Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
Kendi varlığını bile amacına feda edebilen insan iradesine karşı hiçbir şey direnemez."
BENJAMIN DISRAELI
Hayatınız, yeni, tutarlı ve adanmış bir karar verdiğiniz anda değişir. Mesleği avukat, karakteri barışçı olan sessiz ve mütevazı bir adamın kararlılığıyla inancı yüzünden, koskoca bir imparatorluğun devrileceği kimin aklına gelirdi? Ama yine de Mahatma Gandhi'nin Hindistan'ı İngiliz yönetiminden kurtarma yolundaki o sarsılmaz kararı, dünyadaki güç dengesini ebediyen değiştiren hareketi başlatan güç olmuştur. Gandhi'nin amaçlarını nasıl gerçekleştirebileceğini hiç kimse anlayamıyordu. Ama o, vicdanına göre davranmaktan başka açık yol bırakmamıştı kendine. Başka hiçbir ihtimali asla kabul etmeyecekti.
John F. Kennedy'nin o gergin Küba Füze Krizi sırasında Nikita Kruşçev'le kapışıp Üçüncü Dünya Savaşı'nı önlemesinin kaynağı da karardı. Martin Luther King, Jr.'ın, artık yok sayılmaya razı olmayan bir halkın dertlerini ve umutlarını seslendirerek dünyanın dikkatini çekmesinin de kaynağı karardı. Donald Trump'ın finans dünyasının en yukarlarına meteor gibi yükselmesinin kaynağı karar olduğu gibi, sonradan korkunç biçimde düşüşünün kaynağı da karardı. Pete Rose'un kendi fiziksel yeteneklerini "Dünya Şöhretleri" düzeyine yükseltip, sonunda kendi 'hayatının rüyasını mahvetmesine yol açan da karardı. Kararlar hem sorunların, hem de inanılmaz sevinçlerle fırsatların kaynağı olabilmektedirler.
Görünmezi görünür kılma sürecinin kıvılcımı, bu güçte yatar. Gerçek kararlar, rüyalarımızı gerçeğe dönüştüren aracılardır. Bu gücün en heyecan verici yanı, zaten sizin içinizde oluşudur. Karar denilen şeyin o patlayıcı etkisi, yalnızca gerekli referanslara sahip, parasal ve ailesel avantajları olan bir avuç seçilmiş insana özgü değildir. Kralın elinde olduğu kadar, basit bir işçinin de elindedir. Şu anda bu kitabı elinde tutmakta olan sizlerin de elindedir. Eğer gerekli cesareti toplayabilirseniz, bundan sonraki saniyede, içinizde hazır bekleyen o gücü hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.
Kendinizin kişi olarak, şimdiye kadar sergilediğinizden çok daha büyük olduğunuza kesin karar vereceğiniz gün, bugün müdür? Hayatınızı ruhunuzun kalitesiyle eş düzeye getirmeye kesin karar vereceğiniz gün bugün müdür? O halde duyuruda bulunmaya başlayın. "Ben buyum. Hayatım budur. Yapacaklarım şunlardır. Hiçbir şey, kaderime ulaşmama engel olamaz. Kararım inkâr edilemez."
Son derece gururlu bir insanı düşünün. Rosa Parks adlı bir kadın. 1955 yılının bir gününde, Alabama'nın Montgomery kentinde otobüse binmiş ve oturduğu yeri (yasanın gereğine uygun olarak) bir beyaza vermeyi reddetmiş. Bu bir tek sessiz itaatsizlik hareketi, bir anda bir amaç yangınının kıvılcımını tutuşturmuş, olay kuşaklar boyunca bir hak mücadelesinin simgesi haline gelmiş. Vatandaşlık hakları hareketinin başlangıcı olmuş. Bir bilinçlenme ve uyanma süreci başlamış. Bugün eşitliğin, fırsatın ve adaletin, ırka, dine ve cinsiyete bakmaksızın tüm Amerikalılar açısından yeniden tanımlanmasıyla uğraşırken, hâlâ o sürecin içindeyiz. (90'lı yıllardan bahsediliyor.) Rosa Parks o otobüste yerini vermediği anda, geleceği mi düşünüyordu? Toplumun yapısını değiştirmekle ilgili ilâhî bir planı mı vardı? Belki. Ama daha büyük olasılıkla, ona o hareketi yaptıran, kendini daha yüksek bir standarda bağlaması olmuştur. Bir tek kadının kararı ne kadar da büyük hareketlerin kaynağı olmuş!
Eğer şu anda içinizden: "Böyle kararlar vermeyi çok isterdim, ama ben gerçek trajediler yaşadım" diye düşünüyorsanız, size Ed Roberts'in örneğini vereyim. Ed Roberts tekerlekli sandalyeye mahkûm, "sıradan" bir insanken, kendisini sınırlayan koşulların ötesinde yaşama kararıyla, birdenbire "olağanüstü" bir insan olmuştur. Ed on dört yaşından bu yana, boynundan aşağı felçlidir. Gündüzleri "normal" bir hayat sürebilmek için soluma cihazı kullanır, gecelerini de çelik ciğer içinde geçirir. Çocuk felcine karşı gerçek bir savaş vermiş, birkaç kere hayatını kaybetme tehlikesiyle karşılaşmış biri olarak, herhalde dikkatini kendi acılarına çevirebilirdi, ama o, başkaları için de fark yaratacak yolu seçti. Yaptığı, başardığı neydi? Son on beş yıldan beri, kendisine tepeden baktığını hissettiği bir dünyaya karşı verdiği mücadele, sakatların hayat kalitesinde nice zenginleşmelerin kaynağı oldu. Ed, fiziksel sakatların yetenekleriyle ilgili çok sayıda yanlış inanca karşı mücadele vererek genel kamuoyunu eğitti, kent sokaklarında tekerlekli sandalyelerin kaldırıma çıkabileceği rampaların yapılmasından, özel park yerlerine, sakatların tutunabileceği duvar çubukları konulmasına kadar pek çok şeyi gerçekleştirdi. Berkeley'deki California Üniversitesi'nden mezun olan ilk kadriplejik oldu, sonra da California Eyaletinde Rehabilitasyon Müdürü olarak görev yaptı, bu görevi üstlenen ilk sakat kişi olmasıyla da öncülüğünü sürdürdü.
Ed Roberts, önemli olanın nereden başladığınız değil, nereye varmak üzere karar verdiğiniz olduğu konusunda güçlü bir kanıttır. Giriştiği her eylem, bir tek güçlü ve adanmış karar ânının ürünüdür. Siz gerçekten karar verseniz, hayatınızda neler yapabilirdiniz?
Birçok insan der ki, "Öyle bir karar vermeye bayılırdım, ama hayatımı nasıl değiştirebileceğimden emin değilim." Bu insanlar, rüyalarını gerçekleştirmenin yolunu tam olarak bilememe korkusundan felç olmuşlardır. Sonuç olarak da, hayatlarını hak ettikleri şahesere dönüştürecek kararları hiçbir zaman alamazlar.
Şimdi ben size diyorum ki, nasıl sonuç yaratacağınızı en başında bilmek, o kadar da önemli değildir. Önemli olan, bir yolunu bulmaya karar vermektir. Nasıl bir yol olursa olsun. Sınırsız Güç kitabımda, "Nihaî Başarı Formülü" diye adlandırdığım bir şeyi açıklamıştım. O formül, sizi gitmek istediğiniz yere ulaştıracak basit bir süreçti:
1) Ne istediğinize karar verin.
2) Eyleme geçin.
3) Nelerin iyi sonuç verip nelerin vermediğini fark edin ve
4) Elde etmek istediğinize ulaşıncaya kadar, yaklaşımınızı değiştirin.
Bir sonuç üretmeye karar vermek, olayları harekete geçirir. Eğer istediğinizin ne olduğuna karar verir, kendinizi eyleme geçirirseniz, bundan bir şeyler öğrenip, yaklaşımınızı değiştirirseniz işte o zaman, o sonuca ulaşacak gidişi yaratabilirsiniz. Bir şeyi oldurmaya gerçekten adandığınız anda, bunu "nasıl" yapacağınız da kendini gösterecektir. |