Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19-12-2010, 06:29 PM   #38 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: BEŞ SEVGİ DİLİ



Sevgi Dili 4: Hizmet Davranışları

Jim ve Janice'ten ayrılmadan önce Jim'in soruma yanıtını yeniden inceleyelim, "Janice tarafından sevildiğini hissediyor musun?"

"Onun beni sevdiğini her zaman hissettim Dr. Chapman. O dünyadaki en iyi ev kadınıdır. Mükemmel bir aşçıdır. Elbiselerim her zaman temiz ve ütülüdür. Çocuklar için harika şeyler yapar. Beni sevdiğini biliyorum."

Jim'in birincil sevgi dili, benim hizmet davranışları olarak adlandırdığım dildir. Hizmet davranışlarıyla, eşinizin yapmanızdan hoşlandığı şeyleri yapmayı kastediyorum. Ona hizmet ederek onu memnun etmeye, onun için bir şeyler yaparak ona sevginizi ifade etmeye çabalarsınız.

Yemek pişirmek, masayı hazırlamak, bulaşıkları yıkamak, süpürmek, klozeti temizlemek, lavabodan saçları çıkarmak, aynadaki beyaz lekeleri temizlemek, arabanın ön camındaki böcekleri temizlemek, çöpü dışarı çıkarmak, bebeğin bezini değiştirmek, yatak odasını boyamak, kitaplığın tozunu almak, arabayı işler halde tutmak, arabayı yıkamak veya süpürmek, garajı temizlemek, çimleri biçmek, çitlere biçim vermek, kuru yaprakları tırmıkla toplamak, stor perdelerin tozunu almak, köpeği yürüyüşe çıkarmak, kedinin kumunu değiştirmek, kırmızı balığın kavanozundaki suyu değiştirmek gibi eylemlerin hepsi hizmet davranışlarıdır. Bu davranışlar, düşünce, planlama, zaman, çaba ve enerji ister. Eğer gerçekten isteyerek yapılıyorlarsa, sevginin ifadesidirler.

Hizmet davranışlarının etkisini, Kuzey Carolina'da küçük bir köy olan China Grove'da keşfettim. China Grove Kuzey Carolina'nın merkezinde, Andy Griffity'in masalsı Maysberry'sinden pek uzak olmayan, Mount Pilot'dan bir buçuk saat uzaklıkta, çindutu ağaçlarının arasında bir yerdir. China Grove, bu hikayenin geçtiği zaman 1500 nüfuslu bir tekstil kasabasıydı. On yıldan fazla bir süredir antropoloji, psikoloji ve teoloji okuduğum için buradan uzakta yaşıyordum ve köklerimle bağlantımı sürdürmek için yılda iki kez yaptığım ziyaret için oradaydım.

Dr. Shin ve Dr. Smith hariç, hemen hemen tanıdığım herkes değirmende çalışıyordu. Dr. Shin tıp doktoruydu, Dr. Smith ise diş doktoru. Bir de kilisenin papazı olan Vaiz Blackburn vardı. China Grove'daki çoğu çift için yaşam işte ve kilisede odaklanmıştı. Değirmendeki sohbet, amirlerinin son kararı ve bunun kendi işlerini nasıl etkilediği üzerinde yoğunlaşırdı. Kilisedeki vaazlar ise, cennetin gerçekleşeceği umulan hazları üzerinde yoğunlaşırdı. Bu bozulmamış Amerikan ortamında, dört numaralı sevgi dilini keşfettim.

Pazar günü kiliseden sonra bir çindutu ağacının altında dururken Mark ve Mary'nin bana doğru yaklaştığını gördüm. İkisini de tanımıyordum. Ben dışarıdayken büyüdüklerini fark ettim. Mark kendisini tanıtarak, "Danışmanlık konusunda çalışma yaptığınızı öğrendim" dedi.

Gülümsedim ve "Evet, öyle sayılır" dedim.

"Bir sorum var" dedi. "Eğer bir çift hiçbir konuda anlaşamıyorsa evliliklerini sürdürebilirler mi?"

Bu, kişisel köklere dayandığını bildiğim o teorik sorunlardan biriydi. Sorusunun teorik doğasını bir yana bırakarak, ona kişisel bir soru sordum: "Ne kadar zamandır evlisiniz?"

"İki yıldır" diye yanıtladı. "Ve hiçbir konuda anlaşamıyoruz."

"Bana birkaç örnek ver" dedim.

"Şey, örneğin Mary ava gitmemden hoşlanmıyor. Bütün hafta değirmende çalışıyorum. Cumartesileri de ava gitmek istiyorum. Her cumartesi değil, yalnızca av mevsiminde."

Mary, söze girdiği bu noktaya kadar sessiz kalmıştı. “Av mevsimi bittiğinde balığa gider. Ayrıca sadece cumartesileri de avlanmaz, ava gitmek için işten izin alır.”

“Yılda bir ya da iki kez, bazı arkadaşlarla dağlarda avlanmaya gitmek için işten iki ya da üç gün izin alırım. Bunda yanlış bir şey olduğunu sanmıyorum.”

“Başka hangi konularda anlaşamıyorsunuz?” diye sordum.

“Şey, benim her zaman kiliseye gitmemi istiyor. Pazar sabahları gitmeye bir şey demiyorum fakat Pazar akşamları dinlenmek istiyorum. Eğer o gitmek istiyorsa benim için sakıncası yok ama ben gitmek zorunda olduğumu düşünmüyorum.”

Mary tekrar söze katıldı ve “Aslında benim de gitmemi istemiyorsun” dedi. “Kapıdan her çıkışımda sorun yaratıyorsun.”

Kilisenin önündeki bir ağacın gölgesinde meselelerin bu kadar kızışmasının doğru olmadığını biliyordum. Genç ve hevesli bir danışman olarak haddimi aşmaktan korkuyordum ama sorular sormak ve dinlemek üzere eğitildiğim için devam ettim. “Başka hangi konularda anlaşamıyorsunuz?”

Bu kez Mary yanıtladı. “Benim bütün gün evde kalmamı ve evde çalışmamı istiyor” dedi. “Annemi görmek, alışveriş ya da başka bir şey yapmak için dışarıya çıktığımda deliye dönüyor.”

“Annesini görmeye gitmesine bir itirazım yok” dedi Mark. “Ama eve geldiğimde evi temiz görmek istiyorum. Bazı haftalar, üç dört gün yatağı düzeltmez. Çoğu zaman da akşam yemeğini yapmaya başlamamıştır bile. Ben çok çalışıyorum. Eve geldiğimde yemek yemek istiyorum ama akşam eve geldiğimde evi perişan bir halde buluyorum” diye sürdürdü. “Bebeğin eşyaları her tarafta, bebek kirli. Ben pisliği sevmem. O bir domuz ağılında yaşamaktan mutlu görünüyor. Çok fazla şeyimiz yok. Küçük bir değirmen evinde yaşıyoruz ama bu evin temiz olmasına engel değil.”

“Onun bana ev işlerinde yardım etmesinde ne sakınca var?” diye sordu Mary. “Ona göre erkekler evde hiçbir şey yapmaz. Bütün yapmak istediği iş ve av. Her şeyi benden bekliyor. Arabayı bile benim yıkamamı istiyor.”

Diğer anlaşmazlıkları araştırmak yerine çözümler aramaya başlamanın daha iyi olacağını düşünerek Mark’a baktım ve “Mark, evlenmeden önce, yani flört ederken, her cumartesi ava gider miydin?” diye sordum.

“Çoğu cumartesi giderdim” dedi. “Ama cumartesi gecesi onu görmek için erken dönerdim. Çoğu zaman, onu görmeye gitmeden önce kamyonumu yıkayacak kadar zamanım olurdu. Onu görmeye kirli bir kamyonla gitmekten hoşlanmazdım.”

“Mary, evlendiğinde kaç yaşındaydın?” diye sordum.

“On sekiz yaşındaydım” dedi. “Liseyi bitirir bitirmez evlendik. Mark benden bir yıl önce mezun olmuştu ve çalışıyordu.”

“Lisedeki son yılın boyunca Mark ne kadar zamanda bir seni görmeye gelirdi?” diye sordum.

“Hemen hemen her gece gelirdi” dedi. “Aslında öğleden sonra gelirdi ve çoğu zaman kalıp ailemle akşam yemeği yerdi. Evdeki işlerimi yapmama yardım ederdi. Sonra yemek vaktine kadar oturup konuşurduk.”

“Mark akşam yemeğinden sonra siz ikiniz ne yapardınız?” diye sordum.

Mark utangaç bir gülümsemeyle baktı ve “Şey” dedi. “Her zamanki şeyler işte.”

“Fakat bir okul ödevim olduğunda” dedi Mary. “Bana yardım ederdi. Bazen okul ödevleri üzerinde saatlerce çalışırdık. Son sınıfların Noel gösterisinde görevliydim. Üç hafta boyunca öğleden sonraları bana yardım etti. Harikaydı.”

Konuyu değiştirdim ve anlaşmazlıklarının üçüncü alanı üzerinde yoğunlaştım. “Mark, flört ederken Mary’yle pazar geceleri kiliseye gider miydin?”

“Evet giderdim” dedi. “Onunla kiliseye gitmezsem, o gece onu göremezdim. Babası bu konuda çok katıydı.”

“Bundan hiç şikayet etmezdi” dedi Mary. “Aslında sanki hoşlanıyor gibiydi. Hatta bize Noel programında yardımcı bile oldu. Noel projesini bitirdikten sonra, kilisedeki Noel programının dekoru üzerinde çalışmaya başladık. Bu çalışma için birlikte iki hafta harcadık. Boyama ve dekor yapma konusunda gerçekten yeteneklidir.”

Biraz ışık görmeye başladığımı düşünüyordum ama Mark ve Mary’nin bu ışığı görüp görmediğinden emin değildim. Mary’ye döndüm ve “Mark’la flört ederken seni onun seni gerçekten sevdiğine ikna eden neydi? Onu flört ettiğin diğer çocuklardan farklı kılan neydi?” diye sordum.

“Bana her konuda yardım etmesiydi” dedi. “Bana yardımcı olmak konusunda çok hevesliydi. Diğer çocuklardan hiçbiri bu işlere karşı en ufak bir ilgi bile göstermezdi ama Mark için bunlar doğal görünüyordu. Bizim evde yemek yediği zaman bulaşıkları yıkamama bile yardım ediyordu. Karşılaştığım en harika insandı fakat evlendikten sonra değişti; bana hiç yardım etmez oldu.”

Mark’a dönüp sordum: “Evlenmeden önce onunla o kadar şeyi neden yaptığını düşünüyorsun?”

“Sadece doğal görünüyordu” dedi. “Bütün bunlar, bana değer veren birinin yapmasını beklediğim şeylerdi.”

“Peki sence neden evlendikten sonra bunları yapmaktan vazgeçtin?” diye sordum.

“Şey, sanırım benim ailemdeki olmasını bekledim. Babam çalışırdı, annem de evdeki her şeyle ilgilenirdi. Babamın evi süpürdüğünü, bulaşıkları yıkadığını veya evde başka herhangi bir şey yaptığını görmedim. Annem çalışmadığı için evdeki her şeyi tertemiz tutuyor, bütün yemek pişirme, çamaşır yıkama ve ütü işlerini yapıyordu. Sanırım ben de her şeyin bu şekilde olması gerektiğini düşündüm.”

Benim gördüğüm şeyi Mark’ın da gördüğünü umarak sordum: “Mark, az önce Mary’yle siz flört ederken kendisinin gerçekten sevildiğini hissetmesine neden olan şeyi sorduğumda ne söylediğini işittin mi?”

“İşlerine yardımcı olmak ve onunla birlikte bir şeyler yapmak” diye yanıtladı.

Ricalar sevgiye yön verir
ama talepler sevginin akışını durdurur.

"O zaman, işlerine yardımcı olmayı kestiğinde onun nasıl artık sevilmediğini hissettiğini de anlayabiliyorsundur" diye sürdürdüm. Başını aşağı yukarı hareket ettiriyordu. Devam ettim. "Senin evlilikte annenin ve babanın modelini izlemen normaldi. Hepimizin bunu yapmaya eğilimi vardır; fakat Mary'e karşı davranışında, flört devresine nazaran köklü bir değişiklik vardı. Onun senin sevginden emin olmasını sağlayan tek şey ortadan kaybolmuştu."

Mary'ye döndüm ve sordum: "Mark'a 'Neden flört ederken Mary'ye yardımcı olmak için o kadar şey yaptın?' diye sorduğumda ne söylediğini duydun mu?" diye sordum.

"İçinden geldiğini söyledi" diye yanıtladı.

"Bu doğru" dedim. "Aynı zamanda bunların kendisini seven bir kadının onun için yapmasını istediği şeyler olduğunu da söyledi. Bunları seninle ve senin için yapıyordu, çünkü ona göre bu herkesin sevgisini gösterme yoluydu. Evlenip kendi evinizde yaşamaya başlayınca, onu sevdiğin takdirde yapacağın şeyler konusunda beklentileri ortaya çıktı. Evi temiz tutacaktın, yemek pişirecektin vs. Kısaca sevgini ifade etmek istiyorsan, onun için bir şeyler yapacaktın. Bunları yaptığını görmeyince neden sevilmediğini hissettiğini anlıyor musun?" Mary'nin başı da aşağı yukarı gidip geliyordu. Devam ettim: "Benim tahminime göre, ikinizin de böyle mutsuz hissetmenizin nedeni, sevginizi göstermek için hiçbir şey yapmamanızdır."

"Sanırım haklısınız" dedi Mary. "Benim onun için bir şeyler yapmayı kesmemin nedeni de, onun talepkar tavrına gücenmemdi. Beni annesine benzetmeye çalışıyor gibiydi."

"Haklısın" dedim. "Hiç kimse bir şeyler yapmaya zorlanmaktan hoşlanmaz. Aslında sevgi daima özgürce verilir. Sevgi talep edilemez. Birbirimizden ricalarımız olabilir, fakat hiçbir zaman hiçbir şey talep etmemeliyiz. Ricalar sevgiye yön verir ama talepler sevginin akışını durdurur."

Mark sözümü kesti ve "O haklı Dr. Chapman" dedi. "Ondan taleplerde bulunuyor ve onu eleştiriyordum, çünkü karım olarak beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Biliyorum, bazı zalimce şeyler söyledim. Onu ne kadar üzdüğümü şimdi anlıyorum."

"Bu noktada olaylar kolaylıkla tersine çevrilebilir sanırım" dedim. Cebimden iki tane not kağıdı çıkardım. "Hadi bir şey deneyelim. Her birimizin kilisenin merdivenlerine oturup birer rica listesi yapmanızı istiyorum. Mark, eğer Mary yapmayı seçerse, akşamları eve girdiğinde sevildiğini hissetmeni sağlayacak üç dört şeyin listesini yapmanı istiyorum. Eğer yatakların toplanması senin için önemliyse, o zaman onu yaz. Mary, yaparken Mark'ın yardımını almayı gerçekten istediğin üç dört şeyin listesini yapmanı istiyorum; o yapmayı seçtiği takdirde, onun seni sevdiğini bilmene yardım edecek türden şeyler." (Listelere önem veririm, çünkü bizi somut şekilde düşünmeye zorlarlar.)

Beş altı dakika sonra bana listelerini verdiler. Mark'ın listesi şöyleydi:

1- Her gün yatakları yap.

2- Eve geldiğimde bebeğin yüzü yıkanmış olsun.

3- Ben eve gelmeden önce ayakkabılarını dolaba koy.

4- Akşam yemeğini yapmaya en azından ben eve gelmeden başla ki, eve geldiğimde 30 veya 60 dakika içinde yemeğimizi yiyebilelim.

Listeyi sesli olarak okudum ve Mark'a "Mary'ye eğer bu dört şeyi yapmayı seçerse, bunları sana karşı duyduğu sevginin göstergesi olarak göreceğini söylüyorsun" dedim.

"Doğru" dedi. "Bu dört şeyi yaparsa, benim ona karşı tutumumu değiştirmemde çok yol aldırır."

Sonra Mary'nin listesini okudum:

1- Her hafta arabayı yıkamayı benden beklemek yerine kendisinin yapmasını istiyorum.

2- Akşamları eve geldiğinde, özellikle ben yemek hazırlarken, bebeğin bezini değiştirmesini istiyorum.

3- Haftada bir kez evi elektrik süpürgesiyle süpürmesini istiyorum.

4- Yazın haftada bir kez çimleri biçmesini ve çimlerin kendi bahçemizden utanmama yol açacak kadar uzamasına izin vermemesini istiyorum.

"Mary" dedim. "Eğer Mark bu dört şeyi yapmayı seçerse, bu hareketleri, onun sana olan sevgisinin samimi ifadeleri olarak kabul edeceğini söylüyorsun."

"Doğru" dedi. "Benim için bunları yaparsa harika olur."

"Bu liste sana mantıklı görünüyor mu Mark? Bu işleri yapman mümkün mü?"

"Evet" dedi.

"Mary, Mark'ın listesindeki şeyler sana mantıklı ve uygulanabilir geliyor mu? Eğer yapmayı seçseydin, yapabilir miydin?"

"Evet" dedi. "Bunları yapabilirim. Geçmişte kendimi bunalmış hissediyordum, çünkü ne yaparsam yapayım, asla yeterli gelmiyordu."

"Mark" dedim. "Önerdiğim modelin annenin ve babanın evlilik modelinden farklı olduğunu görüyorsun değil mi?

"Şey" dedi. Babam çimleri biçer, arabayı yıkardı."

"Fakat bebeğin bezini değiştirmez veya evi süpürmezdi değil mi?"

"Doğru" dedi.

"Bunları yapmak zorunda değilsin anlıyor musun? Fakat eğer yaparsan, Mary'ye onu sevdiğini göstermiş olacaksın."

Evlenmeden önce
birbirimiz için yaptıklarımız,
evlendikten sonra
yapacaklarımızın göstergesi değildir.


Mary'ye de şöyle dedim: "Bu işleri yapmak zorunda olmadığını biliyorsun ama Mark'a sevgini ifade etmek istiyorsan, işte sana onun için anlamlı olabilecek dört yol. sana bunları iki ay denemeni ve yararlı olup olmadıklarını görmeni öneriyorum. İki ayın sonunda listenize ilave ricalar ekleyip bunu birbirinizle paylaşmak isteyebilirsiniz ama ben olsam ayda bir ricadan fazla ilave yapmazdım."

"Bu gerçekten mantıklı" diye cevap verdi Mary. Mark, "Sanırım bize yardımcı oldunuz" diye ekledi. El ele tutuştular ve arabalarına yürüdüler. Ben de kendi kendime şunu söyledim: "Sanırım kilise bunun için var. Sanırım danışman olmaktan hoşlanacağım." O çindutu ağacının altında kazandığım içgörüyü hiç unutmadım.

Yıllar süren araştırmalardan sonra, Mark ve Mary'nin bana ne kadar eşsiz bir durum sunduklarının farkına vardım. Nadiren aynı sevgi diline sahip bir çiftle karşılaşırım. Hizmet davranışları hem Mark, hem de Mary'nin birincil sevgi diliydi. Yüzlerce kişi kendilerini Mark ve Mary'yle bağdaştırabilir ve sevildiklerini hissetmenin ilk yolunun eşlerinin yaptığı hizmet davranışları olduğunu kabul edebilir. Ayakkabıları kaldırmak, bebeğin bezini değiştirmek, bulaşıkları veya arabayı yıkamak, evi süpürmek veya çimleri biçmek, birincil sevgi dili hizmet davranışları olan birine çok şey anlatır.

"Mark ve Mary aynı sevgi diline sahipse,neden bu kadar zorluk çekiyorlardı?" diye merak edebilirsiniz. Sebep değişik diyalektler kullanıyor olmaları. Birbirleri için bir şeyler yapıyorlardı ama en önemli olanları yapmıyorlardı. Somut olarak düşünmeye zorlandıklarında, kendi spesifik diyalektlerini kolaylıkla belirlediler. Mary için bu arabayı, bebeğin bezini değiştirmek, evi süpürmek, çimleri biçmekten ibaretti. Oysa Mark yatakların toplanmasını, bebeğin yüzünün yıkanmasını, ayakkabıların dolaba kaldırılmasını ve işten eve geldiğinde yemeğin hazırlanıyor olmasını istiyordu. Doğru diyalektleri kullanmaya başlayınca , sevgi depoları dolmaya başladı. Birincil sevgi dilleri hizmet davranışları olduğundan, birbirlerinin spesifik diyalektlerini öğrenmek onlar için daha kolaydı.

Mark ve Mary'den ayrılmadan önce, üç gözlem daha yapmak istiyorum. İlk olarak, evlenmeden önce birbirimiz için yaptıklarımız, evlendikten sonra yapacaklarımızın göstergesi değildir. Evlilikten önce, aşık olma saplantısının gücüyle sürükleniriz. Evlilikten sonra, aşık olmadan önceki insanlar olmaya geri döneriz. Eylemlerimiz, annemizin ve babamızın oluşturduğu modelden, kendi kişiliğimizden, sevgi anlayışımızdan, duygularımızdan etkilenir. davranışlarımız konusunda kesin olan tek şey vardır: Onlar aşka tutulduğumuzda sergilediğimiz davranışla aynı olmayacaktır.

Bu beni Mark ve Mary'nin sergilediği ikinci gerçeğe götürüyor; sevgi bir seçimdir ve kimse sevmeye mecbur edilemez. Mark ve Mary birbirlerinin davranışlarını eleştiriyor ve hiçbir yere varamıyordu. Birbirlerinden talepler yerine ricalarda bulunmaya karar verince, evlilikleri düzelmeye başladı. Eleştiri ve taleplerin ilişkiye köstek olma özelliği vardır. Yeterince eleştiriyle eşinize boyun eğdirebilirsiniz. sonunda istediğinizi yapabilir ama muhtemelen bu bir sevgi ifadesi olmayacaktır. ricalarda bulunarak sevgiye yön verebilirsiniz: "Arabayı yıkamanı, çocuğun bezini değiştirmeni, çimleri biçmeni isterdim" ama sevme için isteği uyandıramazsınız. Her birimiz, her gün eşlerimizi sevip sevmediğimize karar vermeliyiz. Eğer sevmeye karar verirsek, bunu eşimizin arzuladığı şekilde ifade ifade etmek sevgimizi duygusal açıdan en etkili hale getirecektir.

Seven insanların yalnızca olgun olanlarının farkında olabileceği üçüncü bir gerçek vardır: "Eşimin davranışlarım konusundaki eleştirileri, onun birincil sevgi dili konusunda en net ipuçlarını verir." İnsanlar, eşlerini en çok kendilerinin en derin duygusal gereksinim duydukları alanlarda yüksek sesle eleştirirler. Eleştiriler, sevgi için yalvarmanın etkisiz bir yoludur. Eğer bunu anlarsak, bu onların eleştirilerini daha yapıcı bir şekilde işleme koymamıza yardım eder. Bir kadın, kocası bir eleştiri yaptıktan sonra ona "Bu senin için çok önemli görünüyor. Bunun neden bu kadar hayati olduğunu açıklayabilir misin?" diyebilir. Eleştiri çoğunlukla açıklama gerektirir. böyle bir sohbeti başlatmak, eleştiriyi bir talepten bir ricaya dönüştürebilir. Mary'nin Mark'ın avlanmasını sürekli olarak kınaması, onun av sporuna karşı nefretinin bir ifadesi değildi. Avı, kocasının arabayı yıkamasına, evi süpürmesine ve çimleri biçmesine engel olduğu için suçluyordu. kocası, onun sevgi dilini konuşarak sevgi ihtiyacını karşılamayı öğrenince, onun avlanmasını destekleme fırsatı buldu.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla