20-04-2011, 12:15 AM
|
#118 (permalink)
|
Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
HAYAT BİR OYUN
Farklı kişilerin farklı küresel metaforları vardır. Örneğin Donald Trump'la yapılmış röportajları okurken hayattan sık sık "sınav" diye söz ettiğine dikkat ettim. Ya insan bir numara olacak, ya da kaybedecek - ikisinin arası yok. Böyle yorumlamanın onun hayatında ne büyük bir stres yaratacağını düşünebiliyor musunuz? Eğer hayat sınavsa, belki de zor olacaktır. Belki hazırlıklı olmakta yarar vardır. Belki çakarsınız (ya da kopya çeker, yani hile yaparsınız herhalde). Bazı kimseler için hayat bir rekabettir. Bu eğlenceli olabilir, ama aynı zamanda, yenmeniz gereken başkaları var demektir, bu yarışın yalnızca bir tek galibi olabilir demektir.
Bazı kimseler için de hayat bir oyundur. Bu sizin algılarınızı nasıl renklendirirdi? Hayat eğlenceli olabilir... Ne yaman bir kavram, değil mi! Bir dereceye kadar rekabet içerebilir. Size oynama ve bol bol eğlenme fırsatı verebilir. Bazıları der ki, "Eğer hayat bir oyunsa, o zaman birileri de kaybedecek demektir." Bazıları da şöyle sorar: "Bu oyun çok beceri gerektiriyor mu?" Bütün bunlar, "oyun" sözüne ne gibi inançlar bağladığınıza bağlıdır. Ama bu bir tek metaforla, yine düşünüşünüzü ve duygularınızı değiştirecek süzgeçleri yerine yerleştirmiş olursunuz.
Mother Teresa'mn hayat metaforu besbelli kutsaldır. Siz de hayatın kutsal olduğuna inansamz ne olurdu? Eğer bir numaralı metaforunuz bu olursa, belki hayata daha büyük bir saygı duyardınız ya da belki pek fazla eğlenmeye hakkınız olmadığını düşünürdünüz. Ya hayatı bir armağan olarak kabul ederseniz? Birdenbire hayat bir sürpriz olur. Eğlenceli bir şey, özel bir şey olur. Ya hayatı bir dans olarak görürseniz? Ne keyif, değil mi? O zaman çok güzel bir şey olur. Diğer insanlarla birlikte yapılacak bir şey olur. Zarif, tempolu, sevinçli bir şey olur. Bu metaforlardan hangisi hayatı doğru dürüst temsil ediyor? Besbelli hepsi zaman zaman, değişiklik yaratmak için neler yapmanız gerektiğini yorumlarken işinize yarayabilecek şeyler. Ama unutmayın, bütün metaforlar bazı bakımlardan yararlar sağlarken, bazı bakımlardan da sınırlar getirirler.
Ben metaforlar konusunda giderek artan duyarlılıklar edindikçe, bir tek metafora sahip olmanın hayatı sınırladığına inanmaya başladım. Eğer fizikçilerin elinde atomları tarif edecek daha başka yollar da bulunsaydı, o zaman güneş sistemi metaforu pek de zararlı olmazdı. Demek ki eğer hayatımızı genişletmek istiyorsak, hayatımızı ve ilişkilerimizi tarif etmekte kullandığımız metaforları genişletmemiz, hattâ insan olarak kendimizin ne olduğunu tarif ederken kullandığımız metaforları zenginleştirmemiz gerekir.
Peki, yalnızca hayat konusunda ya da atom konusunda mı metaforlarımız var? Tabii ki değil. Tecrübelerimizin hepsiyle ilgili metaforlar imiz var. Örneğin işi ele alalım. Bazı kimseler, "Eh, haydi değirmene dönelim bakalım" derler. Ya da, "Burnumu değirmen taşının altına soktum," derler. Sizce bu insanların işleriyle ilgili duyguları nasıldır? Tanıdığım bazı insanlar da küresel metaforlar kullanırlar. Sahip oldukları iş için "aktiflerim", istihdam ettikleri insanlar için de "pasiflerim" ya da "yükümlülüklerim" derler. Bunun insanlara davranış biçimlerini nasıl etkilediğini görebiliyor musunuz? Kimi de işini bir bahçe olarak görür, sonunda meyveleri toplayabilmek için o bahçeye her gün bakmak gerektiğini düşünür. Bir kısmı da işini, dostlarıyla birlikte olmak, kazanan takımın üyesi olmak için bir fırsat olarak görür. Beni sorarsanız, ben işlerimi birer aile gibi görürüm. Böyle olması da, birbirimizle paylaştığımız ilişkilerin kalitesini değiştirmemize izin verir. |
Offline
| |