Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22-01-2011, 02:43 PM   #66 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



HER ŞEYİN BAŞI ZAMANLAMA

Uygun zamanlama, etkin şartlanma için esastır. Eğer takım mükemmel bir kap-kaç gerçekleştirdiğinde, koç, "Harika!" diye bağırırsa çok daha etkili olur, soyunma odasına dönene kadar beklerse, daha az etkili olur. Neden? Çünkü biz her zaman takviyenin getirdiği duyguları, olmakta olan paterne bağlamak isteriz.

Bizim yargı sistemimizin kusurlarından biri de, insanlar bir suç işledikten sonra bazen yıllarca cezalandırılamamalarıdır. Zihinsel olarak belki o cezanın nedenini bilirler ama bu sorunu getiren davranış patenti hâlâ bir bütün halindedir. Kesintiye uğratılmamıştır, ona herhangi bir acı da bağlanamamıştır.

Davranış ve duygularımızı uzun dönemli olarak değiştirmenin tek gerçek yolu budur. Beynimizi etkin şeyler yapmaya, zihinsel olarak değil, yani akıl yoluyla değil, nörolojik olarak eğitmeliyiz, îşin zor yanı, çoğumuzun aslında durmadan birbirimizi şartlandırdığımızı, birbirimizin davranışını biçimlendirdiğimizi anlamıyor olmamızdır. Çoğu zaman insanları olumlu yerine olumsuz şartlandırmaktayız.

Bunun basit bir örneği kızım Jolie'nin eski erkek arkadaşında ortaya çıktı. Jolie okulla, dansla ve rol aldığı müsamere temsiliyle pek meşguldü. Çocuk onun her gün kendisini aramasını istiyor, Jolie birkaç günü atlayıp sonra arıyor, çocuk da ona büyük acılar veriyordu. Daha sık aramasını istediği kesindi. Ama uyguladığı takviye stratejisi, aradığı zaman çıkışmak ve sitem etmekti.

Siz hiç böyle hatâlar yaptınız mı? Kız ya da erkek arkadaşınızın, eşinizin ya da başka önemli kişilerin sizi daha sık aramasını istiyorsanız, onlara sitem etmek ne kadar etkili bir yöntemdir sizce? Sonunda aradıklarında onlara, "Hah, nihayet aklına gelebildim! Ne mucize! Neden arayan hep ben olmak zorundayım?" gibi şeyler mi söylüyorsunuz? Bu durumda yaptığınız şey, onu hiç sizi aramamaya eğitmek! Tam istediğiniz şeyi yaptığı anda, ona acı veriyorsunuz. Sonunda ne olacak? Acıyı sizi aramasına bağlayacak, gelecekte bundan daha da çok kaçacak. Jolie'nin olayında bu patern uzun sürdü, aylarca böyle gitti, sonunda Jolie de asla kazanamayacağına karar verdi. Aramasa acı gelecek, arasa acı gelecekti. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu olumsuz takviye paterni ilişkilerinin pek çok alanına da sızdı, sonunda dostlukları bitti.

Birinin sizi aramasını gerçekten istiyorsanız, aradıkları zaman sevinçle cevap vermelisiniz. Onlara çok özlediğinizi, çok sevdiğinizi, konuşma fırsatı bulduğunuz için çok mutlu olduğunuzu söylerseniz yine arama eğilimleri artar mı sizce?
Unutmayın, tekrarlanmasını istediğiniz davranışlara zevki bağlayın.

ABD'deki bazı şirketlere danışmanlık yaptığım sırada, çoğu şirketin elemanlarını olumsuz takviyeyle motive etmeyi ilk strateji olarak benimsediklerini gördüm. Birinci motivatör olarak korkuyu ve cezayı kullanıyorlardı. Bu yaklaşım kısa dönemde sonuç verir ama uzun dönemde vermez. Er geç şirketler doğu Avrupa'nın yüzleştiği sorunlara doğru kayarlar. İnsanlar korku içinde yaşamaya ancak bir süre dayanır, sonunda başkaldırır.

Şirketlerin ikinci önemli stratejisi de parasal özendiriciler. Bu çok mükemmel bir fikirdir ve genellikle çok da makbule geçer ama etkinlik açısından sınırlıdır. Azalan kazançlar kanunu diye bir şey, bir noktada devreye girer. Artık ne özendirici verirseniz verin, daha yüksek kalitede iş elde edemez olursunuz. Çoğu şirketler bu alanda yapabileceklerinin sınırlı olduğunu görmüş bulunuyor. Sürekli parayla takviye ederseniz, insanlar değerli bir şey yapınca bunu bekler hale gelir. Derhal bir ekonomik kazanç ister. Derken sırf o parasal ödül için çalışmaya başlar, onu alamayınca mutsuz olurlar, şirket de elemanlarının parasal talepleriyle baş edemez duruma gelir.

Üçüncü ve en güçlü motivasyon yolu da kişisel gelişme yöntemi. Elemanlarınızın kişi olarak büyümesine ve gelişmesine yardım ettiğiniz zaman, hayata ihtirasla sarılırlar, işlerine de ihtirasla sarılırlar. Daha fazla katkıda bulunmak isterler. Bunu dış baskılar için değil, kişisel bir gurur saydıkları için yaparlar. Tabii bunun yanında bir de özendirici programı uygulanmasın demiyorum. Ama özendiricilerin en güçlüsünü de kullandığınızdan emin olun. O da, insanların büyümesine ve gelişmesine yardımcı olmaktır.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla