Cevap: Burası Sendai.... 12 Nisan 2009 21:13 Bugün kapalı bir havada japon kardeşlerimiz ile birlikte kiraz ağaçlarının çiçek açmasını kutladık. japonlar kiraz ağaçlarının çiçek açtığı ancak asla meyve vermediği bu günlere hanami diyorlar. Bu bizdeki hidrellez gibi bir şey olmalı. Buradaki arkadaşların tanıdığı japonalar ile bu şehrin orta yerlerinde bir yerlerde çevresi pembe çiçeklerini açmış kiraz ağaçları ile çerçeveli bir parkta piknik yaptık. Japonlara köfte ikram ettik. Onlarda bize geleneksel yemeklerinden ikram etti. Onların yemekleri bizim damak tadımıza pek uymuyor açıkçası. Çiğ balık ve yengeç etini pirinçle sarmalayıp yosun ile bağlamışlar. Bizdeki dolma gibi . İşte şusi dedikleri şey bu. Bir kere ısırıp bıraktığımı gördüklerinde alışırsın diyorlar. Ancak tatlı olarak getirdikleri şeyler güzel . Ayrıca pirinçten yapılmış sıkıştırılarak üçken kalıplar haline getirilmiş yiyecekleri de var. Bunlarda tuzsuz olduğundan bize güzel gelmiyor. [image: Hanami by * Yumi *.] Heralde genellikle tuzsuz yemelerinden ve hamur işi yememelerinden olmalı, burada şişman insana rastlamak hemen hemen mümkün değil. Henüz ekmek yiyen bir japon görmedim. Biz de burada kare şeklinde, yumuşak, bir poşetin içinde 10 ar 15 erli satılan tos ekmeklerinden yiyoruz. Piknik alanı aileleri ile birlikte bizim gibi piknik yapmaya gelen gruplar ile doluydu. Parkın bir köşesinde geleneksel japon müzği eşliğinde geleneksel kiyafetleri ile dans eden gruplar vardı. Bu ortama bir festival havası katıyordu. Her nasıl Türkiye de Japonlar dikkat çekiyor ise burada da biz dikkat çekiyoruz. Sokaklarda yürürken bazen japonların bakışlarını üstünüzde hissedebiliyorsunuz. Piknikte de bizim japonlar ile muhabbet etmeye çalışmamız kadar onlarda bizim ile muhabbet etmeye çelışıyor. Japonların ingilizcesi kötü. Bunlar dünya sıralamasında 60. olan bir üniversitede doktora master yapan öğrenciler .Ancak bizim gibi yabancılar ile muhabbet etmeyi çok sevdiklerini hemen anlıyabiliyorsunuz. Hiç kimse konuşurken hata yapmaktan korkmuyor. Konuşurken tıkandığımız yerlerde kahkahayı basıyoruz. Japonlarla ingilizce konuşmak kadar eğlenceli bir şey olamaz. Bu tatlı muhabbet faslından sonra biraz da oyun oynadık. Japonlara ağızlarında kaşıkla yumurta taşıttık, onlarla yakar top oynadık. Onlarda bize önümüzdeki ufak taslardan bir diğerimizin tasına haşi ile nohut koymaca diyebileceğimiz oyunu oynattılar. Ben bu oyundan önce iki japondan haşi tutma dersi aldım. Haşileri(daha da doğrusu bu iki çubuğun ikisine birden haşi diyorlar heralde) güzel tuttuğumu gören etrafımdaki japonlarden birde alkış aldım. Rinko Kido bir japon kız. Japonyanın güneyinden bir yerlerdenim ve burada kimya da master yapıyorum ve amerikelı bir ailenin yanında kalıyorum diyor. Konuşurken tıkanıp söyleyecek kelime bulamayınca kahakahayı basıyor. Benim 10 gündür burada olduğumu öğrenince çok şaşırıyor. Heralde burada bahar ayları böyle festivaller ile geçyor olmalı ki Rinko Kido da bana ayrılmadan önce bir piknik davetiyesi veriyor. Bu davetiyenin üzerinde *'Please join us for a picnic lunch, games, hiking and fellowship.'* yazıyor. Bu piknikte bu ayın 29 unda Çarşamba günü. Bu gün burada resmi tatilmiş. Bu pikniğin hikmeti nedir bilmiyorum. Hayırdır inşallah. Burası Sendai... |