12-01-2012, 11:54 PM
|
#26 (permalink)
|
Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar
Lütfen yukarıdaki soruları cevapladıktan sonra kitabı okumaya devam ediniz:
Herhalde birinci soruya "Leş pis kokar" diye cevap verdiniz. Bakınız bence, "Leş pis kokar" demek ben-merkezci bakış tarzının ürünüdür. Çünkü, leş pis korkmaz, leşte bir pislik yoktur. Leş, taze et yiyen canlılara, aslana, insana pis kokar. Aynı leş, sırtlana, akbabaya herhalde misk kokuyor. Leşte bir pislik yoktur;
leş, taze et yiyen canlılara,insana, aslana pis kokar;
leş, sırtlana misk gibi kokar.
İkinci soruya herhalde "Losyon hoş kokar diye cevap verdiniz. Aynı şekilde losyonda da herkes için geçerli bir hoşluk yoktur. Losyon bize güzel kokar; bazı hayvanlara iğrenç kokar; losyondan bucak bucak kaçarlar.
Herhalde üçüncü soruyu da "zeytinyağı sağlığa yararlıdır" diye cevapladınız. Bu cevap da ben-merkezci bakış tarzının, öteki-bilmezliğin ürünüdür. Zeytinyağı bi zinsanlara yararlıdır; ama bir damlası bazı böcekleri öldürürmüş.
Bakınız, yukarıdaki örneklerde de görüldüğü üzere, dünyaya bakarken kendimizi merkez alıyoruz, ben-merkezci düşünüyoruz. Dilimiz ile bu düşünme sistemi arasında paralellik oluşturmuş bulunuyoruz. "Leş pis kokar, losyon güzel kokar" derken dünyada bizim dışımızda da yaşayanlar bulunduğunu unutuyoruz.
"Benim düşüncelerim en doğrusu" derken de bunu yapıyoruz. (Arada ben de yapıyorum bunu.) Ama unutmayalım: Losyon bize güzel kokar,
zeytinyağı insan sağlığına yararlıdır.
Bu bilgiler bütün canlılar için geçerli değildir.
Ben-merkezciliğimizi üç grupta toplayabiliriz. Bunlar, fiziksel, zihinsel, duygusal. |
Offline
| |