Cevap: LunarEclipse'in Hezeyanlari. :) Telkinlerin 9. gününü bitirmiş bulunmaktayım. Gerçekten işe yaradığını görebiliyorum artık. Rüyalarım ilk zamankiler gibi korkunç değil. Hatta dün gece güzel bir rüya gördüm bile! 2 dileğimden birini gördüm.
Normal şartlarda hiç rüya görmeyen biriyim. Yani görüyorumdur da hatırlamıyorum. Ve hatırladığım rüyalar %5'lik bir farkla gerçek olur. Allahım dün gördüğüm rüya da gerçek olsun! Lütfen lütfen lütfen!
Neyse... Dün saatleri ileri alma uygulaması vardı ya, üşengeçliğimden ayarlamadım ben o saati. Ne de olsa sabahları annem uyandırıyor beni diye hiç de ciddiye almadım. Saatimi de kurmuyorum zaten.
Sabah annem geldi odama. Girer girmez şunları söyledi:
-Ohooo! Hadi kızım sen daha uyuyor musun? Bak ben 6:30'da kalktım, çamaşır astım, evi bile topladım. Hadi kalk.
Gözlerimi açtım, uykumu tamamen almışım. Deli bi enerji ve mutluluk atmış birisi sanki üstüme. Gerindim böyle ağır ağır. Ne de olsa saat 7:00. Hatta istersem 15 dakika daha uyuyabilirim. Yastığımın altından telefonumu çıkardım, telkinleri kapatmak için. Bir de ne göreyim! Saat 08:03!!!
-Anneeeööööööööö! Saat kaaaooooooaaaaaç?!
+07:00 oldu, hadi kalk çabuk.
-Ne yedisi be! Saat sekiz sekiiiiz!!!!!!
Annemin çığlığı, benim yataktan fırlamam falan. 2 dakika böyle hengameli geçti. Aynaya baktım yüzümü şap şup aceleyle yıkarken, o an gözlerimdeki parıltı dikkatimi çekti. Kendi kendime "N'apıyorum ben yaa? Öyle de böyle de geç kaldım zaten. Yetişmem imkansız. 7'de kalktığımda bile 9'da ancak iş yerinde oluyorum. Boşuna neden mahvediyorum ki sabahımı?" diye konuştum.
Gayet aheste dişlerimi fırçaladım, üzerimi giyindim, saçımı başımı düzelttim. Evden çıktığımda da iş yerinden birini aradım. Durumu izah ettim, kapattım.
Oh be! İşte bu kadar yani. Bu telkinler bana aşırı mutluluk verdi, doğru ama bu kadar rahatlık da iyi değil sanki. :P
Neyse, iş yerinde geldim. Baktım çaycımız hasta. Kafasını masanın üzerine koymuş. Öyle halsiz, öyle bitkin yani. "Sana ıhlamur yapayım mı?" dedim, "Yok, sağol." dedi, "İstersen izin alıp eve git." dedim, "Aaa sana ne yaaa?!" dedi. İyilik de yaramıyor. Nasıl kalakaldım öyle anlatamam. Bildiğin çakıldım sanki olduğum yere. Ben iyi olmaya, pozitif olmaya çalıştıkça, beni çileden çıkarmaya çalışıyorlar. Sonra da insanlar bencil, kötü bilmem ne diye yakınır bunun gibiler.
Her neyse, işlerimi hallettim saat 12:00'da, sabah aradığım kişi yanıma geldi. Diyaloğumuz aynen şöyle:
-Saatinizi ayarlamamış olsaydınız bile, erken gelirdiniz geç kalmazdınız.
+Nasıl yani? 1 saat ileri işte. 07:00'de kalkmam gerekirken 08:00'de kalkmış oldum.
-Olmaz öyle erken gelirdiniz, 1 saat ileri alınıyor ya.
Bilmem ne bilmem ne. Laf sokacak ya gerizekalı. Zaten buraya geldiğimden beri benden hazetmiyor. Gıcık oluyor bana nedensiz. Gerçekten sebebi yok ama kaç kez konuştum. O değil de, benim de kafamı karıştırdı salak. Birşey de diyemedim. İkileme düşürdü beni armut.
Her ne kadar da sabote etmeye çalışırlarsa çalışsınlar, BEN MUTLUYUM! BEN HUZURLUYUM! Sizin için de aynı dilekleri diliyorum.
Sizin bana davrandığınız gibi ben size kötü davranmayacağım.
Kendime Not: Tamam kötü davranma da, gardını da al. Kendini ezdirme. Bırak herkes işini yapsın. Kimsenin işine karışma. Samimiyet kurdun diye onun işini sen yapma. Ayıp olmaz, gönül de koymaz. Çünkü bu, onun işi. Bırak çöpünü atmayı, çayını kendin almayı ve masanı silmeyi. Çünkü sen iyi oldukça, onlar tepene çıkmayı kendilerine vazife görüyorlar.
Hıı bi de, mutluluğu, huzuru ve aşkı elinden bırakma. Seni hayata bağlayan en güzel şeyler onlar çünkü.
__________________ "todo lo que puedas imaginar, es real." |