Çekim yasası bir yaratım yasası ise neden antik çağlardan beri inanılan hiçbir efsane realize olmaz?
Bildiğiniz gibi tarih mitolojiler çöplüğüdür. Hatta bunların arasında öyleleri vardır ki bir zamanlar “bilimsel bir gerçek” ve “biyolojik bir kanun” olarak yüzyıllar boyunca okutulmuş ve bilim literatürünü işgal etmiştir. Bunların arasında Fransız biyolog Lamarck ile ünlenen “edinilmiş özelliklerin kalıtılması” örneğinden bahsetmek istiyorum.
Öncelikle kavramın tanımına bakalım:
Alıntı:
Edinilmiş özelliklerin kalıtımı bir canlının yaşamı boyunca meydana gelen değişikliklerin (örneğin kullanım sonucu kasların büyümesi gibi) döllerine aktarıldığına dair bir kalıtım teorisidir. Bu fikir eski Yunanlılar zamanından beri mevcut olmakla beraber, genelde Fransız tabiatçısı Jean Baptiste Lamarck'a atfen, Lamarkizm olarak değinilir.
Edinilmiş özelliklerin kalıtımı kavramının modern bir tanımı şöyledir: Ortamda meydana gelen ufak bir değişiklik, bu ortamda bulunan bir canlı türünün tüm (veya çoğu) üyelerinde bir değişikliğe neden olur; bu canlılar başlangıçtaki ortama geri konunca bu yeni özellik devam eder. Bu özellik kalıtılır bireylerin yavrularında da aynı görülür.[1]
Edinilmiş özelliklerin kalıtımı fikri eski çağlarda Hipokrat ve Aristo tarafından öne sürülmüştü ve Lamarck zamanında yaygın olarak kabul görmekteydi. Comte de Buffon, Lamarck'tan evvel, bu kavramı içeren, evrimle ilgili görüşlerini dile getirmiş ve Charles Darwin bile, Lamarck'tan sonra, edinilmiş özelliklerin kalıtımı hakkında kendi teorisi olan pangenezis teorisini geliştirmiştir. "Lamarkçı genetik" terimi ve Lamarck ile Darwin arasında bir çekişme olduğu fikri, 19. yüzyıl sonlarında, Weismann ve neo-lamarckçılar arasındaki çekişmeden doğmuş birer efsanedir. Edinilmiş özelliklerin kalıtımı kavramının yanlış olduğu nihayet 20. yüzyılın başlarında geniş kabul gördü. (Kaynak: tr.wikipedia.org)
|
20. yüzyıl başlarında Mendel genetiğinin bilimsel topluluklarda kabul görmesiyle birlikte Lamarckizm fikri terkedilmiştir. Yapılan bir dizi deney ve gözlem edinilmiş özelliklerin sonraki nesillere miras bırakılmadığını göstermiştir. Örneğin nesiller boyunca farelerin kuyruklarının kesilmesi sonraki nesillerin kuyruksuz doğması yol açmamıştır.
Ancak ideolojik çevreler (Marxistler) bir süre daha gerçeklere direnmeye devam etmişlerdir. Bu teze (Lamarckizme) o kadar inanmışlardır ki Sovyet Rusya’da 1930’larda “edinilmiş karakteristiklerin kalıtımı” fikri baz alınarak bir tarım programı hazırlanmıştır (bknz. Lisenko olayı). Tohumların bir süre soğuk suda bekletilirlerse soğuk çevrelerine göre evrilecekleri ve böylelikle daha verimli mahsül alınacağı öngörülmüştür. Rus köylülerine bu uygulama zorla empoze edilmiş ve çok sayıda tohum Sibirya steplerine ekilmiştir, fakat hepsi ziyan olmuştur. Ve bu uygulama Sovyet tarımını 40 yıl geriye götürmüştür.
Bu tarihsel verilerden sonra şimdi de Secret formülatörlerinin vaadlerine bakalım:
Alıntı:
“İstediğiniz her şeyi elde edebilir, her şey olabilirsiniz.” “Seçtiğiniz şey ne olursa olsun ona sahip olabilirsiniz, hedefin büyüklüğü hiç önemli değil.”
“Hayatınıza giren her şeyi kendinize çeken siz kendinizsiniz. Bunu zihninizde tuttuğunuz imgelerin erdemiyle, düşüncelerinizle yapıyor, zihninizden geçirdiklerinizi kendinize çekiyorsunuz.”
“…tüm yaşantınız çekim yasası tarafından şekillendirilirken bu her şeye muktedir yasa düşünceleriniz aracığıyla işliyor. … yaratım sisteminin bir bütün olarak dayandırılabileceği en büyük ve en mutlak yasa… Düşüncelerinizle sadece kendi hayatınızı yaratmakla kalmayacak, onlar aracılığıyla dünyanın yaratımına da güçlü biçimde katkıda bulunacaksınız.
“Siz evrendeki en güçlü mıknatıssınız. İçinizde barındırdığınız manyetik güç yeryüzündeki her şeyden daha güçlü. Bu akıl sır ermez çekim gücünü yayan ise yine sizin düşünceleriniz.
Evren isteklerinizi yerine getirmek için kendisini yeniden düzenlemeye başlayacaktır.
“… yaşlanma.. zihnimizden kaynaklanır,… ebedi sağlık ve gençlik üzerinde odaklanın”
|
Eğer Secret bir yaratım yasası ise ve düşüncelerimiz/imgelerimiz/vizyonlarımız maddeye etki ediyorsa antik çağlardan beri insanların zihinlerinde varolan mistik imajların hiçbiri neden realize olmamıştır?