Sen Bir Meleksin
Herkesten geç gelirsin okulundan evine… Herkesten erken kalkmalısındır yetişmek için ilk derse. Merdivenleri çıkamazsın yalnız başına… Oynayan arkadaşlarına uzaktan bakarsın, el sallayarak...
Teneffüsleri sınıfta geçirirsin genellikle… Kalemle yazı yazamazsın ellerine söz geçiremediğin için… Derslerinden geri kalırsın bu yüzden… Öğretmenlerin ilgilenmez seninle… Yine de okulunu seversin, arkadaşlarını da. Senin yapamayacağın hareketler var diye beden eğitimi dersinde yalnız başına oturturlar seni… Yüreğini de, tutmayan ayakların gibi tutmuyor zannederler... Sen yine de aldırmazsın olanların hiçbirine.. Taa Erzincan’dan görülecek kadar kocaman bir gülümseme var yüzünde… Taa Edirne’den hissedilecek kadar büyük bir mutluluk var kalbinde. Okuma aşkın herkesi neşelendirmekte… Sen ne harika bişeysin çocuk.
Fizyoterapistinle çekişirsin bazen kahkahalar atarak… O da olmasa sözünü dinlemeyen bacakların seni hiç taşımayacak.. Ama kızdırır yine de bu kadar canını yakarak, bütün gün çalışmayan yarı canlı adalelerini gererek... Aslında seni kızdıran fizyoterapistin değil, tutmayan bacaklarındır belki ama… Hiç mi şikayet etmezsin şu adaletsiz hayattan sen çocuk... Yüzündeki kaybolmayan gülücük mutluluğun resmi mi?… Gülümserken büyüyorsun çocuk, söz dinlemeyen bacak kaslarının tersine… Ne güzel bir ruhun var öyle…
Hasta olan biz miyiz yoksa sen misin bilemiyorum… Seni gördükçe yüreği açılıyor insanın, geniş ufuk gibi... Sen güzel günleri bize açtın bugün iyice. Bizlerinse güneş görmeyen yürekleri var, sağlam bassa da ayaklarımız… Adım atıyoruz biz yollarda, ama senin attığın mutluluk adımlarına yetişemiyoruz koşabilen sağlam bacaklarımızla da… Ya bir de yürekten engelli olmasaydık da senin gibi olsaydık? Ahlar vahlar hangimize daha çok yakışır acaba?
Seni okula hazırlıyor annen her gün… Tekerlekli sandalyeni taşırken belini incitmiş bir gün… Ama of bile demiyor hiç ve yüreği senin için çarpıyor... Senin bir gülümsemen yetiyor ona, ağrı sızı bitiyor. Gördüm bugün ben de seni, duymuştum methini… Aydınlattın yüreğimi, örümcek tutmuş kalbimi... Günlerce gün ışığına bedel bir büyük damla gözyaşı döküyorum makus talihine… Birgün yenebileceğini bilerek de seviniyorum içten içe… Hangimize daha fazla üzülmeli acaba, bakınca yaşama tutunma azmine ve bizim içimizi çürüten küçük mutsuzluklarımıza…
Okulundaki “bazı” sevgili öğretmenlerin diğer öğrencilerden daha fazla yardıma ihtiyacın olduğunu bile bile sana farklı muamele edemeyeceklerini söylemişler anneannene.. Eminim onların bu tercihine teşekkür edeceksin ileride, kirletmedikleri için ruhunu o değerli bilgileriyle… Çünkü senin tek başına taşıyamadığın bedeninin yanında, onların taşıyamayacakları günahları var kimbilir, bugün sana yüklemek istedikleri… Annen öğretmenlerini devletin üst kurumuna şikayet edince birden değişivermiş o kaprisli tavırları… Ama yine de bütün o toplu çalışmaları senin tek başına çıkmakta zorlandığın en üst katlara almayı tercih etmişler… Yalnız bırakıvermişler seni koca sınıfta bir başına… Yine de gülümsüyorsun kocaman… Ne kadar büyük bir yürek var sende, seni anlayamayan sevgi engellileri bile içine alan… Nasıl bir yaşama sevinci bu sendeki... Birazını versene sevgili öğretmenlerine, ve bizim gibi mutlu olma engellilere… Daha ne söyliyeyim senin için bilmiyorum sevgili küçük kız. Ufacık yüreğine dünyaları doldurmuşsun sen, bizi utandıracağını bilemeden… Allah’ın bir hikmeti sanırım görebilmek seni, bu diyardan gitmeden… Ve öğrenmek senden hayatın sihrini…
Gözlerine bakan iyice anlıyor içindeki güzelliği ama ayaklara bakarmış ya düşman olan… Onlar hiçbirşey göremiyorlar, gözlerindeki perdeleri kaldırmadan…
Yüzündeki kocaman gülümseme, sesinde kimseyi umursamayan neşeye karışıyor. Seninle daha bugün tanıştım ama sanırım hatırlayacağım gün’ler’ce… Sevgiyle kal diyemem çünkü sende var bolca... Bizlere de öğret yürüyemeden uçmayı sevgili çocuk… Hangi katından düştün göğün de incittin onları? Çooook yukarıdan olmalı…
Can Duman