Aslında buraya deftere yazar gibi şunu şunu yaptım gibi yazılar yazmayacağım, günlük yaşadığım psikolojinin etkisiyle yazdığım yazıları ekleyeceğim. Benim düşüncem bu yönde, bu yazılarımla o gün nasıl bir ruh halinde olduğumu göreceğime inanıyorum. Belki ilerleyen günler de değiştirebilirim yazma stilimi.Bazı arkadaşlar okuyup katılacaktır yazdıklarıma bazıları ise tem tersini düşünecektir(saygı duyarım).
Ben nedense etrafımdakilere yardımcı olurken kendime yardımcı olamıyorum. "Utan Utan Nereye Kadar?" diye yazı dahi yazdım(bunuda yayınlayacağım ilerleyen zamanda), etrafımdakilerin çoğuna psikolojik destek verdim ve verdiklerimin çoğunda olumlu etkiler olduğunu fark ettim. Tek sorun kendim.
Neyse ben fazla uzatmadan günlük yazdığım yazılara geçeyim.
Herkesin vardır söyleyemediği ve içinde sakladığı bir derdi..
Kimi çok sevmiştir sevilmemiştir, kiminin maddiyatı kötüdür.. En ufak sorunları çözemeyecek kadar küçülürüz çoğu zaman..
Bazen yanardağ iken kül eğler bizi acılarımız.. İçimizde yaşarız çocukluğu karanlık odalarda..
Bazen gözyaşlarımızın adiliğine kızarız içimizi göstereceği için.. Korkarız benliğimizi ortaya koymaktan.. Sürekli ikinci şahısları oynamaya çalışırız, bazen de rollerimizi çok iyi oynarız.. Vardır hepimizin yüreğinde derin acılar..
Bizi ele vermemesi için kaçarız korkularımızdan.. Birde sevdiğimiz vardır, uzaktan bakmakla yetindiğimiz tek taraflı aşklar..
Hayallerimiz vardır bizi anlatan.. Olmak istediğimiz hayaller..
Müziklerde buluruz kendimizi ummadığımız anlarda.. Biz hep ikinci şahısları oynarken öldürürüz benliğimizi içimizde..
Acılarla kabuk bağlarız.. Biz rolümüzü o kadar iyi oynarız ki kimseye göstermeyiz içimizdeki bizi..
Herkesin vardır söyleyemediği ve içinde sakladığı bir benlik...