Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17-01-2011, 08:00 PM   #18 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



HAYATINIZI BİÇİMLENDİREN GÜÇ

"İnsanlar mizahla ihtirasın egemenliği altında, aralıklı mantık dönemleri halinde yaşarlar.
SIR THOMAS BROWNE

W.Y. LAY yer aldığında, kadın daha yarım saattir koşu yapıyordu. Birdenbire bir düzine erkek çocuk, çalıların arasından fırlayıp olanca hızlarıyla ona doğru koştular. O daha neler olup bittiğini anlamaya vakit bulamadan üzerine atılıp çalıların arasına çektiler, bir kurşun boruyla dövmeye başladılar. Çocuklardan biri yüzünü kan içinde kalıncaya kadar tekmeledi. Sonra ırzına geçtiler, ters ilişkide bulundular, öldü diye bırakarak gittiler. Birkaç yıl önce New York'un Central Park'ında yer almış olan bu akla sığmaz saldırıyı duymuşsunuzdur, eminim. Olayın olduğu gece ben New York'taydım. Yalnız saldırının vahşetinden değil, özellikle saldırganların kim olduğunu öğrenmekten ötürü afallamış durumdaydım. Çocuktu bunlar. Yaşları 14'le 17 arasında değişiyordu.

Genel kalıba uymayan yanları, yoksul olmadıkları gibi, birbirine kötü davranan ailelerden gelmiş de olmayışlarıydı. Özel okul çocuklarıydı bunlar. Küçükler liginde oynayan, tuba dersleri alan çocuklardı. Uyuşturucunun delirttiği, ya da ırkçılığın motive ettiği çocuklar da değildi. 28 yaşındaki bu kadına saldırmışlardı, üstelik onu öldürmelerine ramak kalmıştı ve bunu bir tek nedenden ötürü yapmışlardı: Eğlenmek... Bu kararlaştırdıkları eyleme bir ad bile vermişlerdi. "Vahşileşme" diyorlardı ona.

Bu olayın olduğu yerden 250 mil ötede, ülkemizin başkentinde, National Havaalanı'ndan kalkış yapan bir jet yolcu uçağı, kör edici bir tipide Potomac Köprüsü'ne çarptığında, köprüde iş saati bitimi trafiği pek yoğundu. Trafik durdu, acil kurtarma ekipleri derhal oraya yollandı, köprünün üzeri bir kaos ve panik kâbusuna dönüştü. İtfaiyecilerle sağlık görevlileri durumun korkunçluğu karşısında neye uğradıklarını şaşırdılar, kaza kurbanlarını kurtarabilmek için defalarca Potomac'a dalışlar yaptılar. Sudaki adamlardan biri, kendisine atılan can yeleklerini sürekli olarak başkalarına veriyordu. Pek çok hayat kurtardı ama kendisininkini kurtaramadı. Kurtarma helikopteri sonunda ona ulaştığında, buzlarla kaplı suların altına batmıştı. Bu adam hiç tanımadığı o insanları kurtarmak için kendi hayatını vermişti! Acaba başka insanların hayatına bu kadar yüksek bir değer biçmesinin nedeni neydi? Daha önce ömründe görmediği bu insanların hayatı için kendi hayatını vermeye neden böyle bir istek duymuştu?

İyi yetişmiş bir insanın hiç pişmanlık duymaksızın vahşileşmesi, beri yanda bir başkasının yabancı insanları kurtarmak için kendi hayatını vermesi acaba nedendir? İnsanı kahraman yapan, alçak yapan, suçlu yapan, katkıda bulunan biri yapan şey nedir? İnsan eylemleri arasındaki farkı saptayan şey nedir?

Ömrüm boyunca hep bu soruların cevabını aramışımdır. Kesin olarak görebildiğim bir tek şey var, insanlar rastgele yaratıklar değil. Biz her yaptığımızı, bir nedenden ötürü yapıyoruz. Belki o nedeni bilinçli olarak fark etmiyoruz ama tüm insan davranışlarının gerisinde kesinlikle tek bir güdücü güç var. Bu güç hayatımızın her yönünü etkiliyor, ilişkilerimize de, mâlî konularımıza da, vücutlarımıza da, beynimize de ulaşıyor.

Sizi şu anda bile kontrol etmekte olan, ömrünüzün sonuna kadar da kontrol edecek olan o güç nedir? ACI VE ZEVK! Siz ve ben, yaptığımız her şeyi, ya acıdan kurtulma ihtiyacımızdan ötürü ya da zevke kavuşma arzumuzdan ötürü yaparız. İnsanların sık sık, hayatlarında gerçekleştirmek istedikleri değişikliklerden söz ettiklerini duyarım. Ama bu söylediklerini yapamazlar. Eyleme geçmeleri gerektiğini bildikleri için de kendilerine kızar, öfkelenirler, ama bir türlü eyleme geçemezler. Bunun bir tek temel nedeni vardır: Onlar hep davranışlarını değiştirmeye çalışmaktadırlar, oysa o bir etkidir. Aslında onun altında yatan sebebe yönelmeleri gerekir.

Acı ve zevk güçlerini anlamak ve onları kullanmak, kendiniz ve sevdikleriniz için istediğiniz değişiklikleri kalıcı biçimde yaratmanızı sağlayacaktır. Bu gücü anlayamamak, sizi (geleceğinizi) tepkiler halinde yaşamak zorunda bırakır. Bir hayvan ya da bir makine gibi... Belki bu sözler, durumu fazla basitleştirmişim gibi görünebilir ama bir düşünün de bakın, yapmanız gerektiğini bildiğiniz bazı şeyleri neden yapmıyorsunuz? Her şeyi ertelemek aslında nedir? Yapmanız gerektiğini bildiğiniz bir şeyi, yine de yapmamaktır. Neden peki?

Cevabı basit: Benliğinizin bir düzeyinde, şimdi eyleme geçmenin, ertelemekten daha fazla acı vereceğini biliyorsunuz. Ama bazen de bir şeyi öyle çok ertelersiniz ki, birdenbire üzerinizde onu yapmanın baskısını hissedersiniz, yapayım da bitsin, dersiniz. Bu size hiç oldu mu? Nedeni nedir peki? Acıyla zevki sağladığınız şeyleri değiştirdiniz. Birdenbire, eyleme geçmemek, ertelemekten daha acılı oldu. 14 Nisan dolaylarında nice Amerikalının yaşadığı olay budur!

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla