Administrator
Üyelik tarihi: Apr 2009
Mesajlar: 4,053
Tesekkür: 19,481
3,779 Mesajinıza toplam 10,280 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Aşkın Molekülleri İnsanlarda Aşk
Aşk, insan gibi vahşi bir yaratığın en olumlu, en naif özelliklerinden biri sayılabilir. Aşk uğruna, insanlar ne büyük acılar çekip ne büyük mutluluklar yaşadılar. İnsanlar arasında aşkın her dönemde değişik boyutları oldu, ancak değişmeyen bir yanı da vardı: Delicesine sevmekti aşk. ( Oral Çarışlar)
Beyinde Neler Oluyor?
İnsan duyu organlarını ilk kez dokunma, işitme, görme, tatma ve koklama diye beş sınıfa ayıranlar eski Yunanlılardır. Altıncı duyu o zamanlar bilinmemekteydi. Bu duyuya bazıları ( feromon duyusu ) adını vermektedir. Feromon duyu organı, havadaki moleküller yardımıyla insanlar arasında bilinçaltı bir iletişim sağlayan kimyasal haberleşme sistemi olarak tanımlanabilir. Gözle görülemeyen kokusuz feromon molekülü hava yoluyla insan burnuna girdiğinde, vomeronasal organa gelir. Feromonu alan VNO hemen beyindeki hipotalamusa bir sinyal gönderir.
Beyin bütün duyuların işlendiği bir merkez olmakla birlikte, feromon duyusu beynin en eski bölgesi olan hipotalamus ile doğrudan bağlar olan bir durudur. Hipotalamus bilinç gelişmeden önce vardı ve şimdiki boyutlarımı almıştı. Bu yüzden hipotalamusa primitip ( ilkel) beyin de denir.
Buna çoğu kez " ilk izlenim " adı verilmektedir. Eğer hem kadının, hem de erkeğin ilk izlenimleri olumlu ise, duyguları konuşmanın ilerlemesini teşvik edecek ve belki de karşılıkla ilgi duyacaklardır. Erkek ve kadın birbirlerini daha iyi tanımayı isteyeceklerdir.
İlişkileri arttıkça diğer duygular işe daha çok karışmaya başlayacaktır. Erkek, kadın feromonundan hoşlanmıştır. Ancak zamanla örneğin giyiniş biçimine, başka bir deyişle kendi gözlerinin algıladıklarına önem vermeye başlayacaktır. Erkeğin feromonundan hoşlanan kadın, söz gelişi, erkeğin ses tonundan hoşlanmayabilecektir. Bu etki kulakları yoluyla alınan sesten ileri gelecektir. Böylece ileri ilişkiler için karşılıklı hoşlanma artık devam etmeyecektir.
Görüldüğü gibi feromonlar ve altıncı duyu bir ilişkinin ya da arkadaşlığın sürmesini garanti etmemektedir. Çünkü zamanla araya başka duyu organları da girmektedir. Öyleyse feromonlar ilk tanışmalarda hoşlanma ya da hoşlanmama uygusunu yaratmaktadır.
Bununla birlikte, bazı çiftlerin birbirlerini görür görmez, hemen aşık olduklarına dair öyküler vardır. İlk görüşte aşk ya da yıldırım aşkı diyebileceğimiz böyle durumlarda, feromonların uyuşması yanında diğer duyuların da olumlu görüş bildirdiğine inanıyoruz . Bir kişinin beğenilmesinde bütün duyu organlarımızın etkisi vardır. Kokulu T-şört Olayı
Bu çalışma İsviçre'de Bern Üniversetesi'nden zoolog Dr.Claus Wedekind'in bir çalışması ile ilgilidir. Wedekind 44 erkeğin giydiği giysilerin kukularına karşı, 49 gönüllü kadının tepkisini. Her bir erkek, T-şörtlerini üst üste iki gece giymişler, bu süre içinde deodorantlar, kolonyalar, kokulu sabunlar ve losyonlar, baharatlı yiyecekler ( ter kokusunu etkileyen çemen gibi ) alkol ve seksten uzak durmuşlardır. Bundan sonra, T-şörtlerini araştırma için bilimin hizmetine sunmuşlardır.
Seçilen kadınların kepsi ay başı devrelerinin ortasındadır. Bu devrede kadınların koku alma yeteneği en fazladır ( Bazıları koku alma duyusunun 100 kat arttığını söylemektedir). Kadınların burunlarına deneyden iki hafta önce özel bir sprey sıkılarak burun duvarlarının duyarlı mukozaları kaplanmış ve dış etkilerden korunmuştur. Böylece bunların koklama yetenekleri hiçbir dış etki ya da yaralanmadan dolayı azalmamıştır.
Wedekind her bir terli T-şörtü, yan tarafından bir delik açtığı kutuyu yerleştirerek, kadınlardan bunları " kokunun yoğunluğu, hoş kokulu ve seksi olmasına " göre sınıflandırmalarını istemiştir.
Deneyin sonucu oldukça şaşırtıcıdır. Kadınlar en çok bağışıklık sistemi genleri, kendilerininkinden en farklı erkeklerin T-şört kokuları tarafından çekilmektedir. Bunu anlamı, kadınlar eş seçmek için bilinçaltında erkeğin bağışıklık sistemini " koklamaktadırlar ". Böylece, kendisinden en farklı bağışıklık sistemine sahip olan erkeği eş olarak tercih ederek ( O erkeğin kokusu en çekici olacaktır ).
Darwin'ci görüşe göre, farklı gen düzenine sahip kişinin daha çekici olması doğacak bebeğin daha geniş bir bağışıklık sistemi taşımasına neden olur. Böyle çapraz çiftleşmeden doğan nesil hastalıklara karşı daha dayanıklı olacaktır. Genel görüş bir kadının eş seçiminde kişilik, eğitim, sülale ve ilerleme isteği gibi etkenlerin başlıca etkenler olduğunu belirtmekle birlikte, Wedekind'in çalışması, kasının eş seçiminde daha çok erkeğin kokusundan etkilenebileceğini göstermektedir.
T-şört deneyinin feromonlarla ilişkisi nedir? Bu deney feromonlarla eş seçme arasında yakın bir ilişkinin varlığını göstermektedir. Bağışıklık sistemi genleri feromon üreten genlerle yakın akrabadırlar aynı kromozomda bulunurlar. Bağışıklık sistemi genleri ile kişinin ayırt edeci vücut kokusu, dolayısı ile feromon yapısı arasındaki bağlantıyı 1974'de ilk kez biyolog Lewis Thomas ileri sürmüştür. Ona göre, kişilerin feromon yapıları imzaları gibidir ve aynı zamanda bireylerin bağışıklık sistemleri genetik şifrelerinin " parmak izidir.
Dişilerin evlenmek için, bağışıklık sistemi genleri benzer olmayan erkekler tarafından çekilmesi olayı ilim dünyası için yeni değildir. Laboratuar sıçanları ile yapılan deneylerde bu durum kanıtlanmıştır. Ama insan dişilerinin de zıt genleri yeğlemesi, ürememiz üzerine feromonların etkilerine ışık tutmaktadır. Bir kadın yıkanmamış bir T-şörtü diğerine tercih ettiği zaman, kendi genlerine açık bir mesaj göndererek, bunlardan birini çocuklarının babası olarak görmek istediğini belirtmektedir. Kadın ayrıca erkeğin feromon ve vücut kokusunu sevip sevmediğini de ilan etmektedir. Alınan koku ya da fromon olumsuz isi kadının çekip gitmesi hemen hemen garantidir. "112 s." Özkan Aras |