Cevap: İngilizce Hikayeler- Türkçe Tercümeli Ahtapot konuyu özetle toparladı: “ Demek kaynak burasıymış. Su bu daracık yerden yeryüzüne çıkıyor, yağan kar ve yağmur sularıyla besleniyor, çevreden kimi dereciklerin sularını alarak çağlayana kadar iniyor. Çağlayan geçildikten sonra sağdan soldan pek çok kol alan su gittikçe büyüyerek bir ırmak halinde benim doğduğum denize varıyor ve denizle bütünleşiyor. Uzun bir süre içinde yaşadığım göl de fazla sularını ırmağa bir kol aracılığıyla akıtan büyükçe bir su birikintisinden başka bir şey değilmiş. “
Dönüş yolunda, çağlayana yaklaştıkça, ahtapotu bir düşüncedir aldı. Acaba insanlar onu oralarda bekleyebilirler miydi? Bu yüzde elliye yüzde elliydi.Yani bekleyebilirlerdi de beklemeyebilirlerdi de. Onun orası belli olmazdı.Ahtapot, kesinlikle korkmuyordu. Zaten böyle durumlarda bir idealist için korku en son akla getirilecek bir şeydi. Korkmak için hiçbir neden yoktu. Ahtapot, şöyle bir durum değerlendirmesi yaptıktan, ne olursa ne şekilde hareket edeceğini hesapladıktan sonra, çağlayandan aşağı indi. Suların üstünden, göğsünü gere gere yüzerek, gölün ırmakla bağlantısını sağlayan kolun yanından geçti, gitti.
Ahtapot, birkaç gün sonra denize vardı. Yıllar önce, genç bir ahtapotken, bir idea uğruna yola çıkmış; yıllar sonra, büyük, olgun bir ahtapot olarak işte geriye dönmüştü. Fakat, idea, ideal değildi henüz. Bir idealist, öğrendiklerini başkalarına da öğreterek, onları da bilgilendirmeliydi. Ben, bana yetecek kadar bilgi sahibiyim fazlasını öğrenmesem de olur diyemediğin gibi, ben herkesten çok daha fazla bilgiliyim varsın benim bildiklerimi başkaları bilmeyiversin de diyemezdin. Ahtapot, kısa bir süre dinlendikten sonra girişimlerine başlamak istiyordu. Öğrendiklerini başkalarına da öğreterek onları da bilgilendirecekti. Beyninde kendisinin bilip de başkalarının bilmediği tek bir bilgi kalmayana kadar… |