu bilseler saten muhabbete bile girmeden uzaklaşacaklar fakat farkında değiller. Peki ne mi yapıyor Muhammed Ali? Veya siz olsanız ne yapardınız? Büyük ihtimalle 3-4 kişiyi orada paketleyip hakkettikleri dersi verirdik diye düşünüyorsunuzdur fakat Muhammed Ali öyle yapmadı. Kadının etrafındaki erkeklerden birini yanına çağırıp, kimliğini gösterdi. Kimliği gören kişi, özür dileyerek diğer arkadaşlarıyla beraber uzaklaştı. İşte Ego bu oyunda da kazanamadı. Farkındalığı kazanmak hem kendimiz için hemde toplum için büyük bir şans. Büyük bir onur. Böyle büyük bir olgunluğa erişmek elbet de kolay olmayacaktır.


 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

ecrail isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla