Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15-12-2010, 11:20 PM   #37 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: BEŞ SEVGİ DİLİ


Sevgi konusunda yazılmış hemen her şey, sevginin kalbinde verme isteğinin yattığına işaret eder. Beş sevgi dilinin her biri bizi eşimize bir şeyler vermeye sevk eder; fakat bazılarımız için armağan almak, yani sevginin görünen sembolleri daha çok şey ifade eder. Bu gerçeğin en çarpıcı örneğini, Chicago'da tanıştığım Jim ve Janice'te gördüm.

Jim ve Janice evlilik seminerime katılmıştı ve cumartesi günü seminerden sonra beni O'Hare'deki havaalanına bırakacaklardı. Uçuştan önce üç dört saatimiz vardı. Bir restorana gitmek isteyip istemediğimi sordular. Açlıktan ölüyordum, bu yüzden seve seve kabul ettim. O öğleden sonra, bedava bir yemekten çok daha fazlasını elde ettim.

Jim ve Janice Illinois'ta, birbirinden yüz mil kadar uzaklıktaki iki ayrı çiftlikte büyümüşler. Nikahtan kısa süre sonra Chicago'ya taşınmışlar. Ben bu hikayeyi on beş yıl ve üç çocuktan sonra dinliyordum. Janice oturur oturmaz konuşmaya başladı. Demek ki: "Dr. Chapman, sizi havaalanına götürmek istememizin nedeni, size bizim mucizemizi anlatmaktı." Mucize kelimesi, her duyduğumda beni nahoş bir beklenti içine iter, özellikle de bu kelimeyi kullanan insanı tanımıyorsam. "Kim bilir ne tuhaf bir hikaye dinleyeceğim?" diye düşündüm ama düşüncelerimi kendime saklayarak tüm dikkatimi Janice'e verdim. Birazdan şoke olacaktım.

Janice "Dr. Chapman" dedi. "Tanrı sizi evliliğimizde bir mucize yaratmak için görevlendirdi." Şimdiden kendimi suçlu hissediyordum. Bir dakika önce onu mucize kelimesini kullandığı için yargılıyordum. Oysa ona göre ben bir mucizeye neden olmuştum. Şimdi daha da dikkatli dinliyordum. Janice devam etti: "Üç yıl önce ilk kez burada, Chicago'da sizin evlilik seminerinize katıldık. Ümitsiz durumdaydım. Ciddi olarak Jim'i terk etmeyi düşünüyordum ve bunu ona söylemiştim. Uzun bir süredir evliliğimiz boştu. Artık vazgeçmiştim. Yıllar boyunca Jim'e onun sevgisine ihtiyacım olduğunu söylemiştim ama o bu ihtiyacıma hiçbir yanıt vermemişti. Çocukları seviyordum ve onların da beni sevdiğini biliyordum ama Jim'in sevgisinden emin olamıyordum. Aslında o zamanlar ondan nefret ediyordum. Çok düzenli bir insandı. Her şeyi bir rutin içinde yapardı. Bir saat gibi önceden bilinebilen bir insandı ve hiç kimse onun rutinini bozamazdı."

"Yıllarca iyi bir eş olmaya gayret ettim. Yemek pişirdim, çamaşır yıkadım, ütü yaptım. İyi bir eşin yapması gerektiğini düşündüğüm her şeyi yaptım. Onun için önemli olduğunu bildiğim için onunla seks yaptım. Ne var ki onun beni sevdiğini hissedemiyordum. Evlendikten sonra benimle flört etmeyi kesmişti. Beni çantada keklik gibi gördüğünü düşünüyordum. Kullanıldığımı ve takdir edilmediğimi hissediyordum."

"Jim'e duygularımdan söz ettiğimde bana gülüyor ve çevremizdeki herkes kadar iyi bir evliliğimizin olduğunu söylüyordu. Neden bu kadar mutsuz olduğumu anlamıyordu. Bana faturaların ödendiğini, güzel bir evimiz ve yeni bir arabamızın olduğunu, sürekli şikayet etmek yerine mutlu olmam gerektiğini hatırlatıyordu. Duygularımı anlamaya bile çalışmıyordu. Kendimi kullanılıp bir kenara atılmış bir paçavra gibi hissediyordum."

