Cevap: exile'nin degisim günlüğü Bedenim bana kalacak ama ruhum size dönecek. Kalemim uçup gidecek elimden bir gün, sessizce. Hayallerimi, öykülerimi hep birilerine vereceğim ama gözlerim bana kalacak.
Göremiyorum, duyamıyorum sizi, sesinizi. Hissedemiyorum o garip varlığınızı. Fark ediyorum, düşünebiliyorsunuz. Ve duyuyorum, nefes alıyorsunuz. Garip bir duygu var içimde. Kimse hissedemiyor. Tutunamıyorum hayatın dalına sıkıca. Biraz da olsa bağlanıyor ruhum bu dolambaçlı hayata.
Ya da anlatamıyorum kendimi ona.
Hiç yokken…
Hiç yokken değişiveriyor hayatım. Hiç yokken, kanatlanıp uçmayı öğreniyorum. Ve bazen yere çakılıyorum. Coşkuyla oynuyorum “TIP” oyununu. Seviyorum sessizliğin çıldırtıcı gücünü. Belki de hissediyorum.
Belki de ben öyle sanıyorum. Aslında sessizlik yok. Aslında bizler birer robotuz. Aslında, aslındayı ben bilmem.
Bakın, sessizce gidiyor işte hayat. Bakın yine güzel bir gün var. Uğulduyor tüm arılar, çıkıyor yeni kelebekler kozalarından. Uçuşmaya başlıyor birkaç yeni çiçek. Sevilmeye başlıyor günün öğle saatleri.
Aslında, bakın akşam oluyor. Bazen nokta konmuş biterken, bazen virgülü koyup nefes alıyoruz. Acı bir tat hepimizdeki. Haz verici bir mucize içimizdeki.
Hiç yokken güneş parıldayıveriyor. Aniden, çıldırtıcı gücüyle esiveriyor herkesin yüzünde. İnsanlar, büyüyüp gelişiyor. Konuşup, eğleniyorlar. Tam bunları yaparken, her şeye bir nokta koyup çekip gidiyorlar.
Ve bazen…
Ve bazen, hiç utanmadan saldırıyorum insanlara, düşüncelere. Hiç yokken acı hissini uyandırıyorum karşımdakinde. Ve bazen, bekliyorum…
Unutuyorum zamanla, unutuyorum her şeyi. Seviyorum büyük bir coşkuyla ama kısa sürüyor coşkum. Kaçınmıyorum artık düşüncelerden. Bazen utanıyorum sözlerden. Ama yine de dolu dolu yaşıyorum benliğimi.
Önümde duran insana bağırıyorum şimdi. Neden? Çünkü o bana göre suçlu.
Bazen önümüzdeki böceği ezebiliyoruz. Bunu bilinçli ya da bilinçsiz yapıyoruz. Neden? Çünkü onun kötü bir yapıya sahip olduğunu düşünüyoruz. Oysa o böceğe bile yakından bakıldığında ne kadar güzel yanları olduğunu görüyoruz.
Düşünmeden, yargılamadan, anlamsızca yok ediyoruz. Düşünmeme üzerine çalışıyoruz. Düşünmeme üzerine yazıyoruz. Gözlerimizin önündekini yargısızca iftiralara boğuyoruz. Sevmeden, haz almadan, yargılamadan, düşünen bir varlık olduğumuzu unutarak. Sadece eziyoruz.
Sabırsızca bekliyorum hiç yokken gelecek mektubu. Umutla bakıyorum boş penceremden doğan güneşe. Sakince doğruluyorum uzun bir süredir yattığım yatağımdan.
Ve sonsuza açıyorum kollarımı…
Ve geleceğe dönüyorum, geçmişi yakarak…
alıntı..... |