Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: BEŞ SEVGİ DİLİ Nitelikli Sohbet Onay sözleri gibi, nitelikli beraberlik dilinin de birçok diyalektiki vardır. En yaygın diyalektlerden biri, nitelikli sohbettir. Kaliteli sohbetten kastettiğim, iki bireyin deneyimlerini, düşüncelerini, duygularını ve arzularını dostça ve rahatsız edilmeyecekleri bir ortamda paylaştığı, anlayışa dayanan diyalogdur. Eşlerinin konuşmadığından yakınanlar eşlerinin tek kelime bile etmediğini kastetmiyor. eşlerinin nadiren anlayışa dayanan bir diyalog içine girdiğini kastediyorlar. Eğer eşinizin birincil sevgi dili nitelikli beraberlik ise, onun duygusal olarak sevildiğini hissetmesi için bu tür diyaloglar elzemdir. Nitelikli sohbet ilk sevgi dilinden oldukça farklıdır. Onay sözleri söylediklerimiz üzerinde odaklanır. Oysa nitelikli sohbet işittiklerimiz üzerinde odaklanır. Eğer sana duyduğum sevgiyi nitelikli beraberlik yoluyla paylaşıyorsam ve bu zamanı sohbet ederek geçireceksek bu senin açılmana odaklanacağım ve söyleyeceklerini can kulağıyla dinleyeceğim anlamına gelir. Sorularımı başının etini yeme niyetiyle değil, düşüncelerini, duygularını ve arzularını anlamak için duyduğum samimi istek yüzünden soracağım. Patrick'i tanıdığımda kırk üç yaşındaydı ve on yedi yıldır evliydi. Onu anımsıyorum, çünkü ilk sözleri çok dramatikti. Büromdaki deri koltuğa oturup kendini kısaca tanıttıktan sonra, öne eğilip büyük bir heyecanla "Dr. Chapman" dedi. "Ben bir aptalım, gerçek bir aptal." "Sizi bu sonuca götüren nedir?" diye sordum. "On yedi yıldır evliyim ve karım beni terk etti. Ne kadar aptal olduğumu şimdi fark ediyorum." Asıl sorumu tekrarladım: "Neden aptal olduğunuzu düşünüyorsunuz?" "Karım işten eve gelip bürodaki sorunlardan söz ederdi. Ben de onu dinler, sonra da ne yapması gerektiğini söylerdim. Ona hep öğüt verdim. Sorunla yüzleşmesi gerektiğini söyledim. 'sorunlar kendiliğinden çözülmez. İlgili insanlarla veya şefinle konuşman gerek. Sorunlarla mücadele etmelisin.' Ertesi gün işten eve gelip aynı sorunları anlatırdı. Bir önceki gün önerdiğim şeyi yapıp yapmadığını sorardım. Başını iki yana sallar ve 'hayır' derdi. Aynı tavsiyeyi yinelerdim. Bu durumla mücadele etmenin yolunun bu olduğunu söylerdim. Ertesi gün eve gelir ve aynı sorunları anlatırdı. Tekrar önerdiğim şeyi yapıp yapmadığını sorardım. Başını hayır anlamında sallardı. "Bu şekilde geçen üç veya dört geceden sonra kızardım. Ona önerimi dinlemeyecekse benden artık anlayış beklememesini söylerdim. Böyle bir stres ve baskı altında yaşaması gerekmiyordu. Yalnızca söylediğim şeyi yapsaydı sorunu çözebilirdi. Böyle bir stres altında yaşaması gerekmediğini bildiğim için, onu bu durumda görmek beni üzüyordu. Gelecek sefer aynı sorunu gündeme getirdiğinde, 'Bunu dinlemek istemiyorum. Sana yapman gerekeni söyledim. Eğer önerimi dinlemeyeceksen, bunu bir daha duymak istemiyorum' derdim." Çoğumuz sorunları analiz etmek ve çözümler yaratmak üzere eğitildik. Biz, evliliğin tamamlanması gereken bir proje veya çözülecek sorun değil, bir ilişki olduğunu unutuyoruz. "Köşeme çekilir, işime devam ederdim. Ne aptalmışım" dedi. "Ne aptal! Şimdi farkına varıyorum ki, bana işindeki mücadelelerinden söz ederken istediği tavsiye değilmiş. Anlayış istemiş, dinlememi, dikkatimi vermemi, o acıyı, stresi, baskıyı anlayabildiğimi bilmek istemiş. Onu sevdiğimi ve onunla olduğumu bilmek istemiş. Tavsiye istememiş,yalnızca anladığımı bilmek istemiş. Oysa ben hiç onu anlamaya çalışmadım. Önerilerde bulunmakla öyle meşguldüm ki! Ne aptallık! Ve artık yok. Neden böyle şeyleri yaşarken göremiyoruz?" diye sordu. "O zaman bütün bunların farkında bile değildim. Onu nasıl hayal kırıklığına uğrattığımı ancak şimdi anlıyorum." Patrick'in karısı nitelikli sohbet için yanıp tutuşuyordu. Kocasının onun acısını ve sıkıntısını dinleyerek dikkatini kendisine odaklamasını istiyordu. Oysa Patrick dinlemeye değil, konuşmaya odaklanıyordu. Onu sadece sorunu anlamaya ve bir çözüm yolu bulmaya yetecek kadar dinliyordu. Onun desteklenme ve anlaşılma ihtiyacıyla haykırışlarını duyacak kadar iyi veya uzun süre dinlemiyordu. Çoğumuz Patrick gibiyiz. Sorunları analiz etmek ve çözümler yaratmak üzere eğitildik. Evliliğin tamamlanması gereken bir proje veya çözülmesi gereken bir sorun değil, bir ilişki olduğunu unutuyoruz. Bir ilişki, karşımızdakinin düşüncelerini, duygularını ve arzularını anlamak amacıyla anlayışlı dinlemeyi gerektirir. Önerilerimizi sadece talep edildiği zaman ve asla lütfeder gibi olmamak koşuluyla sunmalıyız. Çoğumuz dinleme konusunda çok az eğitim gördük. Düşünme ve konuşma konusunda çok daha hızlı ve verimliyiz. Dinlemeyi öğrenmek, bir yabancı dili öğrenmek kadar zordur. Ancak, sevgimizi iletmek istiyorsak dinlemeyi mutlaka öğrenmeliyiz. Eşinizin birincil sevgi dili nitelikli beraberlik ve diyalekti nitelikli sohbet ise, bu özellikle doğrudur. Neyse ki dinleme sanatını geliştirme konusunda birçok kitap ve makale yazılıyor. Başka yerlerde yazılanları burada tekrarlamaya çalışmayacağım ama aşağıdaki pratik bilgilerin bir özetini sunuyorum. 1- Eşiniz konuşurken göz temasını sürdürün. Bu zihninizi başka yerlere sürüklenmekten korur ve eşinize tüm dikkatinizi ona verdiğinizi anlatır. 2- Eşinizi dinlerken başka bir şey yapmayın. Unutmayın, nitelikli beraberlik tüm dikkatinizi karşınızdakine vermektir. Eğer son derece ilginizi çeken bir şeyi izliyor, okuyor veya yapıyorsanız ve bir anda bırakamıyorsanız, bunu eşinize söyleyin. Olumlu bir yaklaşım şöyle olabilir: "Benimle konuşmak istediğinin farkındayım ve bunu ben de istiyorum ama anlatacaklarını dinlerken tüm dikkatimi sana vermek istiyorum. Bunu şimdi yapamam ama şunu bitirmem için on dakika verirsen, oturup seni dinleyeceğim." Eşlerin çoğu böyle bir ricaya saygı duyar. 3- Duyguları dinleyin. Kendi kendinize şunu sorun: "Eşim ne hissediyor?" Yanıtı bulduğunuzu düşündüğünüzde bunu onaylatın. Örneğin, "Bana öyle geliyor ki, ben ________ unuttuğum için kendini hayal kırıklığına uğramış hissediyorsun." Bu ona duygularını açığa vurma şansı verir. Aynı zamanda onun söylediklerini dikkatle dinlediğinizi gösterir. 4- Beden dilini gözlemleyin. Sıkılmış yumruklar, titreyen eller, gözyaşları, çatılmış kaşlar ve göz hareketleri, eşinizin hissettikleri konusunda ipuçları verebilir. Bazen sözler başka bir şey söylerken beden dili başka bir mesaj verir. Gerçekten ne düşündüğünü ve hissettiğini bildiğinizden emin olmak için açıklama isteyin. 5- Sözünü kesmeyin. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, ortalama bir insanın söz kesmeden ve kendi fikirlerini söylemeden yalnızca on yedi saniye dinlediğini gösteriyor. Eğer sen konuşurken tüm dikkatimi sana verirsem, kendimi savunmaktan, sana suçlamalar savurmak veya dogmatik olarak kendi durumumu ifade etmekten geri dururum. Amacım kendimi savunmak veya senin yanlışlarını düzeltmek değil, senin düşüncelerini ve duygularını anlamak. |