"Her neyse" dedi çayını ileri itip öne eğilerek. "Üç yıl önce sizin seminerinize katıldık. Daha önce hiç evlilik seminerine gitmemiştik. Ne beklemem gerektiğini bilmiyordum ve doğrusunu söylemek gerekirse fazla bir şey de beklemiyordum. Hiç kimsenin Jim'i değiştirebileceğine inanmıyordum. Seminer sırasında ve sonrasında Jim fazla bir şey söylemedi. Seminerden hoşlandığı görülüyordu. Sizin komik olduğunuzu söyledi fakat seminerdeki fikirlerin hiçbiri hakkında bir şey söylemedi. Bunu yapmasını beklemiyordum ve ondan böyle bir şey istemedim de. Söylediğim gibi, o zaman çoktan pes etmiştim."

"Bildiğiniz gibi" dedi. "Seminer cumartesi öğleden sonra sona erdi. Cumartesi gecesi ve pazar günü her zamanki gibiydik fakat pazartesi öğleden sonra işten eve geldi ve bana bir gül verdi. 'Bunu da nereden aldın?' diye sordum. 'Bir sokak satıcısından' dedi. 'Bir gülü hak ettiğini düşündüm.' Ağlamaya başladım ve sadece 'Ah Jim, çok naziksin' diyebildim."

"Aslında o gülü bir sokak satıcısından satın aldığını biliyordum; o öğleden sonra genç bir adamın gül sattığını görmüştüm ama bunun bir önemi yoktu. Önemli olan, onun bana bir gül getirmiş olmasıydı. Salı günü öğlen saatlerinde beni bürodan aradı ve akşam yemeği için pizza alıp eve getirmesi hakkında ne düşündüğümü sordu. O gün kendime izin verip yemek pişirmemekten hoşlanabileceğimi düşündüğünü söyledi. Bunun harika bir fikir olduğunu söyledim. O akşam eve pizzayla geldi ve birlikte güzel bir akşam geçirdik. Çocuklar pizzaya bayıldılar ve getirdiği için babalarına teşekkür ettiler. Bense ona sarıldım ve bundan ne kadar hoşlandığımı söyledim."

"Çarşamba günü eve geldiğinde çocukların her birine birer kutu kraker, bana da küçük bir saksıda bir bitki getirmişti. Gülün öleceğini bildiğini, daha uzunca bir süre canlı kalacak bir şeyden hoşlanabileceğimi düşündüğünü söyledi. Hayal gördüğümü düşünmeye başlıyordum! Jim'in yaptıklarına veya bunları neden yaptığına anlam veremiyordum. Perşembe gecesi yemekten sonra bana bir kart verdi. Kartta bana olan sevgisini her zaman ifade edemediğini, fakat bu kartın bana ne kadar değer verdiğini anlatacağını umduğu yazıyordu. Tekrar ağladım, ona baktım ve onu kucaklamaktan ve öpmekten kendimi alamadım. 'neden cumartesi gecesi için bir çocuk bakıcısı bulup baş başa yemeğe çıkmıyoruz?' diye sordu. 'bu harika olur' dedim. Cuma günü eve dönerken pastahaneye uğrayıp, hepimize en sevdiğimiz kurabiyelerden birer tane aldı. Yine bunu bir sürpriz olarak sakladı ve bize sadece tatlı olarak bir sürprizi olduğunu söyledi."

"Cumartesi gecesi" dedi. "Uzayda yörüngeme oturmuş gibiydim. Jim'e ne olduğu veya bunun sürüp sürmeyeceği konusunda hiçbir fikrim yoktu fakat olanların her dakikasından hoşlanıyordum. Restoranda yediğimiz yemekten sonra ona dedim ki: Jim, bana ne olduğunu anlatmalısın. Anlamıyorum."

