Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14-02-2011, 02:29 PM   #92 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



DÜŞÜNCELERİMİZİ SORULARIMIZ SAPTAR

Ben bir gün hayatımın önemli olaylarını ve karşılaştığım insanların hayatını düşünüyordum. Şanslı/şanssız, başarılı/başarısız öyle çok insan tanımıştım ki, bir yığın insan tökezler, geride kalır, Niagara'ya sürüklenip boğulurken başarılıların büyük şeylerin üstesinden gelebilmesini neyin sağladığını bilmek istiyordum. Kendime bir soru sordum: "Benim hayatımdaki en önemli farkı yaratan nedir, kim olduğumu nasıl bir insan olduğumu nereye doğru gitmekte olduğumu saptayan şey nedir?" Bulduğum cevap, size daha önce de söylediğim bir şeydi. "Benim nasıl hissettiğimi ve ne yaptığımı saptayan, hayatımı biçimlendiren olaylar değil, kendi hayat tecrübelerimi benim nasıl değerlendirdiğim ve nasıl yorumladığımdır. Benim bir olaya verdiğim anlam kararlarımı da, eylemlerimi de etkileyecek, dolayısıyla kaderimi etkileyecektir." Bu sefer kendime, "Ama ben değerlendirmeyi nasıl yapıyorum?" diye sordum. "Değerlendirme dediğimiz şey tam nedir?" Düşündüm. "Eh, şu anda da değerlendirme yapıyorum işte, değil mi?" dedim. "Bir değerlendirmenin ne olduğunu tarif etmek için değerlendirme yapıyorum. Benim şu anda yaptığım şey ne?" Birden farkına vardım. Ben kendime bir dizi soru soruyordum. Sorular da elbette ki şöyleydi?

Değerlendirmeyi nasıl yapıyorum?

Değerlendirme tam nedir?

Ben şu anda değerlendirme yapıyorum, değil mi?

Ben tam ne yapıyorum şu anda?

Sonra düşündüm. "Yoksa değerlendirme dediğimiz şey yalnızca sorulardan mı ibaret?" Sonra gülmeye başladım, "Eh, bu da bir soru değil mi?" diye düşündüm.

Düşünmek dediğimiz şeyin aslında bir dizi soru sorup cevaplamak olduğunu anlamaya başlıyordum. Eğer siz bunu okuduğunuz zaman içinizden, "Bu doğru" ya da "Bu doğru değil" diye düşünüyorsanız, bilerek ya da bilmeyerek kendinize, "Doğru mu bu?" diye bir soru sormuş olmak zorundasınız. Hattâ içinizden, "Bunu bir düşünmem gerek" demiş olsanız bile, aslında demek istediğiniz, "Kendime bu konuda bazı sorular sormam ve üzerinde biraz düşünmem gerek" demektir. Düşünürken, bu kavramı sorgulamaya başlayacaksınız. Bizim her an yaptığımız şeyin hep sorular sorup o soruları cevaplamak olduğunu anlamamız şart. Demek ki hayatımızın kalitesini değiştirmek istiyorsak, sormayı âdet edindiğimiz soruları değiştirmemiz gerekir. Bu sorular bizim odağımızı yönlendiriyor, dolayısıyla nasıl düşünüp nasıl hissettiğimizi de yönlendiriyor.

Soru sormanın ustaları, aslında tabiî, çocuklardır. Büyüme süreci içinde bizi milyonlarca soru bombardımanına tutarlar, değil mi? Sizce nedendir bu? Bizi delirtmek için mi? Onların sürekli olarak, her şeyin ne anlama geldiği ve kendilerinin ne yapması gerektiği konusunda değerlendirmeler yapmakta olduklarını unutmayalım. Sürekli olarak, geleceklerini yönlendirecek nöro-asosiyasyonları oluşturmaya çalışıyorlar. Öğrenen birer makine onlar. Öğrenmenin, düşünmenin, yeni reni ilintiler kurmanın yolu da sorular sormakla başlar. Ya kendimize, ya da başkalarına sorduğumuz sorularla.

Bu kitabın tümü ve benim hayatım boyunca yaptığım çalışmalar hep kendime sorduğum soruların ürünüdür. Sorduğum sorular neyi neden yaptığımız ve değişiklikleri nasıl eskisinden çabuk ve kolay oluşturabileceğimizle ilgilidir. Sorular bizim her şeyi öğrenmemizin başta gelen yoludur. Aslında Sokrat yönteminin tümü (izini eski Yunan düşünürü Sokrat'ın gününe kadar sürebileceğimiz bir öğreti biçimi) öğretmenin hiçbir şey yapmayıp yalnızca sorular sorması, öğrencilere kendi cevaplarını buldurması biçiminde yer almaktadır.

Soruların düşüncelerimizi ve tecrübelerimize gösterdiğimiz tepkileri biçimlendirme gücünü anladığım anda, bu sefer bir "sorular arayışı" içine gömüldüm. Bizim kültürümüzde ne kadar çok sayıda sorunun ortaya çıktığı dikkatimi çekti. Türlü masa oyunları hep sorulara dayalı biçimde oynanıyor. Somlar Kitabı dediğimiz de yalnızca sorulardan oluşan koskoca bir kitap. Bu sorular size hayatınızı ve değerlerinizi düşündürüyor. Yayınlandığında hemen bestsever olmuştu. Televizyon reklamlarında da soruların sık sık kullanıldığını görmüşsünüzdür. Ben yalnızca toplum içinde sorduğumuz soruların türünü bilmek istemekle kalmıyordum. İnsanların hayatında fark yaratan soruları da keşfetmek istiyordum. Seminerlerimde, uçak yolculuklarında, toplantılarda insanlara, karşılaştığım herkese bunu soruyordum. En büyük şirketlerin baş yöneticilerinden sokaklarda uyuyan evsiz barksızlara kadar, her türlü insana sordum, gündelik hayatlarının tecrübesini yaratan soruların nasıl şeyler olduğunu anlamaya çalıştım. Ve anladım ki, herhangi bir alanda, başarılı gözüken insanlarla öyle olmayan insanlar arasındaki esas fark, başarılı insanların daha iyi sorular sormaları, bunun sonucunda da daha iyi cevaplar almaları. O cevaplar onları güçlendiren, herhangi bir durum karsısında istedikleri sonucu elde etmek için tam ne yapacaklarını bilmelerini sağlayan cevaplar.

Kaliteli sorular, kaliteli bir hayatı yaratır. Bu fikri beyninize dağlamanız gerekir, çünkü bu kitaptan öğreneceğiniz en önemli şeyler arasında bu da vardır. Şirketlerin başarıya ulaşması, onların kaderini etkileyecek kararları veren kimselerin, piyasalar, stratejiler, üretilecek ürünler hakkında doğru soruları sormasındandır. İlişkilerin iyi gitmesi için, anlaşmazlık çıkabilecek noktalarla ilgili olarak insanların doğru soruları sorması, birbirini parçalayacakları yerde birbirini desteklemesi gerekmektedir. Politikacıların seçimi kazanması için, açık veya zımnî olarak ortaya getirdikleri soruların, kendileri ve toplumları için yararlı cevapları getiren sorular olması gerekir.

Otomobiller yeni icad edildiğinde yüzlerce insan otomobil yapmaya çalışmakla uğraşıyordu. Ama Henry Ford kendine, "Bunu nasıl toplu üretimle yapabilirim?" diye sordu. Milyonlarca insan komünizmin baskısı altında yaşıyordu. Ama Lech Walesa, "Tüm çalışan kadın ve erkekler için hayat standardını nasıl yükseltebilirim?" diye sordu. Soruların başlattığı süreç etkisi bizim hafsalamızın almayacağı etkiler getirir.

Hayatımızdaki duvarları yıkan da, kendi sınırlamalarımız hakkında sorular sormamızdır. Bu, iş hayatında da olur, ilişkilerde de ülkeler arasında da. Ben insanlığın tüm ilerlemelerinin önce sorular sorarak başlamış olduğuna inananlardanım.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla