Benim söylediğim şu:
Eğer seçmezsen, eğer uyanık ve farkında kalırsan, yaşam böyledir...
Günler ve geceler gelir ve gider, acı ve mutluluk...
Sen yalnızca tanık olursun. Mutluluğa tutunmak olmaz,
mutluluğu özlemek olmaz, acıdan kaçmak olmaz. Kendinde kal... Odaklanmış, kök salmış. Mutluluk budur.
Bu yüzden unutma... Mutluluk acının karşıtı değildir.
Mutlu olduğunda acı olmayacağını düşünme... Saçmalık.
Acı hayatın parçasıdır. Ancak sen var olmadığında o da var olmaz.
Sen bedenden tamamen kaybolduğun zaman acı kesilir.
Doğum olmadığı zaman acı yok olur.
Ama o zaman sen de bütünde kaybolmuş olursun, o zaman artık sen olmazsın...
Bir damla okyanusa düşmüştür ve artık yoktur.
Sen var olduğun sürece acı sürecektir.
O hayatın bir parçasıdır.
Ama sen farkına varabilirsin:
O zaman acı çevrende bir yerde olur, ama asla senin başına gelmez.
Ama o zaman mutluluk asla başına gelmez.
Mutluluğun başına gelip duracağını, ama acının gelmeyeceğini düşünme...
İkisi de başına gelmeyecektir.
Onlar çevrede, çeperde olacaktır ve sen kendine odaklı olacaksın.
Onların oluşunu göreceksin, onların oluşundan zevk alacaksın,
ama onlar senin çevrende olacaklar; sana olmayacaklar.
Eğer seçmezsen bu mümkün olur.
İşte bu yüzden narin, incelikli olduğunu söyledim.
Hayatın çelişkili olması yüzünden sen mutluluğu seçersin ve acıya düşersin.
Acıdan kaçmaya çalışırsın ve daha fazla acı davet edilmiş olur.
Bu yüzden bunu mutlak bir yasa olarak kabul edebilirsin:
Ne seçersen, kaderin tersi olacaktır.
Bunu mutlak bir yasa olarak söylüyorum:
Ne seçersen seç, kaderin tersi olacaktır.
Bu yüzden kaderin ne olursa olsun, unutma tersini seçerek sen seçtin onu.
Acı çekiyorsan, mutluluğu seçerek seçtin acını.
Mutluluğu seçmezsen acı kaybolur.
Hiç seçme.
O zaman başına hiçbir şey gelemez ve sen dışında her şey bir akıştır.
Bunun çok derinlemesine anlaşılması gerekir.
Varoluştaki tek sabit faktör sensin, başka bir şey değil.
Yalnızca sen sonsuzluksun, başka bir şey değil.
Senin farkındalığın asla bir akış değil.
Acı gelir, ona tanık olursun.
Sonra mutluluk gelir, ona tanık olursun.
Sonra hiçbir şey gelmez, ona tanık olursun.
Tek bir şey sabit kalır: Tanıklık...
Ve tanık olan sen.