19-04-2011, 11:16 PM
|
#113 (permalink)
|
Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
BAŞKALARIYLA İLİŞKİDE ACIYA YAKLAŞIMINIZI YUMUŞATIN
Değişim Sözlükçesinin kendimize ve başkalarına yapabileceği etkiyi ne kadar vurgulasak abartı sayılmaz. Benim yumuşatıcı ve yoğunlaştıncı dediğim şeylerin değerini unutmamamız gerekir. Bunlar bize başkalarıyla ilişkilerimizde daha yüksek derecede hesaplılık kazandırırlar. Hem romantik ilişkilerde, hem iş ilişkilerinde hem de ikisi arasındaki alanda bulunan her tür senaryoda!
Yıllar önce işimde bir şeyin "fosladığını" düşündüğüm zaman ilgili kişiyi arar, "Şu konuya çok canım sıkıldı" ya da "Bundan adamakıllı korkuyorum" derdim. Bu nasıl etki yapardı, biliyor musunuz? Benim dil paternim, karşıdaki kişiyi hemen tepkiye iterdi. Benim niyetim bu olmasa da iterdi. Genellikle savunmaya geçerlerdi.. O zaman çıkan zorluğun çözümünü ikimiz de bulamazdık.
Sonradan öğrendim ki yapılacak şey (duyguyu çok yoğun hissetsem bile), "Ben bir konuda biraz kaygılıyım. Acaba yardım edebilir misin?" diye sormak. Bir kere, böyle yapmak benim kendi duygusal yoğunluğumun düzeyini indiriyor.
Hem bana yararı oluyor, hem de karşımdaki insana. Neden mi? Çünkü "kaygı" sözü, korkmaktan da, kızmaktan da çok daha farklı. Öteki sözleri seçince, o kişinin yeteneklerine pek güvenmiyormuşsunuz gibi oluyor. İkincisi, "biraz" sözünü elemek mesajı önemli ölçüde yumuşatıyor. Yoğunluk azalınca da, karşıdaki kişi güçlü bir durumdayken cevap verebiliyor, benim o kişiyle iletişim düzeyim de iyileşiyor.
Bunun ev içindeki ilişkilerinizi de nasıl iyiye götürebileceğini görüyor musunuz? Siz genelde çocuklarınızla nasıl konuşursunuz? Genellikle biz, seçtiğimiz kelimelerin onlar üzerindeki etkisini fark etmeyiz. Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi, her şeyi kişisel anlamda alma eğilimindedir.
Düşüncesiz sözlerin onlar üzerinde yaratacağı olumsuz etkiye duyarlı olmamız gerekir. İkide bir sabırsız bir sesle, "Ne aptalsın!" ya da "Ne sakarsın!" diye patlamak, çocuğun kendi değerini düşük görmesine yol açabilen güçlü bir patern haline gelebilir. Bu paterni kırın ve ona, "Davranışların beni biraz tedirgin ediyor; yanıma gel de şu olayı bir konuşalım" demeniz gerekir. Hem paterni kırmış olursunuz, hem her ikiniz için de yüksek düzeyde bir iletişim ortamı açılmış olur, duygular ve istekler ortaya dökülebilir, hem de çocuğa, sorunun kişi olarak kendilerinde değil, yalnızca davranışlarında olduğu mesajını verir. Çünkü davranış, değiştirilebilecek bir şeydir. İşte o zaman, benim Gerçeklik Köprüsü* dediğim şey kurulabilir bu da iki insan arasında daha güçlü ve daha olumlu iletişimin temelidir, çocuklarınız üzerinde de daha güçlü ve olumlu etkisi olur.
Bu durumların herhangi birinde anahtar paterninizi kırabilmektir. Aksi halde, durumunuz kaynak yoksunu bir durum olur, sonradan pişman olacağınız şeyler söyleyebilirsiniz. Nice ilişkilerin bozulmasının nedeni budur. Öfke durumundayken, karşımızdakinin duygularını incitecek, onları karşılık vermeye itecek, ya da çok incindikleri için bir daha bize açılmamalarına yol açacak şeyler söyleyebiliriz. Kelimelerin gücünü bu nedenle anlamamız gerekir. O güç hem yaratıcı, hem de yıkıcı bir güçtür. |
Offline
| |