Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17-10-2011, 03:54 PM   #68 (permalink)
Berilce
Yüzbaşı
 
Berilce - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2011
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 834
Tesekkür: 2,207
808 Mesajinıza toplam 2,263 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Berilce is a glorious beacon of lightBerilce is a glorious beacon of lightBerilce is a glorious beacon of lightBerilce is a glorious beacon of lightBerilce is a glorious beacon of lightBerilce is a glorious beacon of light
Standart Cevap: Tepkileriniz Daha Net mi Anketi

Alıntı:
Bruce Lee Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Öncelikle herkese selam,sitenizi yeni buldum ve geçen hafta üye oldum o zamandan beri sadece forumdaki yorumları okumaktayım açıkcası anlamadığım konu ya da hoşlanmadığım diyelim insanların tepki olayına çok güzel ve iyi birşeymiş gibi yaklaşması oysaki okuduğum yorumların çoğunda insanların arkadaşlarına nasıl tepki verip onları hayatlarından çıkardıklarından patronuna tepki verip işten nasıl ayrıldıklarından vs.vs..ve bunun ne kadar iyi hissettirdiklerinden bahsediyorlar açıkcası bunun ne kadar iyi bir his ya da çözüm olabileceğini anlamış değilim,kitaplar kısmında osho'nun sabit linki vardı bende hislerimi anlatmak için osho'dan bir alıntı yapmak istedim herkese sevgiler....

Tepki, geçmişten kaynaklanır; yanıt, şimdiden.


Geçmişin eski kalıplarından tepki verirsin. Biri seni aşağılar ve birden eski mekanizma çalışmaya başlar. Geçmişte birileri seni aşağılamıştı ve sen belli bir şekilde davrmıştın; şimdi yine aynı şekilde davranıyorsun. Bu aşağılamaya ve bu insana yanıt vermiyorsun, sadece eski bir alışkanlığı tekrarlıyorsun. Bu insana ve bu yeni aşağılamaya bakmadın, onun kendi özellikleri var; sadece bir robot gibi davranıyorsun. İçinde bir mekanizma var, düğmeye basıyorsun, “Bu adam beni aşağıladı” diyorsun ve tepki veriyorsun.

Günlerden bir gün:

Buddha bir ağacın altında öğrencileriyle oturmaktadır. Bir adam gelir ve yüzüne tükürür. Buddha yüzünü siler ve adama sorar, “Başka? Başka ne söylemek istiyorsun?” Adam şaşırır, çünkü bir insanın yüzüne tükürülünce “Başka?” diye sormasını beklememiştir. Böyle bir deneyimi yoktur. Daha önce insanları hep aşağılamıştır ve onlar da kızarak tepki vermiştir. Ya da korkudan gülümsemiş ve adama yaranmaya çalışmışlardır. Ama Buddha ikisini de yapmamış, ne öfkelenmiş ne de korkmuştur. Sadece düz bir şekilde “Başka?” diye sormuştur. Tepki vermemiştir.

Ama Buddha’nın öğrencileri öfkelenir, tepki verir. En yakın öğrencisi Ananda der ki: “Bu çok fazla, buna tahammül edemeyiz. Sen öğretine devam et, biz de şu adama bunu yapamayacağını gösterelim. Cezalandırılması gerekiyor. Yoksa herkes aynı şeyi yapmaya başlar.”

Buddha konuşur: “Sessiz ol. O beni kızdırmadı, ama siz kızdırdınız. O bir yabancı, buralara yeni gelmiş. Benim hakkımda bir şeyler duymuş olmalı; ‘bu adam tanrıtanımaz, tehlikeli; insanları yoldan çıkarıp yanıltıyor’ gibi şeyler. Benim hakkımda bir fikir edinmiş. O bana tükürmedi, kendi fikrine tükürdü; beni tanımıyor ki, bana nasıl tükürmüş olabilir? Eğer düşünürseniz, o kendi zihnine tükürdü. Ben onun bir parçası değilim, ve görüyorum ki bu zavallı adamın söyleyecek başka bir şeyi olmalı. Çünkü bu, bir şey söylemenin bir yolu; tükürmek bir şey söylemenin bir yolu. Bazen dilin yetmediğini hissettiğin anlar olur; derin sevgide, yoğun öfkede, nefrette, duada. Dilin yetmediği yoğun anlar olur. O zaman bir şey yapman gerekir. Derin sevgi duyduğunda, birine sarılırsın; ne yaparsın orda? Bir şey söylersin. Çok öfkelendiğinde birine vurursun, tükürürsün; bir şey söylüyorsundur. Bu adamı anlayabiliyorum. Söyleyecek başka bir şeyi daha olmalı. O yüzden ‘Başka?’ diye sordum.”

Adam daha da çok şaşırır! Ve Buddha öğrencilerine der ki: “Siz beni daha çok kızdırdınız, çünkü siz beni tanıyorsunuz, benimle yıllarca yaşadınız, ama yine de tepki veriyorsunuz.”

