Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Yerde gördüğümüz bir ekmek parçasını, kaldırır öper başımıza koyar sonra da üzerine basan olmasın diye bir kenara koyarız. Peki en şerefli mahluk olan insan ve o insanın yüreğine basmaya hemde umarsızca basmaya kırmaya nasıl cesaret ederiz. Bir insan kalbi, ekmekten daha mı kıymetsizdir? Hatta yere atar o yüreği üzerine basar ve bir tekmede biz atarız. Ne tezat. Birbirinizin malı, canı, namusu birbirinize emanettir denirken, nasıl olur da bir diğerimizin hakkında konuşur, onu azarlar, onu ezer, ona kötü davranırız. Ne hakla? Hatta daha da ilerisi, bunu kendimize yapmayada hakkımız yoktur. Öyleyse iç söylemlerimizi değiştirmeliyiz. Başkasını kolayca alkışlayan bizler ( eğer haset gibi bir hastalığımız yoksa) kendi başarılarımızı da alkışlamayı bilmeliyiz. Kendimize kötü cümlelerle hitap etmeyi bırakmalıyız. Örnek vereyim, taşa takıldık yolda giderken ve tökezledik. hemen söyleniriz " ay ya ne kadar da dikkatsizim." Hatta biraz da kaba biriysek " offff amma da aptalım, salağım, geri zekalıyım" Böyle bir durumda benim kendime karşı davranışım şu olur. Önce gülümserim, bazen abartır gülerim. Daha dikkatli olmalısın bebeğim derim. Çok telaşlı bir günümdeyim diyelim, misafirim gelecek çok endişeliyim iç sesim şu olur " merak etme her şey yolunda gidecek sen bunu hep başardın, yine başarırsın. Bir şeyler ters gidebilr olsun insanlık hali, sen yapman gerekeni yap gerisi senin işin değil. Kendime iyi bakarım hasılı kelam, kendime hoş görülü davranmaya gayret ederim. |