Alıntı:
bluegirlx Nickli Üyeden Alıntı
herkes aradığını çeker demiyor bu yasa..herkes olduğununun benzerini çeker diyor..yani aynı frekansta yayın yapanı çeker..tabi diğer şartlarda uygunsa..
merakımı mazur gör..hiç çekim yasasının işlediğine şahit odun mu.. yoksa gerçekten sorguladığın bu yasayı hiç sınamadın mı..sevgiler.. |
Şahsen bir çekim yasası deneyimim olmadı. Birçok defa sınadım ama bende pek işe yaramadı. Tabi hatayı kendimde arıyorum. Çekim Yasası şartlarından birini ya da birkaçını eksik yapmış olabilirim.
Deneyip de başaranların olduğuna inanıyorum.
Benim burada muhakeme ettiğim husus deneyip de başaramayanlar. Yani çekim yasası prosedürlerini uygulayıp da sonuç alamayan örnekler üzerinde duruyorum.
Örneğin "inanç eksikliği" ve "vizualize edememek" dileklerimizi çekmemizin önünde bir bariyer oluşturur. Hipokondriyaklarda ise bu yok, ama hastalıkları çekmezler.
Diğer paranoid bozukluklar da bu örneğe dahil edilebilir. İşkence gördüklerine, izlendiklerine, kendisine suikast düzenlendiğine/komplo kurulduğuna, zehirlendiklerine, aldatıldıklarına, gözetlendiklerine ya da alay konusu olduklarına dair sanrılara kapılan pek çok paranoyak vardır. Ancak bu kişiler tam bir inanca sahip olmalarına ve sanrılarını sürekli gözlerinde canlandırmalarına rağmen hayal ettikleri durumları çekmezler.
Ülkemizde en sık görüleni aldatılma sanrısıdır. Bu sanrıya sahip kişiler eşlerine hayatı cehenneme çevirirler ve cinayet dahi işleyebilirler. Bu paranoyak kişiler işledikleri suçlardan dolayı TCK'nın 46. maddesine göre mes'ul değildirler. Zira muhakemeleri bozuktur.
Paranoid bozukluğun bir başka çeşiti (daha önce detaylıca değindiğim gibi) mistik sanrılardır. Tanrının misyoneri olduğuna inanan kişi etrafında gördüğü ya da kendi başından geçen tüm olayları çarpıtarak mistik sanrılarına göre yorumlar. Sanki tüm dünya kendisi etrafında dönüyor, tüm evren kendisine yardım ediyor gibi bir hisse kapılır. Telkine açık bir takım saf kişileri de etkisi altına alabilir. Böylelikle bir "toplumsal paranoya" oluşturarak geniş çaplı organizasyonlar düzenleyebilirler. Hitler ve Mussolini gibi ihtiraslı idealistler buna iyi birer örnektir. Ama sonuç olarak ilahi bir statüye kavuşmazlar.
Burada sorun ne? Dilekleri veya hayal ettikleri şey ile aynı frekansta olamamak mı?