Çevirmen
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 207
Tesekkür: 1,578
283 Mesajinıza toplam 2,066 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Neyi Yanlış yada eksik yapıyoruz Merhabalar Turhan bey Ben sizin şu cümlenize takıldım: “Bu evren neden bize puan karşılığı(21 gün meditasyon yap falan filan) veriyorda onlara neden ve nasıl bedava veriyor.” demişsiniz, onların kolay yoldan para kazandığını nereden biliyorsunuz? Belki o paraları gerçekten deli gibi çalışarak hak ederek kazanıyorlar. Kaldı ki dolandırıcılık vs. ile kazanmışlarsa da evrendeki hak yasası gereği ellerindeki zenginliği belli bir süre sonra kaybedeceklerdir, bundan hiç şüpheniz olmasın. Burada bir de kendinizi başka insanlarla karşılaştırıyorsunuz. Oysa kendimizi başkaları ile karşılaştırmanın, insanı enerjisini düşüren hatta sıfırın altına indiren bir şey olduğuna inanıyorum. Nil Gün “Kendimizi başkaları ile karşılaştırma, mutsuzluğa giden otoyoldur” diyor. Yani hayatta istediklerimizi elde etmemiz için öncelikle mutlu, sağlıklı bir bakış açısına sahip olmamız ve elimizdekilere şükretmemiz gerekiyor. Evrenin yasalarından biri ise, şükrettiğimiz şeyler çoğalır; lanetlediğimiz, kıymetini bilmediğimiz şeylerse bizden uzaklaşır… Bir de şöyle bir gerçek var, spor toto, milli piyango vs. gibi yollarla para kazanan insanların çoğunun akıbeti, 1-2 sene sonra zengin olmadan önceki durumlarından çok daha kötü bir hale geliyor, isterseniz bir araştırın, kimi r etmiş, kimisinin evi yanmış, kimi tüm ailesini kaybetmiş, kimisi dilencilik yapmaya başlamış… Bu durumlara düşmelerinin sebebi ise, para yönetimi konusunda belli ilkelere ya da diğer bir deyişle servet koruma stratejilerine sahip olmamaları. O nedenle, insan ister zengin olsun isterse fakir, para yönetimi konusunda belli ilkelere sahip olmalı… Olumlama, meditasyon vs. çalışmalar, insanın inançlarını değiştirmesi konusundaki yardımcı olan araçlar. Tabi ki işe, inançlarımızı değiştirmekle başlamalıyız ama sadece inançlarımızı değiştirmek, zengin olmak için yeterli değil… Kendinize ne kadar kaliteli sorular sorarsanız, hayatınız da o derecede kaliteli olur. Kendinize sorduğunuz sorulara dikkat edin. Bu arada ben de size birkaç soru soracağım… İşinizi seviyor musunuz? Eğer sevmiyorsanız, sevmediğiniz bir işin size büyük bir servet kazandırmasını da beklemeyin. Etrafımıza baktığımızda gerçekten işini seven ve kendini işine adayan insanların servet sahibi olduğunu görürüz. Sevdiğimiz bir şeyi yaparken kendimizi kaybederiz bazen, hani içine daldığımızda zamanın nasıl geçtiğini anlamayız, eğer işinizi seviyorsanız, bu şekilde çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız, hem zevk alırsınız, hem de para kazanırsınız. Anthony Robbins “İçindeki Devi Uyandır” adlı kitabında kalıcı servet yaratmanın beş temel anahtarını veriyor. (Buradan sonrası alıntıdır) 1. İlk anahtar, şimdiye kadar kazanmadığınız düzeyde çok para kazanma, servet yaratma yeteneğidir. Size basit bir soru sorayım. Şimdi harcadığınız kadar zaman harcayıp, şimdikinin iki katı para kazanmanız mümkün mü? Ya üç katı kadar kazanabilir misiniz? Ya on katı? Peki, şimdi harcadığınız süreyi harcayarak, şimdikinin 1000 katı para kazanmanız da mümkün olabilir mi? Kesinlikle olabilir eğer şirketiniz için bir başkasından 1000 kat daha değerli olmayı başarırsanız. Servetin anahtarı, daha değerli olmaktır. Eğer daha çok beceriniz, daha çok yeteneğiniz, daha çok zekanız, daha çok ihtisas bilginiz, az kişinin yapabildiği şeyleri yapabilme kapasiteniz varsa ya da daha yaratıcı düşünür, daha geniş çapta katkıda bulunursanız, aklınızdan geçiremeyecek kadar çok kazanabilirsiniz. Gelirinizi artırmanın bir tek önemli ve güçlü yolu vardır, o da insanların hayatına sürekli gerçek değer katmanın yollarını bulmaktır; bu arada siz de zenginleşirsiniz. Örneğin, doktorun kazancı neden kapıcınınkinden daha çoktur? Cevap basit: doktor daha çok katma değer dağıtır. Daha çok çalışmış, kendini geliştirmiş, kapasitesini çok yükseltmiş, insanların hayatına ölçülebilir değerler katmaya başlamıştır. Kapıyı kim olsa açabilir. Oysa doktor, hayatın kapısını açmaktadır. Bugün bulunduğunuz yerde daha çok para kazanmak istiyorsanız, bunu yapmanın en kolay yollarından biri, kendi kendinize şunu sormaktır: “Bu şirket için kendimi nasıl daha değerli hale getiririm? Daha az sürede daha çok şey başarmasını nasıl sağlayabilirim? Ona nasıl çok miktarda değer katabilirim? Maliyeti kısıp kaliteyi arttırabileceğim bazı yollar var mı? Hangi yeni sistemleri geliştirebilirim? Şirketin mal ve hizmetlerini daha etkin biçimde üretebilmesi için hangi yeni teknolojileri kullanabilirim?” Eğer insanların daha azla daha çoğu başarmasına yardımcı olabilirsek, o zaman o kişileri gerçek anlamda güçlendiriyoruz demektir, bu arada biz de ekonomik açıdan güçleniriz, yeter ki kendimizi bunu yapabilecek pozisyona sokalım. Sizin kendinize soracağınız kilit soru şudur: “Nasıl daha çok kişinin hayatına yardımcı olabilirim? Bunu nasıl daha derin düzeyde yapabilirim? Nasıl daha kaliteli ürün ya da hizmet verebilirim? Tabii bazıları cevap olarak, “Daha fazla değer katmama olanak yok, zaten günden on altı saat çalışıyorum,” diyeceklerdir. Unutmayın, ben size daha çok çalışın demedim, daha zekice çalışın bile demedim. Benim sizden istediğim, başka insanların hayatına daha fazla değer katabilmek için hangi yeni kaynakları kullanabileceğinizi bulmanız! Örneğin, bir masaj tedavicisi hatırlıyorum. San Diego bölgesinde bu konuda çalışanların en başarılılarından biriydi. Her saati randevularla doluyken, gelirini nasıl arttırabileceğini bilmek istiyordu. Günlerine bir randevu daha sıkıştıracak yer kalmamıştı. Aldığı ücret de bu daldaki en yüksek ücretti. Yeni fikirler bulmak için beyin fırtınası uygular, elindeki kaynakları hastalarına ve diğer insanlara yardım etmek için nasıl kullanabileceğini ararken, birden aklına geldi. Eğer fizik tedavi merkezi ile anlaşır, yardıma ihtiyaç duyan hastaları oraya yollarsa, arada komisyon alabilirdi. Şimdi geliri hemen hemen iki katına çıktı, çalışma saatleri de aynı kaldı. Tek yaptığı hem doktorların, hem de müşterilerin hayatına daha çok değer katmaktı. 2. İkinci anahtar, servetinizi korumaktır. Servet biriktirmek, büyük miktarlarda para kazanmak için etkin bir strateji bulduğunuzu varsayalım, o parayı nasıl koruyacak, nasıl sürdüreceksiniz? Genel kanının aksine, serveti sürdürmek, sürekli kazanmaya devam etmekle olmaz. Büyük servetler kazanıp sonra bir gece içinde batıran ünlü insanların hikayesini çok dinlemişizdir. Nice sporcular, yetenekleri sayesinde korkunç paralar almış, ama gelirleri değiştiği anda, edindikleri hayat biçimi o parayı bitirmiştir. Gelir düşünce, isteklerini karşılayamaz olmuşlar, paranın tümünü harcamışlardır. Parayı korumanın bir tek yolu vardır, o da şudur: kazandığınızdan az harcayın, aradaki farkı yatırıma yöneltin. Hiç kuşku yok, her ne kadar gözümüze pek çekici gözükmese de, serveti uzun süre devam ettirmenin tek yolu budur. Beni asıl şaşırtan, insanların ne kadar çok kazanırlarsa kazansınlar mutlaka hepsini harcayacak bir yol bulabilmeleri. Servet edinmenin tek yolu, gelirinizin belirli bir yüzdesini ayırıp her yılın başında yatırıma koymaktır. Servetinizi sürdürmenin en güvenli yolu, gelen paranın yüzde onunu, daha o paranın yüzünü görmeden ayırıp yatırmaktır. İnsan servetini sürdürmek için harcamalarını kontrol altında tutmak zorundadır. 3. Üçüncü anahtar, servetinizi arttırmaktır. Bunu nasıl sağlarsınız? Servet sahibi olabilmek için, kazandığınızdan az harcamalı, aradaki farkı yatırıma yönlendirmeli ve yatırım kazançlarınızı da yatırıma ekleyerek bileşik büyüme sağlamalısınız. Finansal açıdan başarılı olanlar, paralarının belli bir yüzdesini ayırıp yatırım yapanlar o paranın gelirini de yatırım yapmayı sürdürenler, sonunda o gelirin artık çalışmadan yaşayabilecekleri kadar büyümesi olanağını hazırlayanlardır. Finansal bağımsızlığınızı kazanma hızınız, yatırım gelirini harcamayıp yeniden anaparaya ekleme isteğinizle doğru orantılıdır. Böylelikle paralarınızın doğurdukları büyür, çoğalır, siz de sağlam bir ekonomik tabana kavuşursunuz. 4. Dördüncü anahtar, servetinizi korumaktır. Servet sahibi olmuş pek çok insan, parasız oldukları günlerdeki kadar güvensiz ve güvencesiz duygular içindedir. Mal ve para varlığınızı saklamak zorunda değilsiniz. Koruyun, yeter. Eğer servetinizi korumak bugün için size önemli görünmüyorsa bile, servetiniz oluşmaya başladığında önem kazanacaktır. Bu konuda yapabileceğiniz çok şey olduğunu bilmenizde yarar vardır. 5. Beşinci anahtar, servetinizin tadını çıkarmaktır. Pek çok insan ilk dört aşamayı yerine getirmişlerdir. Gerçek değer katarak serveti kazanmanın yolunu öğrenmişler, kazandıklarından az harcayarak onu sürdürmeyi de keşfetmişlerdir, yatırım yapmanın ustası olmuşlar. Beri yandan servetlerini korumayı da artık bilmektedirler. Ama yine de mutlu değildirler. Bir boşluk duygusu içindedirler. Nedeni paranın bir amaç olmadığını, bir araç olduğunu henüz anlayamamış olmalarındandır. Oysa siz ve ben onun olumlu etkilerini sevdiklerimizle paylaşmakta olduğumuzdan emin olmalıyız, yoksa paranın hiçbir değeri kalmaz. Gelirinizle orantılı biçimde katkılarda bulunmanın yollarını keşfettiğinizde, hayatın en büyük zevklerinden birini yaşamaya başlayacaksınız. Eğer değer yaratıp para kazanmaya belli bir düzeyde zevk bağlamıyorsanız, para sizde uzun süre kalmaz. Pek çok kimse eğlenmeye başlamak için belli miktarda para biriktirmeyi beklerler. Ama o zaman da beyinlerine acıyı, servet yaratmaya bağlamayı öğrenirler. Tam tersine yol boyunca kendinizi duygusal olarak ödüllendirmeniz gerekiyor. Bir parasal sürpriz yapın kendinize. Beyniniz de para kazanmanın zevkli ve ödüllendirici bir şey olduğunu öğrensin. Ayrıca verici olmanın gücünü de unutmayın. Size bir şey anlatayım. Benim parasal durumum ne zaman tersine dönmeye başladı, biliyor musunuz? Birine yirmi dolar vermiştim, oysa aslında verecek yirmi dolarım yoktu…İşte o gün başladı. Kendimi öyle iyi hissettim ki, bu tecrübe hem performansımı, hem de daha çok kazanma kapasitemi etkiledi. Birçok kimse, “Daha çok param olunca yardım ederim” diye düşünür. Ama kazancınızdan birazını ayırıp onu size zevk verecek biçimde vermek için de çaba gösterin. Bunu yapmanın güzelliği, kazancınızdan birazını verirken beyninize elinizde yeterinden fazla para olduğunu söylüyor olmanızdır. Yoksul değilsiniz. Buna inanmak bile hayatınızı değiştirmenize yeter. Gerçek servet, bir duygudur: bir bolluğa sahip olma duygusudur. Umarım yazdıklarımın faydası olur... Selamlar |