R.Şanal Günseli'nin anlatımı ile:
Bazen kendimizi parçalarız,üzeriz,oturur düşünürüz.. deriz,"etrafımdaki insanlara o kadar iyilik yapıyorum ,o kadar verici ve düşünceli bir insanım ,bana yapılan her kötülükte karşı tarafı ona inat iyiliğe boğarım ..ama neden sonunda tükenen ben oluyorum?iyiliklerim,yardımlarım görülmüyor karşı taraftan ? Hatta karşı taraf beni görünce neden köşe bucak kaçıyor? Yardım etmek istediğim insanlar neden ben yardım etmek istedikçe kaçar veya beni terslerler? "
Siz de Şanal Bey'in anlattıklarına katılıyormusunuz ,okuyunca :) Şanal Bey diyor ki :
"Şimdi size açıklıyorum neden böyle olduğunu ,neden insanların size böyle davrandığını..
İyiliğin 4 Altın Kuralı vardır..Siz onları uygulamıyorsunuz o yüzden insanlar siz iyilik yaptıkça bazen sizden kaçacak delik araralar ...Peki bu kurallar nedir ?
1) İstemeyene iyilik yapılmaz ( Kişi eğer kendi davranışlarıyla veya sözleriyle ifade etmişse bunu iyilik yapmayın..Bırakın o yaşamdan alması gereken dersleri alsın ,tekamül ederken yaşayarak öğrenmesi gerekiyor demektir.Veya değişime hazır değil demektir.)
2)Hakeden kişiye iyilik yapılır ( Tabii ki evrende her yaratılan insan iyiliği hakediyordur ancak ,çoğu insan benliklerinden kopuk yaşıyor ve başka bir kimlikteler.Onlar sizin iyiliğinizin ışığını görebilecek durumda değillerse ,onlara devamlı iyilik yapmaya çalışıp üzerlerine giderek sadece kendi enerjinizi tüketmiş olursunuz.)
3)Gerekenden fazla ölçüde iyilik yapılmaz.Bu demektir ki Fazla iyilik = Kötülüktür.. (Yine bu kural da enerji dengesi ile ilgilidir ve o kişinin ihtiyacı olan iyiliği yaptıktan sonra durun..Siz onun ihtiyacını karşılamışsınızdır.)
4)İyilik bilgiyle yapılır.(Bir konuda bilginiz yoksa o konuda yardım edebilirim diye söz vermeyin.Gerçek iyilik ancak doğru bilgiyle yapılan iyiliktir.Yanlış bilgiyle yapılan iyilikler o kişiye yarar değil ,zarar getirir.)
İyiliğin bu 4 kuralını daha bu yaşımda yeni öğrendim ve ben de tamamıyle Şanal Bey'e katılıyorum.