Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
NAC MASTER ADIM 5
Yeni Paterni Yerleşinceye kadar Şartlandırın. Şartlandırma yarattığınız değişikliğin sürekli olmasını ve uzun vadeli olmasını sağlar. Bir şeye şartlanmanın en basit yolu, onu tekrar tekrar prova etmek, bunu nörolojik bir yol oluşana kadar sürdürmektir. Güçlendirici bir alternatif bulursanız, bunu tekrar tekrar yaptığınızı hayal edin, sizi acıdan çabucak kurtarıp zevke ulaştırışını görene kadar bunu sürdürün. Beyniniz bu yeni ve sonuç veren yolu sürekli olarak görüp tanısın, asosiyasyonu kursun. Bunu yapmazsanız, eski paterne yine dönersiniz.
Yeni ve güçlendirici alternatifi tekrar tekrar, çok büyük duygusal yoğunlukla prova ederseniz, kendinize bir yol oluşturursunuz, daha çok tekrarlar ve duygularla o yol sonuç alıcı bir otoyol olur, alışkanlık sayacağınız davranışlarınızdan biri haline gelir. Unutmayın beyniniz gerçekten olan bir şeyle, sizin zihninizde canlı biçimde hayal ettiğiniz şeyin arasındaki farkı bilemez. Şartlanma, otomatik olarak yeni yolda ilerlemenizi, eskiden saptığınız köşeleri görünce önünden hızla geçmenizi sağlar. Hattâ oralara sapmak isteseniz bile zor gelmeye başlar.
Şartlanmanın gücünü ne kadar övsek yetmez. Geçenlerde okudum, Boston Celtics'in harika Larry Bird'ü bir meşrubat reklamına çıkıyormuş. Reklam filminde bir basketi ıskalaması gerekiyormuş ama yapamıyormuş. Iskalayıncaya kadar dokuz basket kaydetmiş! Yıllar içinde kendini işte böyle şartlamış. O top eline geldiği anda, otomatik olarak onu çembere sokacak paterne giriyor. Eminim ki Larry Bird'ün beyninde o hareketle ilgili bölgeyi inceleseniz, bir hayli kalın bir nöral yol bulursunuz. Sizin ve benim de, yeterince tekrarlarla ve duygusal yoğunlukla, istediğiniz davranışı kendimize şartlayabileceğimizi çok iyi anlamanız gerekir.
Bundan sonraki adım, yeni davranışınızı takviye etmek için bir program yapmaktır. Başarınız karşılığında kendinizi nasıl ödüllendirebilirsiniz? Bir yıl sigarasız yaşamayı beklemeyin. Bir gün içmeyince, kendinize bir ödül verin! Kırk kilo verene kadar da beklemeyin. Hatta yarım kiloyu bile beklemeyin. Tabağınızı içinde yiyecek varken şöyle uzağa itebildiğiniz an, kendi sırtınızı tıpışlayın.
Kendinize bir dizi kısa dönemli amaçlar koyun. Her birine ulaştıkça, hemen kendinizi ödüllendirin. Bedbin ve kaygılıysanız, her eyleme geçişinizde, nasılsın diyen birine her gülümseyişinizde, "Çok iyiyim" sözünü her söyleyişinizde, kendinizi mutlaka ödüllendirin, çünkü uzun süreli başarı için gereken ilk adımları atmaya başlamışsınız bile. Böylece sinir sisteminiz değişikliğe çok büyük zevkleri bağlamayı öğrenir.
Kilo vermeye çalışan insanlar, sonucu genellikle öyle çarçabuk göremezler. Zaten öyle bir iki kilo vermekle de hemen Elle Mcpherson ya da Mel Gibson olacak değilsiniz. Bu nedenle, belli bazı eylemleri gerçekleştirdikçe ya da olumlu duygusal ilerlemeler kaydettikçe kendinizi ödüllendirmeniz gerekir. Örneğin en yakın McDonalds'a koşmak yerine, blokun çevresinde koşmak gibi. Eğer bunu yapmazsanız çok geçmeden kendinize, "Evet, yarım kilo verdim ama hâlâ şişmanım. Bu iş yıllar sürecek. Yolum öyle uzun ki..." demeye başlarsınız. Ardından da bu kısa dönem özürlerini, kaçamak oburluk günleri izler.
Takviye'nin gücünü anlamak, yeni paterni şartlandırma sürecini hızlandıracaktır. Ben son zamanlarda çok iyi bir kitap okudum, şartlanma konusunu adam akıllı incelemek isteyenlere tavsiye edebilirim. Adı Köpeği Vurmayın! Yazarı da Karen Pryor. Bu kitapta hayvan davranışlarını değiştirmekle ilgili bazı basit teknikler var ki, benim yıllardır insan davranışlarını değiştirirken öğrendiklerime çok benziyor. Esas şaşılacak şey hayvanlarla insanların, eylemlerini güden güçler bakımından ne kadar benzer oldukları. Şartlanmanın esasını bilince, seçtiğimiz kaderi yaratacak güçlerin kontrolünü elimize alabiliyoruz. Hayvanlar gibi, koşulların hükmünde yaşayabiliriz tabii. Ya da o kuralları öğrenir, kendi tam potansiyelimizden yararlanmakta kullanırız. Pryor bu kitabında, yıllar boyunca hayvanları eğitirken acıyı kullanmayı nasıl öğrendiğini anlatıyor. Arslanlar için kırbaç ve sandalye, atlar için kamçı, köpekler için tasma... Ama yunuslarla çalışmaya başladığında işler zorlaşmış, çünkü onlara acı vermeye çalıştığı zaman yüzüp uzaklaşmışlar! Bu durumda o da, olumlu takviye eğitimi'nin dinamiğini çok daha iyi kavramak zorunda kalmış. |