Super Moderator
Üyelik tarihi: Jan 2013
Mesajlar: 2,480
Tesekkür: 2,848
1,792 Mesajinıza toplam 3,354 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Işık'ca İnsanları yargılamak çok kolaydır. Fakat bir o kadar da anlamsız. Çünkü kimse kimsenin ne yaşadığını, hangi yollardan geçtiğini bilemez. Ben şöyle düşünüyorum! Evet, ben bir anneyim, ben bir kardeşim, eşim, arkadaşım, dostum, sırdaşım.. Yani pek çok rolüm var insanların hayatında. Annem için olduğum kimse ile, kardeşim için aynı kişi değilim. Bana karşı duyguları farklı, çünkü her ikisiyle ilişkim farklı. Birinin kızı, birinin ablasıyım. Eşim için başka biriyim, arkadaşım için başka biri. Hatta her iki yavrum için iki farklı insanım. Başka şeyler duyumsuyor, başka şeyler hissediyorlar. Belki biri için anlayışlı sevecen bir anneyim, ama öteki için o kadar da anlayışlı biri değilim. Şimdi biri gelip size bir kişiden bahseder, şöyle böyle biri der. Oysa bilmemiz gereken, o kişinin düşünceleri sadece onu bağlar. Beni bağlamaz. Senin algınla benim algım farklıdır. Ya da bir insanın hayatta yaptığı seçimler onun tercihidir. O insanın tercihlerine saygı duymam beklenir. Dediğim gibi o insanın hangi yollardan geldiğini, neler yaşadığını, nasıl bir çevrede büyüdüğünü bilemem.Bir kızılderili atasözü der ki " Benim makosenlerimi giyip, benim geçtiğim yollardan geçmedikçe beni yargılama"
O yüzden, şu hayatta uğraşacak tek işim var. Kendimi geliştirmeye çalışmak. Değişmek demeyeceğim. Gelişmek diyorum ben, bir fidan gibi hem gökyüzüne doğru boy atmak, hemde daha derinlere doğru kök salmak. Ama içinde yürümek. Kök salmak derken bir yere sıkıca bağlanıp kalmaktan söz etmiyorum. Kendi içinde bütünlüğü yakalamak. Yaratılış gayesini yakalamak, insanlığı deneyimlemek. Kainatta gördüğümüz her şey bizlerde mevcut. Acaba ne, neye karşılık geliyor? Öfke ve kıskançlık, kızgınlık ateş gibi adeta sahibini ve çevresini kasıp kavuruyor. Su cömertlik gibi, hava nefes gibi, sevginin yeri kalpler. Bazen bir yılan gibi, sarıldığı şeyi boğan, ya da zehirleyen. Mesela kobralar yılanla beslendiğinden, yavrusuna günlerce bakıcılık yaptıktan sonra tamda onların yumurtadan çıkacağı sırada yuvayı terk eder. Neden? Çünkü yavrularına zarar verebilir de ondan. Oysa insanoğlu öyle midir? Bazı insanlar vardır ki yavrularına hayat hakkı tanımaz. Akrepler de tam tersi, yavrularını sırtında sır denen bir kabuğun altında büyütüyor. Ve onlar büyüdükten sonra, sır denen o kabuk açılıyor ve yavrular etrafa dağılıyor. Ve ne oluyor biliyor musunuz bazen? Yavrular annelerini yiyor. Olayları daima perde arkası boyutuyla yani hikmet gözüyle görmeliyiz. İlk emir" OKU" evet okumalıyız ama kainatı okumalıyız. Neden böyle, niçin böyle? Anlamı ney? Akreplere dönecek olursak bana göre burada insana verilen mesaj şu olabilir. Bana göre! Bazen hayatın pahasına sevdiğin insanlardan zarar görebilirsin. Kimse için kendini feda etme. Fedadan kastım şu, yani yaratılış gayeni unutma. Kimseyi sahiplenme, başkaları için hayatından vazgeçme bu evladın bile olsa. Yanlış anlaşılmasın yavrularına sahip çıkma onları koruma demek istemiyorum burada, benim söylemek istediğim şey, kendi gerçeğini unutma. Onlarla birlikte yol al, onlara kol kanat ger ama onları da kendini de köleleştirme.
IŞIK'ca |