Cevap: Telefonla Çekirdek İnanç Bulma Çalışması Onaylanmanın aslında çok farklı kökenleri de olabilir hatta okuduğum kitabın birinde bir vecize vardı.Onaylanmak insan doğasının en naif özelliğidir gibi bir cümle.
Ağabeyinin durumunu anlayabiliyorum. Empati yapmaya da gerek duymuyorum çünkü ben bu durumu ömrümün üçte ikisinde yaşadım.Maddi gelirinizi bilmiyorum.Bu duruma net olarak uymuyor da olabilirsiniz ama eminim ağabeyinin keşke kendi başıma idare edebileceğim bağımsız bir gelirim olsaydı dediği an veya anlar olmuştur.
Mesela ağabeyin vw golf almak istiyor ama hemen gidip alamayacak babanın yanına gelecek baba golf alalım diyecek babanda golf güzel ama biz kalabalık bir aileyiz gel bir transporter alalım diyecek.Neticede golf alınmadığı için üzülecek.
Tabi bir de bu durumun farklı varyasyonları olabilir.Bazıları sadece adet yerini bulsun diye kendisine sorulsun isterler.Ben öyleyim mesela bizimki geçmişle alakalı.Eğer ben sıkıntıya düşmeyeceksem genelde herkesin iznini vs veririm ya da sınır çizerim.Bazı insanlar ise senin ısrarını görmek isterler gerçekten isteyip istemediğini görmek isterler.Çok farklı varyasyonlar var hepsini buraya yazamam, yer yetmez.
Dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali babam benden araba kullanmayı teklif etmemi beklemiş ben de babamın hadi gel oğlum sana araba kullanmasını öğreteyim demesini bekledim.Sonra üniversiteye başladığım ilk senenin yazında burslarımdan biriktirdiğim para ile ehliyet almıştım ama araba kullanırken kendimi çok kasıyordum mesela.Kasların gücünü kesinlikle hafife almayın.
Onaylanma sadece maddi konularla sınırlı değil yeni bir proje yapmak istiyorsun heveslisin ve müdürün karşısına geçip anlatıyorsun o da sana olmaz diyor hevesin kırılıyor bu sefer daha karşısına çıkmak istemiyorsun.Elbette bu durumun öğrenilmiş çaresizlikle çok alakası var.Beklediğin tepki şu aslında : Muhteşem bir proje herkesin aklına gelmeyecek bir şey.Süpersin sen ya.
En basitinden pek çok kız üzerine giydiği için Aa ne kadar yakışmış denmesini beklerler , beklemezlerse de söylenildiği zaman hoşlarına gider.Aslında erkekler içinde aynı kravatın güzelmiş gibi bir cümle senin hoşuna gidiyor.Hele ki daha önceleri birileri sana bunu söylemediyse.
Çoçukluğunda aşırı şımartılmış olmak da iyi bir şey değil aşrı öz güven veriyor.Her yerde bunu arıyorsun ve başarılı olabilmek adına birinin sana sen dünyanın en mükemmeli değilsin karşındaki kişi senden daha iyi biri ve sen sırça köşke yaşıyorsun hadi ayakların yere bassın ve şu işe devam edelim demesi gerekiyor.
Çünkü zoru görüp burunları sürtülünce sönüyorlar balo oldukları ortaya çıkıyor.Arkadaşla arada kafelerde böylelerine çok denk geldim.Kız arkadaşı ile buluşmuş küçük dağları ben yarattım öz güveni büyük dağları Allah yaratmış olabilir(Haşa sümme haşa.)
Doksan sonrası doğan kuşağın hali böyle gerçi fikirlerine değer verdiğim emekli bir hekim ağabey buna seksenin ortasını da dahil ediyor.Her şeyi bildiğini zanneden , bencil , dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan , kimseye saygısı olmayan bir nesil türedi diyor.Katılmadan edemiyorum.Aslında bu tahlil daha uzunda ben kısalltım.
Bizim durumumuz biraz daha farklıydı annem mesela benim hep eksiklerimi söyledi sonra eleştiriye gelemediğimi söyledi.Babama göre hep savunma durumuna geçiyordum.
Kesinlikle ailelerimiz bizim için her şeyin en iyisini istiyor.Şöyle bir durum var eğer bir ailenin son çocuğu değilseniz veya gayet okumuş ve geç evlenmiş hatta annenin " biyolojik zamanının" sonlarında doğurduğu babanın belki kırklı ellili yaşlarda olduğu bir çocuk değilseniz genelde deney tahtası oluyorsunuz.Gayet imprövize bir çocukluğunuz oluyor.Pek çok şeyi kendini kendize öğrendiğinizi düşünüyorsunuz.Durum aslında öyle değil ailenizde sizinle beraber öğreniyor ebeveyn olmayı.
Bu nedenle ilk çocuklar hep biraz mahzundur , sessizdir.Genelde son çocuklar daha girişken olur hatta son çocuk hele böyle torun sevme durumunda olan bir ailede ve torun varken gelmişse ( kendinden bir-iki yaş büyük amcası dayısı halası teyzesi olan birini düşünün) daha farklı oluyor.Birde ailenin maddi imkanları zamanla genişler küçük kardeş veya kardeşler sıkıntılı dönemleri pek görmezler.İlk çocuk bunları görür.
Benim memur doğrusu memur mühendis olmamda biraz çocukluğumuzda ve süregelen senelerde yaşadığımız olayların etkisi büyük.Yoksa kendi işimiz vardı.Sadece bir adamın tek bir işten bize 45000 lira borcu var.Aynı adamın başka borçları da var.Bunları hep görünce ister istemez bir garanticilik gelişiyor.Mesela telkinlerden biri de garanticiliğe son.
Biraz memur çocuklarına imrenirim hiç bir krizde parasız kalmadılar.Maaşları hep yattı.Bir İspanya ,Yunanistan olmadık ama serbest piyasa bitti.İntihar eden zenginleri gördük.Paralarımızı alamadık sadece biriken ne varsa onu yemek zorunda kaldık ama onlar (bana göre) belki sadece biraz kemer sıktılar ve o durumları yaşamadılar. |