Janice bana dikkatlice baktı ve şöyle dedi: "Dr. Chapman, anlamalısınız. Bu adam evlendiğimiz günden bu yana bana bir kez bile çiçek vermemişti. Her zaman 'Bu boş yere para harcamaktır. Karta bakarsın ve çöpe atarsın' derdi. Beş yıl boyunca bir kez yemeğe çıkmıştık. Çocuklara hiçbir şey almamıştı ve benden de yalnızca gerekli şeyleri almamı beklerdi. hiç akşam yemeği için eve pizza getirmemişti. Benden her gece yemek hazırlamamı beklerdi. Yani bu onun davranışında köklü bir değişiklikti."

Jim'e döndüm ve "Sana restoranda ne olduğunu sorduğunda ona ne dedin?" diye sordum.

"Ona sizin seminerinizdeki sevgi dilleri konulu konferansınızı dinlediğimi ve onun sevgi dilinin armağan almak olduğunu fark ettiğimi söyledim. Ayrıca yıllardır, belki de evlendiğimizden beri ona bir kez bile hediye almadığımı fark etmiştim. Flört ederken ona çiçekler ve küçük armağanlar getirdiğimi, fakat evlendikten sonra buna gücümün yetmeyeceğini düşündüğümü hatırladım. Bir hafta boyunca her gün bir armağan almaya ve bunun onda bir değişiklik yapıp yapmadığını izlemeye karar verdiğimi söyledim. O hafta boyunca onun tutumunda çok büyük bir değişiklik gördüğümü kabul etmek zorundayım."

"Ona sizin söylediklerinizi gerçekten doğru bulduğumu ve doğru sevgi dilini öğrenmenin karşınızdaki insanın sevildiğini hissetmesine yardımcı olduğunu fark ettiğimi söyledim. Bunca yıl boyunca bu kadar kalın kafalı olduğum ve onun sevgi gereksinimini karşılamayı başaramadığım için üzgün olduğumu söyledim. Onu gerçekten sevdiğimi ve onun ben ve çocuklar için yaptığı her şeyi takdir ettiğimi söyledim. Tanrının yardımıyla ömrümün geri kalanında armağanlar veren biri olacağımı söyledim."

"Janice dedi ki: 'Fakat Jim, yaşamının geri kalanında her gün bana armağanlar almaya devam edemezsin. Buna gücün yetmez.' Tamam, belki her gün değil dedim. Fakat en azından haftada bir bunu yapabilirim. Bu, her yıl, geçen beş yıl boyunca aldığından elli iki armağan fazla alacaksın demektir dedim. Hem hepsini satın alacağımı da kim söyledi? bazılarını kendim bile yapabilirim ya da Dr. Chapman'ın fikrini benimseyip, baharda ön bahçeden bir çiçek de koparabilirim."

Janice sözünü kesti. "Dr. Chapman, sanırım üç yıldır bir hafta bile kaçırmadı. O yeni bir adam gibi. Ne kadar mutlu olduğumuza inanamazsınız. Çocuklarımız bizi muhabbet kuşları diye çağırıyor. Benim depom dolu ve taşıyor."

Jim'e dönüp "Peki ya sen Jim? Janice tarafından sevildiğini hissediyor musun?" diye sordum.

"Onun beni sevdiğini her zaman hissettim Dr. Chapman. O dünyadaki en iyi ev kadınıdır. Mükemmel bir aşçıdır. Elbiselerim her zaman temiz ve ütülüdür. Çocuklar için harika şeyler yapar. Beni sevdiğini biliyorum." Gülümsedi ve "Şimdi benim sevgi dilimin ne olduğunu biliyorsunuz değil mi?" dedi.

Biliyordum. Aynı zamanda Janice'in neden mucize kelimesini kullandığını da biliyordum.

Armağanlar pahalı olmak ya da her hafta verilmek zorunda değildir; armağanların değerinin parayla değil, sevgiyle ilgisi vardır.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla