14-01-2012, 08:42 PM
|
#49 (permalink)
|
Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar
Gurur Duyma/Duymama ve Babalar
Yaygın ikilemlerimizden biri de babaların davranışlarında gözleniyor. Babalar kızlarıyla, oğullarıyla gurur duyuyorlar (herhalde duyuyorlar) ama bunu yeterince açık ifade etmiyorlar.
Ülkemde nice baba, bir oğlu dünyaya geldiğinde günlerce gururla dolaşır. Oğlanın daha hiçbir kişisel özelliği belli değildir, tek belirgin özelliği cinsiyetidir. Olsun, baba bu durumdan müthiş gurur duyar, çevresindekilere ne ısmarlayacağını şaşırır.
Oğlan on beşine gelir, birçok özelliği belirmiştir, eksilerinin yanı sıra pek çok artısı vardır. Bu durumdan da babasının gurur duymasını bekleriz; ya duymaz ya da duyar ama içinde tutar.
Nice baba var, çevredeki gençleri beğenir de bir kendi oğlunu beğenmez, bir tek kendi oğluyla gurur duymaz.
"Bu oğlan adam olamayacak; bu oğlan benim istediğim gibi değil, benim istediğim gibi olsun, canımı alsın" der.("Senin istediğin nedir, yaz bakayım" desem, yazamaz. Çünkü bu babanın kafasındaki belirsiz bir rol tanımıdır.)
Ben tek çocuktum. Babam beni çok sever, sevgisini de açıkça ifade ederdi. Ancak, çok beceriksiz bulurdu; bunu da sık sık söylerdi.
Babam için hayattaki en önemli şey "hayat adamı" olmaktı. Kendi bakış açısına göre kendisi tam bir hayat adamıydı. (Gerçekten de öyleydi; çok zor şartlardan sıyrılıp kendini yetiştirmiş, her durumda pratik çözümler bulabilen, her ortama uyum sağlayabilen, hayatla barışık bir insandı.) Benim de bir hayat adamı olmamı isterdi, ama onun gözünde ben hiç mi hiç hayat adamı değildim.
Ortaokul, lise yıllarımda, çevremizde bulunan yaşıtım bütün gençler babama göre hayat adamıydı; bir tek ben değildim. Babam anneme benim için, "Bu çocuğun tabanı ağır, bir işi iki saatte yapıyor; hayat adamı değil" derdi. Bugün inanılmaz bir yaşam temposu içindeyim. Babam beni şimdi görse, herhalde iftihar ederdi.
Burada anlattıklarımı birkaç yıl önce bir toplantıda anlattım. Bir arkadaşımın on yaşında oğlu varmış, o da babam gibi oğlunun ağır kanlılığından, yavaşlığından yakınıyormuş. Babamla ilgili anlattıklarımı dinledikten sonra bana şunları söyledi: "Baban senin yavaşlığından şikayet ediyormuş, ama bak sen şimdi iyi bir şeyler olmuşsun. Demek benim oğlan da ilerde bir şeyler olabilecek. Acaba ben boşuna mı telaşlanıyorum?" Galiba olay şu: Anneler, babalar çocuklarını çok seviyorlar, onlara çok önem veriyorlar ve onların gelecekleri konusunda kaygı duyuyorlar. |
Offline
| |