Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
SÜREKLİ OLARAK SEÇTİĞİNİZ KELİMELER SİZİN KADERİNİZİ ÇİZER
Daha önce demiştim ki, olayları kafamızda kendimize sunuş biçimimiz, hayatta neler hissettiğimizi saptar. Bununla ilgili bir farklılık da şu: Eğer bir şeyi ifade edecek yolunuz yoksa, o şeyi yaşayamazsınız. Gerçi bir şeyi, kelimesiz de, resim olarak canlandırabilir ya da onu sesle, başka duyuyla kendinize sunabilirsiniz. Ama kelimeye döktüğümüz zaman bir şeylerin ona ek boyut kattığını, bir gerçeklik duygusu verdiğini inkâr etmeye olanak yoktur. Örneğin bazı Yerli Amerika dillerinde "yalan" için bir kelime yoktur. Bu kavram onların dilinin bir parçası değildir. Düşünüş ve davranışlarının bir parçası da değildir. O kavramı ifade edecek bir kelime olmayınca, kavram da yok gibidir. Aslında Filipinler'deki Tasabay kabilesinin dilinde "nefret", "sevmeme", "savaş" kelimelerinin de yok olduğu söylenir. Amma düşünce!
Şimdi ilk soruma dönersem, Bob hiç can sıkıntısı hissetmiyordu ve kelime dağarcığında böyle bir duyguyu ifade edecek bir kelimesi de yoktu. Bir soru sordum. "Benim duygu durumumu ifadede hiç kullanmadığım bir kelime nedir?" Cevap "depresyon"du. Çaresizlik hissedebiliyordum, kızabiliyordum, merak edebiliyor, bozulabiliyor, aşırı yüklü olabiliyordum ama hiç depresyona girmiyordum. Neden? Hep böyle miydi bu durum? Hayır. Sekiz yıl önce ben sürekli depresyon içinde bir insandım. O depresyon, hayatımı değiştirme irademin her zerresini tüketiyor, sorunlarımı gözüme kalıcı gösteriyor, kişisel gösteriyordu. Bereket versin yeterince acı yaşamış, kendimi o kuyudan kurtarmıştım. Sonuç olarak da acıyı depresyona bağlamıştım. Depresyon durumunda olmanın, ölmeye en yakın şey olduğuna inanmaya başlamıştım. Beynim depresyona bu kadar büyük çapta acıları bağladığı için de hiç farkında olmadan, o kelimeyi dağarcığımdan silmiş, kendime bunu ifade etmek için de hissetmek için de bir yol bırakmamıştım. Bir vuruşta kelime dağarcığımı güçsüzleştirici dilden kurtarmış, en güçlü yürekleri bile çökertecek duygulardan arındırmıştım. Eğer kullandığınız kelimeler grubu, sizi güçsüzleştirecek etkilere sahipse, o kelimelerden kurtulun, yerine sizi güçlendiren kelimeler yerleştirin!
Belki bu noktada siz içinizden, "Bu bir dil meselesi," diyorsunuzdur. "Kelimelerle oynamak ne gibi bir fark yaratabilir ki?" Cevabı belli. Eğer tek yaptığınız kelimeyi değiştirmekse, o zaman tecrübe değişmez. Ama bir kelimeyi kullanmakla alıştığınız duygusal paterni kırabüiyorsamz, o zaman her şey değişir. Değişim Sözlükçesini etkin biçimde kullanmak, yanlış kaynaklan siler, bizi gülümsetir, tümüyle farklı duygular üretir, durumumuzu değiştirir ve daha zekice sorular sormamızı sağlar.
Örneğin, karımla ben çok ihtiraslı insanlarızdır. Her şeyi çok derinlemesine hissederiz. İlişkimizin başlangıcında, aramızda "oldukça yoğun tartışmalar" dediğimiz şeylere girerdik. Ama tecrübelerimize etiket takmakla o tecrübeleri değiştirebildiğimizi keşfettikten sonra, bu konuşmalarımıza "ruh dolu tartışmalar" adını vermeyi kararlaştırdık. O zaman o tartışmalara bakış açımız kökten değişti. "Ruh dolu tartışma"nın kuralları, kavganın kurallarından farklıdır. Duygu yoğunluğu da farklıdır. Yedi yıl boyunca, tartışmalarımızda bir daha o eski duygusal yoğunluk düzeyine hiç dönmedik.
Yumuşatıcı eş anlamlı kelimeler kullanmakla da duygusal yoğunluk düzeyimi değiştirebileceğimi öğrendim. Örneğin, "Biraz bozuğum" ya da "Biraz keyifsizim," demeyi seçiyorum. Becky de kızmaya başladığını hissettiği zaman, "Biraz huysuzum," diyor. İkimiz de gülüyoruz, çünkü paternimiz bozulmuş oluyor. Yeni paternimiz, güçsüzleştirici duygularımızı şakaya vuruyor, bizi gerçekten sıkacak düzeye yükselmelerine izin vermiyor. Canavarı daha küçükken öldürmüş oluyoruz.
Bu Değişim Sözlükçesi teknolojisini dostum Ken Blanchard'a anlattığımda, o da bana durumunu değiştirmek için kullandığı birkaç kelimeyi söyledi. Afrika'da, safarideyken kamyonu bozulduğunda benimseyip kullanmaya başladığı kelimelerden biri, karısına dönüp, "Bu biraz tedirgin edici," dediğinde ortaya çıkmıştı. Durumlarını değiştirme konusunda öyle etkili olmuştu ki, şimdi o kelimeyi düzenli olarak kullanıyorlardı. Golf sahasında attığı top istediği gibi gitmezse, Ken hemen, "Bu vuruş beni hiç ezmedi," gibi bir şey söylüyordu. Bu türlü değişiklikler duygusal yönü değiştirdiği için hayatımızın kalitesini de değiştirebiliyor. |