Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
"Ya bir yol bulacağız, ya da bir yol açacağız."
ANİBAL
Uzun dönemli mutluluğunuzu garantiye almak için vermeniz gereken en önemli kararlardan biri, hayatın size getirdiği şeyi o anda kullanmaya karar vermektir. Eğer;
1) Kesinlikle başarmak istediğiniz şeyin ne olduğuna açık seçik karar vermişseniz,
2) Büyüp çapta eyleme geçmeye istekliyseniz,
3) Nelerin iyi sonuç getirip nelerin getirmediğine dikkat ediyorsanız ve
4) İstediğinizi elde edinceye kadar, hayatın belli anlarda karşınıza çıkardıklarını hemen kullanarak, yaklaşımınızı değiştirmeyi sürdürüyorsanız, o zaman elde edemeyeceğiniz hiçbir şey yok demektir.
Büyük çapta başarılı olan herkes bu dört adımı atmış, Nihaî Başarı Formülü'nü uygulamıştır. Benim en sevdiğim "Nihaî Başarı" hikâyelerinden biri, Bay Soichiro Honda'nın hikâyesidir. Tahmin edeceğiniz gibi, Bay Honda, kendi adıyla anılan kuruluşun kurucusudur. Ne kadar büyük olursa olsun bütün şirketler gibi, Honda Şirketi de bir kararla ve sonuç elde etmeye dönük ihtiraslı bir arzuyla başlamıştır.
1938 yılında, Bay Honda henüz okulda öğrenciyken, sahip olduğu her şeyi bir küçük atölyeye yatırmış, piston ringleri konusunda kendi kafasında var olan fikri geliştirmeye koyulmuştur. Çalışmalarını Toyota Şirketine satmak istediği için gece gündüz çalışmış, dirseklerine kadar yağlara batmış, o atölyede yatıp kalkmış, sonuç alacağına olan inancını hiçbir zaman yitirmemiştir. İşini sürdürebilmek için karısının mücevherlerini bile rehine koymak zorunda kalmıştır.
Ama sonunda piston ringlerini tamamlayıp Toyota'ya sunduğunda, bunların Toyota standartlarına uymadığı söylenmiştir. Onu gerisin geri iki yıllığına okula yolladıklarında, öğretmenleriyle arkadaşları ona gülüp durmuş, tasarımlarının çok saçma şeyler olduğunu söylemişlerdir. Ama o, bu tecrübenin acısına odaklanacağı yerde, amacına olan konsantrasyonunu sürdürmüştür.
İki yıl daha geçtiğinde, Toyota ona hayalindeki anlaşmayı sunmuştur. İhtirasıyla inançlarının sonuç verişi, ne istediğini bildiği, eyleme geçtiği, nelerin iyi sonuç verdiğine dikkat ettiği, istediğine ulaşıncaya kadar yaklaşımını sürekli değiştirdiği içindir. Ama o sırada ortaya yeni bir sorun çıkmıştır. Japon hükümetinin savaşa hazırlandığı günlerdir o günler. Fabrikasını kurmak için ihtiyacı olan betonu ona vermemişlerdir. Peki, o vaz mı geçmiştir o zaman? Hayır. Bunun ne büyük haksızlık olduğuna mı konsantre olmuştur? Rüyasını ölmüş mü saymıştır? Asla. Yine tecrübelerini kullanmaya karar vermiş, başka bir strateji geliştirmiştir.
Ekip arkadaşlarıyla birlikte, kendi betonlarını yapabilecekleri yeni bir süreç geliştirmiş, fabrikasını öyle kurmuştur. Savaş sırasında o fabrika iki kere bombalanmış, imalât tesislerinin önemli bölümleri mahvolmuştur. Honda'nın cevabı ne olmuştur o zaman? Ekibini toplamış, ABD ordusunun fırlatıp attığı benzin tenekelerini biriktirmeye koyulmuştur. Bunlara, "Başkan Truman'ın Armağanları" diye isim takmıştır, çünkü niyeti o tenekeleri kendi imalâtında ham madde olarak kullanmaktır. Savaş sırasında Japonya'da bu tür maddeler bulunamamaktadır, îonunda bütün bunları arkasında bıraktığında, bu sefer de bir deprem, fabrikasını yerle bir etmiştir. Honda da o sırada piston operasyonunu Toyota'ya satmaya karar vermiştir.
İşte size, başarı konusunda güçlü kararlar vermiş birinin hikâyesi. Yaptığı işe yönelik ihtirası ve inancı olan bir adam. Çok da güçlü bir stratejiye sahipti. Büyük çapta eyleme geçiyordu. Yaklaşımını habire değiştiriyor, ama yine de kendini adadığı sonuçları üretemiyordu. Ama sebat etmeye karar
vermişti.
Savaştan sonra Japonya'da korkunç bir benzin kıtlığı başladı. Bay Honda, ailesi için yiyecek alışverişine bile arabasıyla gidemez oldu. Sonunda çaresizlik içinde, Bisikletine küçük bir motor taktı. Hemen ardından komşuları, "Bize de böyle motorlu Bisiklet yapar mısın?" demeye başladılar. Bir iki derken sonunda Bay Honda'nın elindeki motorlar tükendi. O zaman, yeni icadı için motor yapacak bir fabrika kurmaya karar verdi ama ne yazık ki elinde sermaye yoktu. Tıpkı daha önce yaptığı gibi, bu sefer de ne yapıp yapıp bir yolunu bulmaya karar verdi!
Japonya'daki 18.000 Bisikletçi dükkânına birer mektup yazdı, icadının getireceği hareketlilikle Japonya'ya yeniden hayat verebileceklerini söyledi, içlerinden 5000 tanesi ona istediği sermayeyi vermeye razı oldu. Yine de, yaptığı motorlu Bisikleti ancak azimli Bisikletseverlere satabiliyordu, çünkü bunlar çok kocaman, çok ağır şeylerdi. Bunun üzerine son bir değişiklik daha yaptı, çok daha hafif, küçük bir motorlu Bisiklet modeli yarattı. Adını "Süper Cub" olarak seçti, bir gece içinde başarıya ulaştı, kendisine İmparatorluk Nişanı verildi.
Daha sonra motorlu Bisikletlerini Avrupa ve Amerika'nın yeni kuşak çocuklarına yönelik olarak ihraç etmeye girişti, yetmişli yıllarla da, o kadar tutulan otomobilleriyle ortaya çıktı. Bugün Honda Şirketi, ABD ve Japonya'da 100.000 kişi çalıştırmaktadır, Japonya'nın en büyük oto üreticilerinden biri sayılmaktadır, ABD içindeki satışları da Toyota'dan fazladır.
Bu başarı, bir tek adamın, koşullar ne olursa olsun, bir karara sürekli bağlı kalıp onu uygulamaktaki değeri ve gücü anlaması sayesinde gerçekleşmiştir. |