Gemileri yakmaya var mısınız?
Öss motivasyon seminerlerimden birindeydi; konuşmacı olarak üniversiteden Psikolojik danışman arkadaşım yılmazı da çağırmıştım...Yılmazın konuşması bittiğinde öğrencilerden biri dönüp yılmaza: "Hayatta başarıyı yakalamak o kadar kolaymış gibi konuştunuz,o kadar rahat anlattınızki!!! oysa benim de bir amacım var ama ben çoğu zaman masaya gitmekte zorlanıyorum, bazı konuları anlamadığımda canım sıkılıyor,sinirlenip geriliyorum ,beni çağırdıklarında arkadaşlarıma hayır diyemiyorum,uykum geldiğinde uyuyamamak elimde olmuyor,ertelemeden yapamıyorum!!...Oysa siz bunları hiç yaşamamış gibi konuşuyorsunuz! peki siz de bunları yaşamadınız mı öss´ye hazırlıkta...Ben şunu merak ediyorum:gerçekten bu kadar kolay mı!siz nasıl başardınız, sizi harekete geçiren güç neydi, nasıl yaptınız?"
Yılmaz öğrenciye doğru yürüdü ve "ben hiç bişey yapmadım sadece GEMİLERİ YAKTIM o kadar..."dedi ve devam etti; "Tarık bin ziyad ispanyanın fethi sırasında islam ordusu karaya ayak basar basmaz, tarık bin ziyad askerlerine kendilerine ait olan bütün gemilerin, donanmanın yakılması emrini verir...Bunu gören askerler şaşkınlık içinde birbirlerine baktıklarında artık iki seçenekleri olduğunu görürler; ya öleceklerdir ya da savaşı kazanacaklardır.Çünkü artık geri dönüş yoktur; bütün gemiler yakılmıştır..."
Yılmaz bunu anlattığında seminer salonunda derin bir sessiklik! ve yılmaz devam etti:" Nasıl başardığımı mı merak ediyorsunuz o zaman söyleyeyim; ben mardin lisesini bitirip sınava girdiğimde ilk yılımda dicle üniversitesi muhasebe bölümünü kazandım.Oraya gidip iki yıl okuyup okulu bitirdikten sonra iş ararken bi gün kendi kendime; hayır matematiksel işlemler,sayısal hesaplamalar bana göre deil, ben insanlarla içiçe olabileceğim bir iş yapmalıyım dedim ve ailem karşı çıkmasına rağmen tekrar öss´ye hazırlandım...Bir yıl hazırlıktan sonra sınav sonuçları açıklandığında sakarya üniversitesi sınıf öğretmenliğini kazanmıştım..Çok sevinçliydim...Okul dönemi başladığında bavulumu toplayıp sakaryaya gittim...Orda da üç ay okuduktan sonra bir şeyin yanlış,eksik olduğunu farkettim!! şapkamı önüme koyup düşünmeye başladım.Artık emindim; sınıf öğretmenliği bana göre değildi.Ben yaşamımın sonuna kadar istemediğim, haz almadığım bir iş yapmamalıydım..Ve oturup bir kaç gün ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım...Evet bulmuştum; ben psikolojik danışman olmalıydım...Ve tekrar sınava hazırlanacaktım.Yeniden sınava girmeye karar verdiğimde çok önemli üç şeyin farkındaydım 1-okulu bırakacaktım ve ailemin bundan haberi olmayacaktı. 2-Bir önceki yıl sınavı kazandığım için puanım kırılacaktı (30-35 puan) ve ben diğer öğrencilerden çok geride bir puanla başlayacaktım 3-Ev arkadaşlarım üniversite öğrencisiydi onlar gezmeye eğlenmeye gideceklerdi ben eve kapanacaktım ( ki bu son derece zordur)... bütün bunları biliyordum ama kararımı vermiştim, çünkü artık bi amacım vardı ve ben bütün gemileri yakmıştım...
Beş ay çalıştım; odamdan hiç çıkmadığım günleri hatırlıyorum; arkadaşlarım eğlenmeye giderlerdi ben kapıyı kapatır sorularla konuşmaya devam ederdim...Onlar diğer odada şarkı söyler halay çekerlerdi ben kulaklarıma pamuk tıkardım..Bazı zamanlar yoruldum,sıkıldım,gerildim,ertlelemek istedim ama asla durmadım,çünkü gemileri yakmıştım!!! Sınav sonuçları açıklandığında bilgisayarın ekranında gördüğüm yazı şuydu: Çukurova üniversitesi psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümüne yerleştirildiniz...Gemiler yakılmış ve artık zafer kazanılmıştı...Dediğim gibi, inanın ben birşey yapmadım sadece gemileri yaktım o kadar; çünkü bir amacım vardı ve geri dönüşümün olmadığını biliyordum..."
Yılmaz bunları anlattığında aslında kendimize söylediğimiz, yapamıyorum,olmuyor,canım sıkılıyor, zor geliyor, ertelemeden yapamıyorum, kendime söz geçiremiyorum cümlelerinin birer savunma mekanizmasından öte birşey olmadığını bir kez daha farkettim...
Gemileri yakmaya var mısınız?
Alıntıdır..