Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20-12-2010, 01:32 PM   #44 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: BEŞ SEVGİ DİLİ



Kriz Ve Fiziksel Temas

Kriz zamanlarında, neredeyse içgüdüsel olarak birbirimizi kucaklarız. Neden? Çünkü fiziksel temas sevgiyi güçlü bir şekilde iletir. Kriz zamanlarında, her şeyden çok sevildiğimizi hissetmeye ihtiyacımız vardır. Olayları her zaman değiştiremeyiz ama sevildiğimizi hissedersek, daha kolay dayanabiliriz.

Her evlilikte kriz dönemleri yaşanır. Ana-babaların ölümü kaçınılmazdır. Trafik kazaları her yıl binlerce insanı öldürür veya sakat bırakır. Hastalıklar insan ayrımı yapmaz. Hayal kırıklıkları yaşamın bir parçasıdır. Eşiniz için yapabileceğiniz en önemli şey, kriz zamanlarında onu sevmektir. Eğer eşinizin birincil sevgi dili fiziksel temas ise, hiçbir şey ağlarken onu kucaklamanızdan daha önemli olamaz. Sözleriniz çok az şey ifade edebilir, fakat fiziksel temasınız ona değer verdiğinizi iletecektir. Krizler sevgiyi ifade etmek için eşsiz birer fırsattır. Şefkatli dokunuşlarınız kriz atlatıldıktan çok sonra da hatırlanacaktır. Dokunmayı ihmal etmeniz ise asla unutulmayabilir.

Uzun yıllar önce Florida'daki West Palm Beach'e ilk gidişimden bu yana, o bölgede evlilik seminerleri vermem için yapılan davetleri daima memnuniyetle karşıladım. Pete ve Patsy'yi böyle bir vesileyle tanımıştım. Florida'nın yerlisi değillerdi (Çok azı yerlidir.), fakat Florida'da yirmi yıl yaşamış, West Palm'ı memleketleri olarak kabul etmişlerdi. Seminerimin sponsorluğunu o bögedeki bir kilise üstlenmişti ve beni havaalanından almaya gelen papaz, yolda Pete ve Patsy'nin geceyi onların evinde geçirmemi rica ettiklerini söyledi. Bundan etkilenmiş görünmeye çalıştım ama daha önceki tecrübelerimden biliyordum ki, bu tür bir davet, genellikle geç saatlere kadar uzayan bir danışma seansı demekti. Bununla birlikte, o gece birçok yönden şaşkınlığa uğrayacaktım.

Papaz ve ben geniş ve güzel döşenmiş İspanyol tarzı evden içeri girerken, Patsy ve ailesinin kedisi Charlie'yle tanıştırıldım. Eve göz gezdirirken, ya Pete'in işinin çok iyi durumda olduğu ya babasından yüklü bir miras kaldığı ya da umutsuz bir şekilde borç içinde olduğu önsezisine kapıldım. Daha sonra, birinci önsezimin doğru olduğunu keşfettim. Beni kalacağım odaya götürdüklerinde, Charlie'nin boylu boyunca yatağıma uzanmış olduğunu gördüm. "Bu kedi işini biliyor" diye düşündüm.

Çok geçmeden Pete eve geldi. Birlikte bir şeyler atıştırdık ve seminerden sonra akşam yemeğini birlikte yeme konusunda anlaştık. Birkaç saat sonra birlikte yemek yiyorduk ve ben hala danışma seansının başlamasını bekliyordum ama bir türlü başlamadı. Aksine, Pete ve Patsy'nin sağlıklı ve mutlu bir çift olduğunu keşfettim. Bu bir danışman için tuhaf bir durumdu. Sırlarını öğrenmeyi çok istiyordum fakat çok yorgundum. Nasıl olsa ertesi gün beni havaalanına Pete ve Patsy götürecekti. Böylece araştırmamı daha uyanık hissedeceğim bir anda yapmaya karar verdim. Beni odama götürdüler.

Charlie, ben oraya vardığımda odayı terk etme inceliğini gösterdi. Yataktan fırlayıp başka bir odaya yöneldi. Birkaç dakika içinde yataktaydım. Günü kısaca gözden geçirdikten sonra, alacakaranlık kuşağına giriyordum. Tam gerçekle temasımı kaybetmek üzereydim ki, birden kapı açıldı ve üzerime bir canavar sıçradı! Florida'nın akreplerini işitmiştim ama bu hiç de küçük bir akrep değildi. Hiç düşünmeden üzerimdeki örtüyü kavradım ve kanı donduran bir çığlıkla canavarı en uzaktaki duvara fırlattım. Bedeninin duvara çarptığını duydum ve sonra sessizlik... Pete ve Patsy koşarak odama geldiler, ışığı açtılar ve hep birlikte kıpırtısız yatan Charlie'ye baktık.

Pete ve Patsy beni hiç unutmadı; ben de onları unutmadım. charlie birkaç dakika içinde kendine geldi fakat bir daha benim odama gelmedi. Aslında, Pete ve Patsy'den öğrendiğime göre o odaya bir daha hiç girmemiş.

Charlie'ye yaptığımdan sonra Pete ve Patsy'nin ertesi gün beni havaalanına götürmeyi hala isteyip istemeyeceğinden veya benimle aynı şekilde ilgilenip ilgilenmeyeceklerinden emin değildim. Fakat seminerden sonra Pete "Dr. Chapman, birçok seminere katıldım ama hiç kimsenin Patsy'yi ve beni bu kadar netlikle tanımladığını duymadım. Bu sevgi dili fikri doğru. Size bizim hikayemizi anlatmak için sabırsızlanıyorum!" deyince korkularım kayboldu.

Seminere katılanlarla vedalaştıktan birkaç dakika sonra, havaalanına doğru kırk beş dakikalık bir yolculuğa çıkmak üzere arabadaydık. Pete ve Patsy bana hikayelerini anlatmaya başladılar. Evliliklerinin ilk yıllarında çok zorluk çekmişler. Ne var ki, yirmi iki yıldır bütün arkadaşları onların mükemmel bir çift olduğu konusunda hemfikirmiş. Üstelik artık Pete ve Patsy de evliliklerinin "cennette yaratıldığından" kesinlikle eminlerdi.

Aynı çevrede büyümüşler, aynı kiliseye gitmişler ve aynı liseden mezun olmuşlar. Ana-babalarının yaşam tarzları ve değerleri birbirlerininkine çok yakınmış. Pete ve Patsy'nin hoşlandıkları şeyler de çoğunlukla aynıymış. Her ikisi de tenisi ve tekneyle dolaşmayı seviyormuş ve sık sık ortak ilgi alanlarının ne kadar çok olduğunu konuşurlarmış. Neredeyse sorunsuz bir evliliği garantileyecek tüm ortak özelliklere sahip görünüyorlarmış.

Lise son sınıfta flört etmeye başlamışlar. Aynı yüksekokullara gitmişler fakat en az ayda bir, bazen daha da sık görüşebiliyorlarmış. Yüksekokuldaki ilk yıllarında "birbirleri için yaratıldıklarından" emin olmuşlar, fakat her ikisi de evlenmeden önce okullarını bitirmeleri gerektiği konusunda hemfikirlermiş. Sonraki üç yıl boyunca hoş ve sakin bir flört ilişkisinin keyfini sürmüşler. Bir hafta sonu Pete, Patsy'nin kampüsüne, sonraki hafta sonu Patsy, Pete'in kampüsüne gidiyormuş. Üçüncü hafta sonu memleketlerine gidip yakınlarını ziyaret ediyorlar, fakat zamanın çoğunu birbirleriyle geçiriyorlarmış. Dördüncü hafta sonu ise bireysel ilgi alanlarını geliştirmek için zaman yaratmak amacıyla görüşmeme kararı almışlar ve doğum günleri gibi özel günler dışında sürekli olarak bu programı izlemişler. Pete iş idaresi, Patsy sosyoloji diplomasını aldıktan üç hafta sonra evlenmişler. İki ay sonra, Pete iyi bir iş teklifi almış ve Florida'ya taşınmışlar. Artık onlara en yakın akrabaları iki bin mil uzaklıktaymış. Sonsuza dek "balayılarının" tadını çıkarabileceklerini düşünmüşler.

Ev bulmak, taşınmak ve yaşamdan birlikte zevk almakla geçen ilk üç ay onlar için çok heyecan vericiymiş. Anımsayabildikleri tek anlaşmazlıkları bulaşıkların yıkanması üzerineymiş. Pete kendi yönteminin daha etkili olduğunu düşünüyormuş fakat Patsy aynı fikirde değilmiş. Sonunda herkesin bulaşığı kendi yöntemiyle yıkayabileceği konusunda anlaşmışlar ve böylece anlaşmazlık giderilmiş. Patsy, Pete'in kendisinden uzaklaştığını düşünmeye başladığında yaklaşık altı aylık evlilermiş. Pete'in çalışma saatleri gittikçe uzamaya başlamış. Evdeyken de zamanının çoğunu bilgisayar başında geçiriyormuş. Patsy sonunda Pete'e onun kendisinden kaçtığını düşündüğünü söylemiş ama Pete ondan kaçmadığını, yalnızca mesleğinde zirvede kalmaya çabaladığını söylemiş. Ayrıca üzerindeki baskıyı ve işindeki ilk yılında başarılı olmanın ne kadar önemli olduğunu anlamadığını da söylemiş. Patsy aldığı yanıttan hoşnut değilmiş ama kocasına biraz zaman tanımaya karar vermiş.

İlk yılın sonunda
Patsy tüm ümidini yitirmişti.

Patsy apartmanda yaşayan diğer evli kadınlarla arkadaşlığını geliştirmeye başlamış. Pete'in işten geç geleceğini bildiği zamanlarda, işten çıkıp eve gelmek yerine, genelde arkadaşlarından biriyle alışverişe çıkıyormuş. Bazen Pete geldiğinde evde olmuyormuş. Pete bu durumdan çok rahatsızmış ve Patsy'yi düşüncesiz ve sorumsuz olmakla suçluyormuş. Patsy ise ona şöyle yanıt veriyormuş: "Tencere dibin kara, seninki benden kara. Kim sorumsuz? Bir telefon edip eve ne zaman geleceğini söyleme zahmetinde bile bulunmuyorsun. Ne zaman geleceğini bile bilmezsem nasıl sen geldiğinde evde olabilirim ki? Zaten evdeyken de bütün zamanını o aptal bilgisayarla geçiriyorsun. Senin bir işe ihtiyacın yok; ihtiyacın olan tek şey bir bilgisayar!"

Pete de Patsy'nin bu tepkisine "Bir eşe ihtiyacım var. Anlamıyor musun? Mesele de bu zaten. Benim karıma ihtiyacım var" diye bağırarak cevap veriyormuş.

Fakat Patsy anlamıyormuş. Kafası son derece karışıkmış. Yanıt ararken halk kütüphanesine gitmiş ve evlilikle ilgili birçok kitaba göz atmış. "Evlilik bu şekilde olmamalı" diyormuş kendi kendine. "Bu durumda bir çözüm bulmam gerekiyor." Pete bilgisayarın başına geçince Patsy'de eline bir kitap alıyormuş. Aslında çoğu zaman gece yarılarına kadar okuyormuş. Pete yatağına giderken yanına uğrayıp "Okulda bu kadar okusaydın, bütün derslerden A'yla geçerdin" gibi iğneleyici sözler söylüyormuş. Patsy'de "Artık okulda değilim. Artık evliyim ve evlilik dersinden bir C alabilseydim ona bile razı olurdum" diye karşılık veriyormuş. Pete ona bir kez daha bakmaya gerek bile duymadan yatmaya gidiyormuş.

İlk yılın sonunda Patsy tüm ümidini yitirmiş. Daha önce de Pete'e bir evlilik danışmanına gitmekten bahsetmiş ama sonra bu unutulmuş. Bu sefer sakin ve kararlı bir şekilde "Ben bir evlilik danışmanına gideceğim. Benimle birlikte gelmek ister misin?" diye sormuş. Pete "Benim evlilik danışmanına ihtiyacım yok. Ayrıca bir danışmana ayıracak zmaanım ve param da yok" diye yanıtlamış.

"O zaman ben yalnız gideceğim" demiş Patsy.

"Güzel, zaten danışmana ihtiyacı olan da sensin."

Konuşma orada bitmiş. Patsy kendini çok yalnız hissediyormuş fakat bir danışmandan bir hafta sonrasına randevu almış. Üç seans sonra danışman Pete'i aramış ve gelip evliliklerine bakış açısı hakkında konuşmak isteyip istemediğini sormuş. Pete kabul etmiş ve iyileşme süreci başlamış. Altı ay sonra, danışmanın bürosundan yeni bir evlilikle ayrılmışlar.

Pete ve Patsy'ye "Danışmanın bürosunda evliliğinizin akışını değiştirecek ne öğrendiniz?" diye sordum.

"Özet olarak birbirimizin sevgi dilini konuşmayı öğrendik" dedi Pete. "Danışman bu terimi kullanmamıştı ama bugünkü konferansınızı dinlerken kafama dank etti. Danışma deneyimimizi hatırladım ve bizim yaptığımızın da bu olduğunun farkına vardım. Biz birbirimizin sevgi dilini konuşmayı öğrenmiştik."

"Peki senin sevgi dilin hangisi Pete?" diye sorum.

"Fiziksel temas" dedi duraksamadan.

"Kesinlikle fiziksel temas" diyerek onayladı Patsy.

"Peki seninki Patsy?"

"Nitelikli beraberlik Dr. Chapman. Pete bütün zamanını işine ve bilgisayarına ayırırken önemsediğim şey buydu."

"Pete'in sevgi dilinin fiziksel temas olduğunu nasıl öğrendin?"

"Biraz zaman aldı" dedi Patsy. "Danışma seanslarında yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. İlk başlarda Pete'in bile bunun farkında olduğunu sanmıyorum."

"Haklı" dedi Pete. "Ben kendi özdeğer duygum konusunda öyle güvensizdim ki, onun dokunma eksikliğinin benim içe dönmeme neden olduğunu görmem ve kabul etmem çok zaman aldı. İçimden onun bana dokunması için haykırıyorken, dokunulmak istediğimi ona asla söylemedim. Flört ederken sarılmayı, öpüşmeyi el ele tutuşmayı hep ben başlatmıştım ama o da her zaman karşılık vermişti. Onun beni sevdiğini hissetmiştim. Evlendikten sonra ona fiziksel olarak yakınlaştığım zamanlarda karşılık vermediği oluyordu. Belki de yeni işindeki sorumluluklarından dolayı çok yorgundu ama ben bunu kendi üzerime alındım. Beni çekici bulmadığını düşündüm. Sonra artık bunu başlatmamaya, çünkü reddedilmek istemediğime karar verdim ve onun bir öpüşmeyi, bir dokunmayı veya cinsel ilişkiyi başlatmasının ne kadar süreceğini görmek için bekledim. Bir keresinde bana dokunana kadar altı hafta bekledim. Buna dayanamıyordum. Geri çekilmemin nedeni, onunla birlikteyken hissettiğim acıdan uzak durmaktı. Reddedildiğimi, istenmediğimi ve sevilmediğimi hissediyordum."

Sonra Pİatsy, "Ne hissettiği konusunda hiçbir fikrim yoktu" dedi. "Benden uzak olduğunun farkındaydım. Daha önce yaptığımız gibi sarılmıyor ve öpüşmüyorduk ama ben evlendikten sonra bunların onun için eskisi kadar önem taşımadığını düşünüyordum. İşinde baskı altında olduğunu biliyordum. İlk adımı benim atmamı istediği aklımın ucundan bile geçmemişti."

"Haklı. Haftalarca ona dokunmadan durabilirdim. Aklımdan bile geçmiyordu. Yemekler hazırlıyor, evi temiz tutuyor, çamaşırlarını yıkıyor ve sorun çıkarmamaya çalışıyordum. Açıkçası başka ne yapabileceğimi bilmiyordum. Neden benden uzak durduğunu ya da benimle ilgilenmediğini anlayamıyordum. Dokunmaktan hoşlanmıyor değildim ama bu benim için çok önemli de değildi. Bana sevildiğimi ve beğenildiğimi hissettiren şey benimle zaman geçirmesi ve ilgilenmesiydi. Sarılmak veya öpüşmek umurumda bile değildi. Benimle ilgilendiği sürece sevildiğimi hissediyordum."

"Sorunun kökenine inanmamız uzun bir zaman aldı ama birbirimizin sevilme ihtiyacını karşılamadığımızı fark ettiğimiz andan itibaren her şeyi düzeltmeye başladık. Ona fiziksel temasta bulunma girişimine ilk başladığımda gördüklerim çok şaşırtıcıydı. Kişiliği ve ruh hali inanılmayacak kadar değişti. Artık yeni bir kocam vardı. Onu gerçekten sevdiğime bir kez ikna olunca, benim ihtiyaçlarıma karşı daha duyarlı olmaya başladı."

"Evde hala bir bilgisayarın var mı?" diye sordum.

"Evet" dedi. "Fakat onu nadiren kullanıyor ve kullandığında da aldırmıyorum; çünkü artık bilgisayarla 'evli' olmadığını biliyorum. Birlikte öyle çok şey yapıyoruz ki, artık ona istediği zaman bilgisayarı kullanma özgürlüğünü tanımak benim için çok kolay."

"Bugünkü seminerde beni hayrete düşüren şey, sevgi dilleri konusundaki konferansı veriş şeklinizin beni onca yıl önceki deneyime geri götürmesiydi" dedi Pete. "Bizim altı ayda öğrendiğimiz şeyi siz yirmi dakikada anlattınız."

"Şey" dedim. "Önemli olan ne kadar hızlı değil, ne kadar iyi öğrendiğinizdir. Hem zaten siz bunu çok iyi öğrenmişsiniz."

Pete, birincil sevgi fiziksel temas olan birçok insandan biri. Duygusal olarak, onlar eşlerinin uzanıp kendilerine dokunmasını arzu ederler. Elini saçlarının arasında gezdirmek, sırtını ovmak, ellerini tutmak, sarılmak, cinsel ilişki ve diğer "sevgi dokunuşları", birincil sevgi dili fiziksel temas olan biri için, onu hayatta tutacak duygusal bir emniyet kemeridir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla