Üsteğmen
Üyelik tarihi: Jul 2010 Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 306
Tesekkür: 565
297 Mesajinıza toplam 1,016 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Astral Meditasyon ve Ters Düşünme Çok enteresan bir şeyi şuanda yaşadım diyebilirim. Şöyleki ;
İki gün önce T. Lobsang Rampa nın Üçüncü göz kitabına başlamıştım.
Dün bir solukta kitabın ortasına kadar geldim. Sonra bir şekilde bu sitedeki Astral Seyahat ile ilgili bu yazı dikkatimi çekti ve okudum. Astral seyahati duymuştum ama nedir nasıl yapılır vs.. ile ilgili hiç bir bilgim yoktu burda okudum ve öğrendim. ve akşam olanları bir önceki mesajımda yazdım. :))
Bugün ise kitabımın yarım kalan yerinden başladım okumaya ve konusuda astral seyahatti.. :) İnanılır gibi değil ama şaştım kaldım..
bu kitaptaki astral seyahatı nasıl açıkladığını buraya yazacağım.
Bir tibetliden astral seyahat: İspritizma gücüyle havaya yükselme konusunda pek
çok şey yazılmış. Benim de sık sık görmüş olduğum gibi, bunu yapmak mümkündür, ancak çok deneyim gerektirir. Aslında çok daha kolay başka bir sistem olduğundan, ispritizma ile uğraşmak gereksizdir. Astral bedenle yapılan astaral seyahat çok daha kolay ve güvenlidir. Lamaların çoğu bunu yapar ve biraz sabır göstermeyi göze alabilen herkes, bu yararlı ve güzel sanata verebilir kendini.
Dünya üzerinde uyanık geçirdiğimiz saatler boyunca,
astral bedenimiz maddi bedenimiz içine hapsolunmuştur ve eğer bu konuda bir eğitim görülmemişse, bu ikisini birbirin den ayırmak olanaksızdır. Uyuduğumuz sürece, dinlenmeye gereksinimi olan yalnızca maddi bedendir; astral beden kendisini bu fiziksel bedenden kurtarır ve çoğu kez, tıpkı bir
okul günü sonunda evine dönen bir çocuk gibi, kendi boyutuna gider.
Astral bedenle fiziksel beden arasındaki ilişkiyi,
sonsuza dek uzayabilen bir "gümüş kordon" sağlar.
Gümüş kordona bir şey olmadığı takdirde, fiziksel beden
canlılığını sürdürür; tıpkı bir bebeğin annesinden ayrılması
için göbek kordonunun kesilişi gibi, ölüm anında da bu
gümüş kordon kopar. Bebeğin doğuşu, onun annenin bedeninde sürdürmüş olduğu hayatın ölümüdür.
Ölüm ise daha özgür bir ruhlar aleminde yeniden doğuştur. Gümüş kordona dokunulmadığı sürece, uyku sırasında ya da özel olarak eğitilmiş kimselerin uyanıkken de yapabildikleri gibi, varlık astral bedenle serbestçe dolaşabilir.
Bu gezintiler, gümüş kordon
aracılığıyla aktarılmış bilgiler olan düşleri oluşturur.
Bu bilgileri alan beyin de onları derhal -kişinin dünya inançlarına uygun düşecek şekilde- mantıklı hale getirir.
Ruh dünyasında zaman yoktur.
Zaman tamamen fiziksel bir kavramdır
ve bu yüzdendir ki uzun ve karmaşık düşlerin, ancak saniyenin ufacık bir parçasında meydana gelmiş gibi algılandığı durumlarla karşılaşırız.
Büyük bir olasılıkla herkes, çok
uzakta, belki de okyanusların ötesinde yaşayan bir arkadaşıyla karşılaşıp konuştuğu bir düş görmüştür.
Bu arada kendisine bir mesaj verilmiş de olabilir. Bu kişi uyandığında, genellikle, hatırlanması gereken bir şey olduğu hissine kapılır.
Uzakta bulunan bir dost ya da bir akraba ile karşılaşmanın
anısı vardır kafasında. Kısa bir süre sonra bu kişiden herhangi
bir haber alması ise şaşılacak bir olay değildir. Bu konuda
eğitilmemiş kimselerde, bellek çoğu zaman bozulur ve
sonuç olarak mantığa aykırı bir düş ya da karabasan çıkar
ortaya.
Biz Tibet'te sık sık astral seyahate çıkarız; aslında olay
tümüyle kontrolümüz altındadır. İlk önce, gümüş kordonla
bağlı olmasına karşın, astral bedenin maddi bedenden ayrılması sağlanır. İnsan, düşünebildiği kadar hızla, istediği yere gidebilir. İnsanların pek çoğunda astral seyahat edebilme yeteneği
olmakla birlikte, bu işe girişen pek çok kimse yeterince
eğitilmemiş olduğundan, genellikle bir şokla karşılaşır.
Çok kimse tam uykuya dalmak üzereyken, görünüşte hiçbir
neden olmadan ani ve güçlü bir çırpınmayla uyandırıldığı
hissini duymuştur. Bunun nedeni, astral bedenin fiziksel
beden daha uykuya dalmadan dışarı çıkması ve bu iki bedenin
oldukça sert bir biçimde birbirinden ayrılmasıdır. Bunun
sonucu olarak gümüş kordon büzülür ve astral beden
ani bir hareketle yeniden bedene girer. Astral seyahatten
sonra bedene dönüş biraz daha şiddetli olur. Astral beden,
tıpkı ipin ucuna bağlı bir balon gibi, gövdenin metrelerce yukarısında
havada uçuyordur. Herhangi bir şey, belki de yüksek
bir ses, astral bedenin müthiş bir hızla fiziksel bedene
dönmesine yol açar. Fiziksel beden bunun üzerine aniden
uyanır ve insan bir uçurumdan aşağı yuvarlanırken, tam zamanında
uyandığına dair korku dolu bir hisse kapılır.
Tüm insanlar, bilinçleri tamamen yerinde ve bütün olay
kontrolleri altında olarak astral seyahat etme yeteneğine sahiptirler.
Aslında bu iş epey deneyim gerektirir, fakat her
şeyden önce, özellikle ilk zamanlarda kişinin rahatsız edilme
korkusu duymayacağı, tek başına kalabileceği gizli bir yeri
olması gerekir. Yapılacak şeyin bir tehlikesi yoktur, fakat
astral bedenin maddi bedene girişi ve çıkışına dikkat edilmez,
rastlantılara bırakılırsa, şok ve duygusal bazı bozukluklar
çıkabilir ortaya. Kalplerinden şikayeti olan kimseler, astral
seyahati asla denememelidirler. Çünkü olayın kendisinde
bir tehlike olmamakla birlikte, bir başka kişinin odaya girip,
bedeni ya da gümüş kordonu rahatsız etmesi, kalbi zayıf
olanlar için büyük bir tehlike oluşturabilir. Hatta meydana
gelebilecek şokun öldürücü olmasının yanı sıra, ruh bu hayatındaki
varoluşunun eksik kalan süresini tamamlamak üzere
yeniden doğmak zorunda kalabilir.
Biz Tibetliler, insanlık şu anda içinde bulunduğu gerileme
devrine girmeden önce, herkesin astral seyahat edebilme,
üstün görme gücüyle madde ötesi şeyleri görebilme, telepati ve levitasyon ile havaya yükselebilme yeteneklerine sahip bulunduğuna inanıyoruz. T. Lobsang Rampa - Üçüncü Göz
__________________ Hayal edin, isteyin ve Ona odaklanın.. İşte beynin devreye girdiği AN... Tüm hücrelerinizle inanmadığınız müddetçe hayalinizi gerçekleştiremessiniz.. |