Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20-04-2011, 12:10 AM   #117 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



KÜRESEL METAFORLAR

Hani o öfkeli genel müdürümü hatırlıyor musunuz? Değişik Sözlükçesi teknolojisinin önemini keşfettiğim gün, küresel metaforlar dediğim şeyin değerini de keşfetmiştim.

Genel müdürümün duygularını yoğunlaştıran metaforlar kullanmakta olduğunun farkındaydım. Acaba bu olumsuz duygulan hissetmesinin ilk nedeni nedir, diye merak ediyordum. Siz de, ben de biliyoruz ki, yaptığımız her şey, içinde bulunduğumuz duruma bağlıdır, onu da, fizyolojimizle, olayları kafamızda nasıl temsil ettiğimiz saptamaktadır.

Ona neden bu kadar sinirlendiğini sordum. "Çünkü bizi bir kutuya tıkmış, kafamıza da namluyu dayamış gibiler," dedi. Kafanızın içinde, sizi böyle bir duruma soktuklarına inansanız, sizin de duygularınız yoğunlaşmaz mıydı? Neden kızdığı ortadaydı işte. Bana gelince, ben yıllardan beri insanlara, metaforlarını değiştirme yoluyla ve davranış paternlerini kırma yöntemiyle duygularını değiştirmeleri için yardımcı olmaktaydım, ama bunu yapmakta olduğumun farkında değildim. (İşte etiket yaratmanın gücü de bir bakıma burada: Yaptığınız şeye bir kere bir etiket takınca onunla tutarlı davranışı da bir anda yaratabiliyorsunuz.)

Genel müdürüme dönüp, "O su tabancası ne renk?" diye sordum. Yüzüme şaşkın şaşkın baktı, "Ne?" diye sordu. Ben sorumu tekrarladım. "Kafana tuttukları su tabancası ne renk?" dedim. O zaman paterni hemen kırıldı. Soruma cevap verebilmek için, zihnini benim o saçma cümleme odaklamak zorunda kalmış, bu da onun iç odağını bir anda değiştirmişti. Su tabancasını gözünde canlandırdığı anda, duygusal durumu da değişti mi dersiniz? Hem de nasıl! Gülmeye başladı.

Görüyorsunuz ya, tekrar tekrar sorduğunuz soru ne olursa olsun, kişi sonunda ona bir cevap bulmak zorunda kalır. Ve sorunuza cevap verdikleri anda da zihinsel odakları değişir. Örneğin ben size tekrar tekrar, "Mavi rengi düşünme" dersem, siz hangi rengi düşünürsünüz? Tabii ki maviyi... Ve düşündüğünüz neyse, duygularınız da öyle olur.

Ona durumu su tabancası açısından düşündürmekle, güçsüzleştirici imajını bir anda yıkmış, duygusal durumunu da onunla birlikte değiştirmiştim. Ya o canlandırdığı kutu? O konuyu farklı biçimde ele aldım, çünkü onun rekabetçi bir insan olduğunu biliyordum. Şöyle konuştum. "O kutu meselesine gelince seni bilmem ama, beni içinde tutabilecek kadar büyük kutuyu hiç kimse yapamaz." Bunun kutuyu da nasıl yok ettiğini tahmin edebilirsiniz!

Bu kişi sürekli yoğun duygular içindeydi, çünkü saldırgan metaforlarla iş görüyordu. Eğer bir konuda kendinizi kötü hissediyorsanız, duygularınızı hangi metaforlarla ifade ettiğinize bakın, ya da ilerleyemediğinizi hissediyorsanız, yolunuzu neyin tıkadığına bakın. Genellikle, olumsuz duygularınızı yoğunlaştıran bir metafor kullanmakta olduğunuzu görürsünüz. Zorluklarla karşılaşan insanlar sık sık, "Dünyanın yükünü omuzlarımda hissediyorum," derler, ya da "Karşıma bir duvar dikiliyor, geçemiyorum," derler. Ama bu güçsüzleştirici metaforları, yarattığımız kadar hızlı değiştirebiliriz. İnsan metaforu kendine bir gerçek gibi sunar oysa metafor çarçabuk değiştirilebilir. Biri bana dünyayı omuzlarında taşıdığını söylerse "Dünyayı omzundan indir ve ilerle" derim. Yüzüme garip garip bakar, ama söylediğim şeyi anlayabilmek için odağını değiştirir, duyguları da bir anda değişir. Ya da biri bana ilerleyemiyorum derse, durmadan duvara çarpıyorum derse, çarpmayı kes, duvara delik aç, ya da üstüne tırman, ya da altından tünel kaz, ya da yürüyüp kapıyı aç, oradan geç derim.

Bu kulağa çok basit geliyor ama, insanların buna ne kadar hızlı tepki gösterdiğine şaşarsınız. Bir şeyi kafanızda farklı temsil ettiğiniz anda, duygularınız da değişir. Biri bana, "İpimin ucuna vardım," derse, "İpi bırak, buraya gel" derim.

İnsanlar genellikle kendilerini bir duruma "çakılmış" hissettiklerini söylerler. İnsan hiçbir zaman "çakılı değildir! Belki biraz çaresiz hissetmektedir, belki cevapları çok net görememektedir ama çakılmış değildir. Ama durumu kendi zihninizde "çakılma" olarak temsil ettiğiniz anda öyle hissetmeye başlarsınız. Hangi metaforları kullandığımıza çok dikkat etmemiz gerekmektedir.

Aynı zamanda başkalarının bize sunduğu metaforlara da dikkat etmek şarttır. Geçenlerde Sally Field'in 44 yaşına gelmesiyle ilgili bir yazı okuyordum. Yazıda Sally'nin, "o kaygan orta yaş yokuşunu inmeye başladığı" söyleniyordu. Genişleyen bilgeliği tarif etmek için amma da korkunç ve güçsüzleştirici bir ifade biçimi! Eğer kendinizi karanlıkta hissediyorsanız, ışığı yakın. Bir karmaşa denizinde boğuluyor gibi hissediyorsanız, yürüyüp kıyıya çıkın, anlayış adasının kumsalında dinlenin. Biliyorum, kulağa çocukça gibi geliyor, ama asıl çocukça olan, kendimizi sürekli güçsüzleştirecek metaforları farkında olmadan seçişimizdir. Metaforlarımızı bilinçli olarak seçmeliyiz. Bunu yalnız metaforlar sorunundan kurtulmak için değil, güçlendirici metaforları benimsemek için böyle yapmalıyız.

Kendinizin ve başkalarının kullandığı metaforlara duyarlılığı bir kere edindiniz mi, değişiklik yaratmak çok kolaylaşır. Tek yapacağınız, kendinize, "Ben gerçekten bunu mu demek istiyorum? Durum gerçekten böyle mi, yoksa bu metafor yanlış mı?" diye sormaktır. Unutmayın, "Kendimi şöyle şöyleymiş gibi hissediyorum" dediğiniz anda, aradaki kelimeler bir metafordur. O zaman kendinize daha güçlendirici bir soru sorun.

"Hangisi daha iyi bir metafor olabilir?" deyin. "Bu durumu nasıl daha güçlendirici biçimde düşünebilirim? Başka neye benziyor?" deyin. Örneğin size hayatın sizce anlamını sorsam, belki bana, "Hayat sürekli bir savaş" ya da "Hayat bir savaş" dersiniz. Eğer bu metaforu kullanırsanız, onun yanı sıra gelen bir dizi inancı da benimsemeye başlarsınız. Tıpkı atomla güneş sistemi metaforu gibi, davranışlarınız da bu metaforun getirdiği bir dizi bilinç dışı inanca göre biçimlenmeye başlar.

Benimsediğiniz her metafor, size bir dizi kuralı, fikri ve önyargılı kavramları da birlikte getirir. O halde eğer hayatın bir savaş olduğuna inanırsanız, hayata bakışınız ne türlü renklenir? Belki diyebilirsiniz ki, "Çok zordur ve ölümle sonuçlanır." Ya da diyebilirsiniz ki, "Ben bir yanda, herkes bir yanda demektir." Ya da diyebilirsiniz ki, "Eğer hayat bir savaşsa, belki de yaralanırım." Bütün bunlar, insanlarla, olanaklarla, işle, çabayla ve hayatın kendisiyle ilgili bilinç dışı inançlarınıza süzülüp onları etkilemektedir. Metafor, sizin nasıl düşüneceğinizle, nasıl hissedeceğinizle, neler yapacağınızla ilgili kararlarınızı etkileyecektir. Eylemlerinizi biçimlendirecek, dolayısıyla kaderinizi de biçimlendirecektir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla