Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
DURUMLARINIZI DEĞİŞTİRİN, HAYATINIZ DA DEĞİŞİR.
Şu anda durumunuzu öyle çok bakımdan değiştirebilirsiniz ki... Ve bunların hepsi de öyle basittir ki! Bir kere, soluma biçiminizi değiştirerek fizyolojinizi bir anda değiştirebilirsiniz. Neye odaklanacağınıza karar vererek, odağınızı da değiştirebilirsiniz. Ya da odaklanacağınız şeylere hangi sıraya göre, belki ne yolla odaklanacağınızı değiştirirsiniz. Submodalite'lerinizi değiştirirsiniz. Sürekli olarak olabilecek en kötü şeye odaklanıyorsanız, bunu böyle yapmayı sürdürmenin bir özrü yoktur. Şu anda hemen, en iyi şeylere odaklanmaya başlayın.
Hayatta anahtar, kendi yaşamınızı yönlendirmek için pek çok yol olması ve bunun bir sanat haline gelmesidir. Çoğu insan için zorluk, durumlarını değiştirmek için ellerinde pek az yol olmasıdır. Aşırı yerler, aşırı içerler, fazla uyurlar, fazla alışveriş ederler, sigara içerler ya da ilaç alırlar. Bunların hiçbiri, bizi güçlendiren şeyler değildir. Hepimiz için felâket sayılabilecek çok acı sonuçlar getirirler. En büyük sorun, bu sonuçların çoğunun kümülatif olmasında, tehlikeyi iş işten geçmeden genellikle fark etmeyişimizde yatmaktadır. Elvis Presley'e olan da buydu. Ne yazık ki her gün bir yığın insana da olan bu. Tencerenin içinde yavaş yavaş ısınmakta olan suya bırakılmış bahtsız kurbağayı düşünün. Sonunda ölecektir. Eğer onu kaynar suya bir anda atsaydınız, o şokun etkisiyle hemen tencereden dışarı sıçrardı, ama su yavaş yavaş ısınınca, o tehlikeyi fark edinceye kadar iş işten geçmiş olur.
Niagara çavlanına yolculuk, durumlarınızı kontrol etmediğiniz zaman başlar, çünkü durumlarınızı kontrol etmediğiniz zaman davranışınızı da kontrol edemezsiniz. Eğer yapmanız gereken şeyler varsa, ama motive olamıyorsanız, anlayın ki gereken "durum"da değilsiniz. Ama bu özür sayılmaz bir komut sayılır! O durumunuzu değiştirmek için ne gerekiyorsa yapmanız için komut! Yapmak gereken ister fizyolojinizi, ister odağınızı değiştirmek olsun. Ben bir zamanlar kendimi, kitap yazma konusunda baskı altında bir duruma sokmuştum. Yazmayı imkânsız buluşum boşuna değildi! Ama sonra, durumumu değiştirmenin bir yolunu bulmak zorunda kaldım. Başaramasam, bugün bu satırları okuyor olamazdınız. Benim yazabilmek için bir yaratıcılık, bir heyecan durumunda olmam şarttı. Eğer niyetiniz perhiz yapmaksa, korkulu durumdayken işe yaramaz, kaygılıyken de yaramaz çaresizlik hissederken de yaramaz. Başarıya ulaşmak için kararlı durumda olmak zorundasınız. Ya da eğer işinizde daha iyi performans vermek istiyorsanız unutmayın ki zekâ da genellikle "durum"un bir faktörüdür. Sözümona sınırlı yetenekleri olan insanlar yeni bir! "durum"a girebildiklerinde yetenekleri öyle hızla fırlar ki! Ben bunu susleksik insanlara defalarca kanıtlamışımdır.
Disleksi gerçi görsel yeteneğimizin bir fonksiyonudur/ ama aynı zamanda zihinsel ve duygusal durumlarımızın da bir fonksiyonudur. Disleksik kişiler, ne zaman ellerine okuyacak bir şey alsalar mutlaka harfleri ya da kelimeleri yer değiştirmiş görmezler. Belki bunu çoğu zaman yaparlar, ama her zaman değil. Doğru dürüst okuyabildikleri zamanla, harfleri yanlış yerlerde gördükleri zaman arasındaki fark, durumla ilgilidir. Durumlarını değiştirirseniz, performanslarını da hemen değiştirmiş olursunuz. Disleksik olan ya da daha başka "durum"a bağımlı zorlukları olan kişiler, kendilerini yola getirmek için bu stratejileri kullanabilirler.
Hareket bizim duygu durumumuzu hemen değiştirdiği için bir anda tek bir hareket yaparak durumumuzu değiştirmenin pek çok yolunu bulabiliriz. Benim hayatımı çok güçlü biçimde değiştiren şeylerden bir tanesini yıllar önce öğrenmiştim. Kanada'da, tahtaları karate yöntemiyle kıran bir adam bulmuştum. Bu işin nasıl yapılacağını öğrenmek için bir buçuk yıl harcayacağım yerde (üstelik kavga sanatlarında hiç eğitim almamış biriydim), adamın kafasında neye odaklandığını, nasıl odaklandığını (parlaklık düzeyini, vb.) öğrendim. İnançlarının ne olduğunu, fiziksel stratejisinin ne olduğunu, tahtayı kırabilmek için vücudunu nasıl kullandığını anlamaya uğraştım. Onun vücut hareketlerinin tıpkısını defalarca taklit ettim, alıştırmalar yaptım. Bunu büyük bir duygusal yoğunlukla yaptım, beynime çok derin güven sansasyonları yolladım. Bu arada eğitmenim de hareketlerimle ilgili antrenörlük yapıyordu. Bum! Tahtaların birini kırdım. Sonra iki kırabildim, sonra üç, sonra dört... Bunu başarabilmek için ne yapmıştım?
1- Standartlarımı yükseltmiş, tahtaları kırmayı kendime şart koşmuştum oysa bu iş daha önce kendim için bir sınırlılık olarak göreceğim şeylerdendi.
2- Bu işi yapmakla ilgili sınırlayıcı inancımı değiştirmiş, bunu da duygusal durumumu güven dolu hale getirerek yapmıştım.
3- Sonucu alabilmek için etkin stratejiyi taklit etmiştim. Bunu yapabilmek benim güç ve güven duygumu tüm vücudumda değiştirdi.
Bu "tahta kırma" güvenimi sonradan, hiç yapamayacağımı sandığım başka şeyleri başarmakta da kullandım. Erteleme eğilimlerimden kurtuldum, korkularım da kolaylıkla silindi. Yıllar içinde bu duyguları kullanmayı ve güçlendirmeyi sürdürdüm ve bunları başkalarına öğretmeye başladım. Çocuklara bile. On bir, on iki yaşında kızlara öğrettim bunları. Yapamayacaklarını sandıkları bir şeyi onlara yaptırarak, ö zsaygılarını yükselttim. Sonunda bunu, videoya dayalı Sınırsız Güç seminerlerimde kullanmaya başladım. Bu seminerler dünyanın her yanında, "Kişisel Gelişme Danışmanlarım" tarafından veriliyordu. Genellikle otuz dakika içinde, katılımcıların korkuları yenilebiliyor, hayatlarında kendilerine engel oluşturduğunu sandıkları herhangi bir şeyin üstesinden gelmek mümkün oluyordu. Tahtaları kırdıktan sonra bu tecrübeyi kullanarak hayatta yapmak istedikleri başka şeyler için gerekli olan güven duygusunu buluyorlar. Dev gibi bir adamın bu işi sırf kaba kuvvetle yapabileceğini sanıp ortaya çıkması, ama tahtaları kıramaması, buna karşılık onun yarı cüssesinde bir kadının, fizyolojisinde gerekli güveni geliştirmiş olduğu için kırıvermesi, öyle hayranlık uyandırıcı bir olay ki! |