Şaşıran adam evine döner. Bütün gece uyuyamaz. Bir buddha gördükten sonra artık eskisi gibi uyumak zordur, mümkün değildir. Bu deneyim tekrar tekrar aklına gelir. Ne olduğunu kendine açıklayamaz. Titreme, terleme nöbetleri geçirir. Böyle bir adama hiç rastlamamıştır; bütün zihni, bütün kalıpları, bütün geçmişi dağılır.

Ertesi sabah geri döner. Buddha’nın ayaklarına kapanır. Buddha sorar: “Başka? Bu da sözle söylenemeyeni söylemenin başka bir yolu. Ayaklarıma dokunduğun zaman, sözcüklere sığmayan, sıradan dille anlatılamayan bir şey söylüyorsun.” Buddha devam eder: “Bak Ananda, bu adam yine burda, bir şey söylüyor. Çok derin duyguları olan bir adam bu.”

Adam Buddha’ya bakar: “Dün yaptığım şey için beni affet.”

Buddha cevap verir: “Affetmek mi? Ama ben, dün o hareketi yaptığın adam değilim ki. Ganj nehri sürekli akıyor, o hiçbir zaman aynı Ganj değil. Her adam bir nehirdir. Senin tükürdüğün adam artık burda değil; aynı onun gibi görünüyorum, ama aynı değilim, bu yirmidört saatte öyle çok şey oldu ki! Nehirden çok su aktı. O yüzden seni affedemem, çünkü sana kızgın değilim.”

“Ve sen de yenilendin. Görüyorum ki sen dün gelen adam değilsin, çünkü o adam kızgındı. O kızgındı, ama sen önümde eğilip ayağıma dokunuyorsun. Nasıl aynı adam olabilirsin? Sen o değilsin, o yüzden bunu unutalım. O iki adam; tüküren adam ve tükürülen adam, artık yok. Yakına gel. Başka şeylerden konuşalım.”

Bu, yanıttır.

Tepki, geçmişten kaynaklanır. Eğer eski alışkanlıklarından, zihninden tepki verirsen, yanıt vermiş olmazsın. Yanıt vermek, tam olarak bu anda, şimdi, burda canlı olmaktır. Yanıt güzel bir olgudur, hayattır. Tepki ölü, çirkin, çürümüştür; bir cesettir. Zamanının yüzde doksan dokuzunda tepki veriyorsun ve buna yanıt diyorsun. Nadiren yanıt veriyorsun; ama bu ne zaman olsa, biraz kavrıyorsun. Bu ne zaman olsa, bilinmeyenin kapısı açılıyor.

Evine dön ve karına yanıt vererek bak, tepkiyle değil. İnsanlar görüyorum, bir kadınla birlikte otuz yıl, kırk yıl yaşamış, ve artık ona bakmayı bırakmış. Biliyor ki o “yaşlı hanım” ve tanıdığını zannettiği yaşlı kadın. Ama bunca zamandır nehir akıyor. Bu kadın evlenmiş olduğu aynı kadın değil. O geçmişte kalan bir olgu, o kadın artık hiçbir yerde yok; bu, tamamen yeni bir kadın.

Her an yeniden doğuyorsun. Her an ölüyorsun ve her an doğuyorsun. Son zamanlarda hiç karına, annene, babana, arkadaşına baktın mı? Bakmayı bıraktın, çünkü sanıyorsun ki onlar eskisi gibi, o zaman onlara bakmanın anlamı da yok. Geri dön ve yeni gözlerle bak, sanki bir yabancıya bakıyormuşsun gibi; ve o yaşlı kadının ne kadar değişmiş olduğuna şaşıracaksın.

Her gün inanılmaz değişiklikler oluyor. Bu bir akış. Her şey akmaya devam ediyor, hiçbir şey donmuş değil. Ama zihin ölü bir şey, o donmuş bir şey. Donmuş zihinden hareket edersen, ölü bir hayatın olur. Gerçekten yaşamazsın; çoktan mezara girmişsindir.

Tepki vermeyi bırak. Daha çok yanıta izin ver. Yanıt vermek, sorumlu olmaktır. Yanıt vermek, karşılık vermek, duyarlı olmaktır. Şu ana ve buraya karşı duyarlı ol.


OSHO
Gözümden kaçmış yazdıklarınız ve hikayeniz, çok güzel...
Zaten dünya'ya ve insanlara her an yeniden, yeni olana bakar gibi baksak ve davransak; yıllar geçip giderken yanımızda yaşlanan insanı horlayamayız. Ya da bize kötü gibi gelen şeyler ve durumların geçici olduğunu kavramamız mümkün olurdu. Herakleitos'da aynı ırmağa iki kez girilmeyeceğini, her şeyin değişeceğini söylemişti... Herakleitos'da başka bir Buda'ydı. Kelimeler ve dil hakikaten yetmiyor aslında; özellikle derinden hissedilen duyguların ifadesinde... Belki de biraz da susmayı ve dinlemeyi denemeliyiz, bazen ne kadar zor gelirse gelsin. Fakat günümüzde o kadar yüksek sesle ve birbirinden çatlak seslerin çıktığı ortamlarda yaşıyoruz ki zaten birbirimizin sesini zor duyuyoruz öyle değil mi?
Berilce isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla