Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20-04-2011, 09:41 PM   #127 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



ON GÜÇLÜLÜK DUYGUSU
"Duygu olmadan hiçbir karanlığın aydınlığa dönüşmesi, hiçbir ataletin harekete dönüşmesi mümkün değildir."
CARLJUNG

Walt adlı biriyle tanıştırmak istiyorum. Walt iyi yürekli, dürüst bir insandır, her zaman doğru hareket etmeye çalışır. Hayatım bir bilim gibi oturtmuştur, her şey yerli yerindedir ve sıralaması da doğrudur. İş günlerinde 6.30'da kalkar, duş yapıp traş olur, bir fincan kahvesini yutup içinde bir sandviçle birkaç çikolata bulunan yemek paketini kapar, 7.10'da kapıdan fırlar, bundan sonraki kırk beş dakikayı trafikte geçirir. Masasına saat 8'de varır, oturur, yirmi yıldan beri hep yaptığı işi yapmaya başlar.

Akşam 5.00'de evine döner, soğuk bira kutusunun tepesini pıt diye açıp televizyonun uzaktan kumandasını eline alır. Bir saat sonra karısı eve gelir, artık yemekleri mi bitirecekler, yoksa mikrodalga fırına bir pizza mı atacaklar, birlikte karar verirler. Yemekten sonra Walt haberleri seyrederken karısı çocuğun banyosunu yaptırıp onu yatırır. En geç 9.30'da Walt yatağına girmiştir. Hafta sonlarını bahçede çalışmaya ayırmıştır. Arabasının bakımını yapar, öğle uykusuna yatar. Walt'la yeni karısı üç yıldır evliler. İlişkileri her ne kadar "ihtiras alevleriyle tutuşan" bir ilişki diye tanımlanamasa da, rahat bir ilişkidir... Son zamanlarda her ne kadar ilk evliliğinin paternleri tekrarlanmaya başlıyor gibi görünse de bu gerçek yine böyledir.

Siz de Walt gibi birini tanıyor musunuz? Belki yakından tanıdığınız biridir. Hiçbir zaman büyük dertlere ve çaresizliklere düşmeden, ama hiçbir zaman büyük sevinçleri ve coşkuları da tatmayan biri. Kovukla mezar arasındaki uzaklık bir metreden azdır derler. Yüz yıl kadar önce Thoreau, "insanların çoğu bir sessiz çaresizlik hayatı yaşamaktadır" demiş. Bir sonraki yüzyıla geçtiğimizde bu söz ne yazık ki daha da doğru olmaya başladı. Sınırsız Güç'ü yazdığımdan bu yana bana gelen sayısız mektuplardan öğrendiğim bir şey varsa, o da insanların hayatındaki bu tür bağlantısızlık. Bu da tabii bu insanların acıdan kaçma isteği nedeniyle kendiliğinden "oluvermiş" bir şey. Kendilerini biraz daha canlı, biraz daha ihtiraslı, biraz daha elektrikli hissedebilmek için önlerine çıkan her fırsatı aç kurtlar gibi kapışlarının da bir miktar rolü var bunda. Benim bakış açımdan, dünyanın her yanını dolaşıp her meslekten insanlarla konuşmak, yüzbinlerce kişinin nabzını tutmak sonucu edindiğim izlenime göre, biz hepimiz duygusal "yassı çizgi"den gelen riskin farkındayız ve yüreklerimizi yeniden çarptırabilmek için çareleri umutsuzca arayıp duruyoruz.

Öyle çok kişi hayal kırıklığına uğruyor ki, duyguları tümüyle kendi kontrollerinden çıkıyor, hayatlarında olup bitenlerin otomatik tepkisi biçiminde yaşayıp gidiyorlar. Çoğu zaman duygulardan korkuyoruz, hem de en duyarlı zamanımızda üzerimize saldırmakta olan virüslerden korkar gibi korkuyoruz. Bazen onları aklımızın "geri zekâlı akrabaları" gibi görüyoruz, geçerliliklerini yok farzediyoruz. Ya da duyguların, hakkımızda başkalarının söylediklerinden, başkalarının bize yaptıklarından doğan şeyler olduğunu varsayıyoruz. Bu küresel inançların ortak unsuru nedir? Duygu denilen bu esrarengiz şeyler üzerinde hiç kontrolümüz bulunmadığı yolundaki yanılgıdır.

İnsanlar bazı duyguları hissetmekten kurtulma uğruna bazen gülünç denecek kadar ileri giderler. Uyuşturuculara, alkole, aşırı yemek yemeye, kumara falan yönelirler, depresyonlara girerler. Sevdiği birini incitmemek (ya da sevdiği biri tarafından incitilmemek) uğruna, tüm duyguları baskı altına alırlar, duygusal android'ler haline gelirler ve sonunda kendilerini var eden tüm bağlantı duygularını yok edip en sevdikleri kişileri de mutsuz ederler.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla