Sen bir sarkaç gibi varsın: Her şey seni ittiriyor... Her şey.
Gerçekten mutlu bile olamıyorsun, çünkü mutluluk da seni öldürebilir.
Öylesine dalıyorsun ona.
Hatırlıyorum, bir kez fakir bir okul öğretmenine oldu...
Çok yaşlı, fakir, emekli olmuş bir adammış ve piyangoyu kazanmış.
Karısı korkmuş, şöyle düşünmüş:
"Bu yaşlı adama çok fazla gelir. Beş bin dolar ona çok fazla.
Beş dolar bile çok mutluluk veriyor, bu yüzden beş bin dolar onu öldürebilir."
Yakındaki kiliseye koşmuş ve rahibe gidip olanları anlatmış.
Demiş ki: "Yaşlı adam dışarıda, ama geri gelecek ve dönme zamanı yaklaştı,
bu yüzden bir şeyler yap...
Haber bile onu öldürmeye yeter!"
Rahip demiş ki: "Korkma. Ben insan zihnini ve nasıl işlediğini bilirim.
Psikolojisini bilirim. Ben gelirim."
Böylece rahip eve gelmiş. O geldiği an yaşlı adam da gelmiş ve rahip konuşmaya başlamış.
Demiş ki: "Diyelim ki piyangodan beş bin dolar kazandın... Ne yapardın?"
Yaşlı adam düşünmüş, taşınmış ve yanıt vermiş: "Paranın yarısını kiliseye verirdim."
Rahip düşüp ölmüş. Ona fazla gelmiş.
Mutluluk bile seni öldürebilir, çünkü işin içine o kadar çok dahil olursun ki...
Hiçbir şeyin dışında kalamazsın.
Acı ya da mutluluk, kapına ne gelirse, sen kendini öyle verirsin ki ayakların yerden kesilir.
Artık orada olmazsın. Eve bir esinti girer ve sen orada olmazsın.