Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 759
Tesekkür: 4,989
489 Mesajinıza toplam 2,458 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Sevgiyi Serbest Bırakma Tekniği Sevgiyi Serbest Bırakma Tekniği
Başarının sırrı “sevmek”tir. Sevmek için, bilincinizin derinlerinde saklı olan sevgi duygusunu bilinç düzeyine gerekir ve bu sanıldığı kadar kolay bir iş değildir.
Fakat hemen herkes sevgiden söz eder ve hatta her şeyi sevdiğini söyleyenler vardır. Ancak sevgi çok kolay söz edilmesine karşılık sevgiyi yaşamak aynı derecede kolay değil. Çünkü akıl bizim çağımızın en önemli unsuru ve
kendimiz dahil dünyada her şeyi aklımız ile kavrıyor ve sevgiye değer olup olmadığını ölçtükten sonra sevdiğimizi veya sevmediğinizi söylüyoruz. Halbuki sevgi duygusu aklın ötesinde farklı bir haldir. İçinizde uyandığı zaman bunu aklınızla tespit edebilirsiniz. Ve hatta tarif etmeye çalışırsınız. Ancak aklınızla belirlediğiniz sevgi, gerçek sevgi değildir. İçinizdeki
gerçek uyandırmayı başardığınız zaman kendinizi çok farklı hissedersiniz. Hem kendinizi, hem de dünyayı bambaşka hisseder ve daha kolay yaşamaya başlarsınız. Bu durum yaptığınız bütün işlere , ilişkide bulunduğunuz herkese yansır. Sizi farklı görmeye, farklı algılamaya başlarlar. İçinizdeki sevgiyi uyandırdığınız zaman, yani bilincinizin derinlerinden uyanıp serbest kaldığı zaman içinizdeki tüm yetenekler de uyanır ve serbest kalır.
Birden bire başarılı çalışmalar yapmaya başlarsınız. Yaptığınız işler fark edilir derecede pırıltılar saçmaya ve güzelleşmeye başlar. Bedeninizin duruşundan bakışınıza, konuşmalarınızdan yaptığınız işe kadar farklı bir rahatlık sergilemeye başlarsınız. Serbest kalan sevginizle birlikte, tüm yetenekleriniz serbest kalır. Buna karşılık sevgiyi tutarak yaşayan kişilerin davranışları da tutuk olur. Yeteneklerinizi de tutar ve potansiyelinizi tam olarak kullanamazsanız.
Derinlere gömdüğünüz, içinize hapsettiğiniz sevgi duygusunu serbest bırakmak için öncelikle kendinizi ve içinde bulunduğunuz koşulları kabul göstermeyi öğrenmelisiniz. Tabii ki, kabul etmek çok zordur.
Özellikle sert koşullarda bulunanlar ve çok daha iyi durumları hak ettiği düşüncesine sahip olanlar için göstermek daha da zordur. Öncelikle içinde bulunduğunuz koşulları anlamaya çalışın. Birlikte olduğunuz kişiler, sizin için ne ifade ettiğini, neden bu kişilerle birlikte olduğunuzu sizin gelişiminize katkılarını anlamaya çalışın. İçinde bulunduğunuz şartların nasıl oluştuğunu düşünün. Ve hiçbir şeyin durup dururken aniden ortaya çıkmadığını bilin. Yaşanılan olaylar kendiliğinden meydana gelmez. Olaylara neden olan insanlardır ve siz de yaşadığınız olayları anlamaya çalışırken olayın parçası olan kişileri ve kendinizi anlamaya çalışmalısınız. Anlamadığınız bir durumu kabul gösteremezsiniz. Ve kabul göstermediğiniz bir şeyi sevemezsiniz. Sevgi duygusunu içinizin derinlerinden dışarı yani şuurunuza yükseltmek için kendinizi sevmeye
başlamanız gerekiyor. Fakat insan, kendisinin dışındaki herşeyIe meşgul olurken kendisiyle ilgilenmiyor.
Kendinizle ilgilenmenize neden olacak olaylarla karşılaşmanız gerekiyor. Bu olaylarla karşılaştığınız zaman kendinizle ilgilenmek yerine yine başkalarıyla ilgileniyorsunuz “Öyle yapmasaydı, şöyle dursaydı” şeklinde pek çok eleştiri ve öneri getirirken, kendimizi hesaba katmıyor ve olayın jçindeki durumumuzla daha fazla ilgileniyoruz. Durumun yaratıcısı olan duygu ve düşüncelerimizin yönlendirdiği davranışlarımızı, kendimizi göz ardı ediyoruz. Hatta olayların meydana
gelmesinden önce yaptığımız hazırlıkların hepsini birden unutuyoruz. Sanki her şey bir anda olmuş ve bitmiş ve biz de şansızlık kurbanıymış gibi bir duygu içinde, sevgimizi daha da derinlere gömüyoruz.
Derinlere hapsettiğimiz sevgiyi açığa çıkarmak için ilk önce korkularımızla başa çıkmayı öğrenmeliyiz. Sevgimizi
serbest bırakırsak, savunmasız kalacakmışız veya sevgimizi kullanarak bizi istismar edeceklermiş korkusu içinde bulunuyoruz. Bunun sonucunda içimizden kuvvetli yükselen arzuyu korkularımızla bastırıyor ve bu kez korkular ve baskılar arasında sıkışıp kalmanın sıkıntısı içinde yaşıyoruz. Fakat daha da önemlisi bütün bunları farkında olmadan, düşünmeden yapıyoruz. Sonra da neden bunalımda olduğumuzu anlayamıyoruz. Elbette ki, bunalımlarımızın açıklamalarını yapabileceğimiz bir dizi neden sıralayabiliriz. Fakat bunların hiçbiri bizim durumumuzu açıklayan gerçek nedenler değil. Sadece etrafında dönüp durduğumuz görünür nedenler ve bu nedenlerin altında yatan gizli nedeni bulmak, ortaya çıkarmak için pek bir gayretimiz yok. Çünkü bundan da korkuyoruz. Sevginizi hapsettiğiniz derinliklerden serbest bırakmak için, önce korkularınızı tespit etmeniz gerekiyor. Bunun için yazılı çalışma yapmanızı öneriyorum. Daha önce
“Korkulardan Kurtulma Çalışması” olarak önerdiğim çalışmayı bu amaç için yapabilirsiniz.
Bu kez dikkatinizi sevgi duygunuza yöneltin ve neden sevginizi serbest bırakamadığınızı kendinize sorun. Bu çalışmayı yapmak için kendinize zaman ayırın ve her gün kendinize bir saat ayırın. Önce gevşeyin. Dikkatinizi kendinize yöneltin. İçinde bulunduğunuz durumu ve bulunduğunuz konumdaki kendinizi düşünün. Sonra sevgiyle davranmak için neye ihtiyacınız olduğuna odaklanın ve defterinize içinizden yükselen ihtiyaçlarınızı yazın.
Sonra bu ihtiyaçlarınıza odaklanın. İhtiyaçlarınızla karşılaşmak için ne yapmanız gerektiğini kendinize sorun ve bunları da yazın. İşin komik tarafı ihtiyaçlarınızla karşılaşmak için sevgiye ihtiyacımız olduğunu anlayacaksınız. Peki sizi tutan nedir? Korkular
Korkular, hayatı zorlaştırırken, yeteneklerimizi ve isteklerimizi yani kendimizi ortaya koymamıza da engel oluyor. Çünkü derinlere sakladığımız sevgi duygumuz daha da derinlere gömülüyor. Bu durumun tek bir çıkışı var, sevgi. Şimdi diyeceksiniz ki, korkularımızla hapsettiğimiz sevgi, nasıl olacak da korkularımızı ortadan kaldıracak? Bir çeşit paradoksa dönüşen bu durumun aslında odak noktası “sevgi” ve içinizdeki sevgiyi uyandırarak korkularınızla başa çıkabilirsiniz.
İçinizdeki sevgiyi serbest bırakmak için önce kendinizi sevmeyi öğrenmelisiniz.
Korkular hayatınızı zorlaştırırken, yaşadığınız olaylar kendinize acımanıza neden olabilir ve salya sümük, yapış yapış duygulara kendinizi bırakarak yavaş yavaş depresyonun karanlığına doğru çekilirsiniz.
Kendinize acımaktan, başkalarına öfkelenmekten vazgeçin. Öfke duygusu sizi dinamik tutuyorsa istediğiniz kadar öfkelenebilirsiniz fakat, öfke yakıcı bir duygudur ve sizi de yakabilir. Bunun sonucunda yapabilecekleriniz olduğu halde hiçbir şey düşünemeyecek duruma gelirsiniz.
Zihninizi temiz tutun. Öfkeye, acıma duygularına, kısaca hayatınızı bloke edecek tüm duygulara karşı kayıtsız kalmayı başarın. Bunu sağlamanın tek yolu içinizdeki sevgi duygusunu uyandırmaktır. Derinlere hapsettiğiniz sevgiyi serbest bırakmak için öncelikle kendinizi sevmeye başlamalısınız. Hem de bütün kusurlarınızla ve beğenmediğiniz taraflarınızla kendinizi kabul etmeyi öğrenmelisiniz. Sonra kusurlarınızın kaynağını araştırmaya başlayabilirsiniz.
Çocukluk ve ilk gençlik yıllarınızda geliştirdiğiniz yöntemler, ileri yaşlarınızda alışkanlığa dönüşerek hayatınızı zorlaştıran kusurlar olarak karşınıza çıkar. Kendinizi tüm kusurlarınızla birlikte sevmelisiniz. İçinizdeki sevgiyi serbest bırakmanın yolu kendinizi sevmeyi başardığınız zaman mümkün olacak.Ancak kendinizi sadece beğendiğiniz taraflarınızla değil, beğenmediğiniz yönleriniz ve değiştirmek istediğiniz tüm alışkanlıklarınızla birlikte kabul edip sevmelisiniz.
Yoksa bütün çabalarınız boşa gider ve ne kadar uğraşırsanız uğraşın, dikkat gösterin, pratik hayatın içinde yaşarken alıştığınız gibi davranmayı sürdürürken kendinizi yakalarsınız. Önce kendinizi olduğu gibi tüm kusurlarınızla ve istemediğiniz yönlerinizle birlikte kabul gösterin ve sahip olduğunuz bedeni sevin. Dikkatinizi kendinize yöneltin. Yaşadığınız hayatı sürdürmenizi sağlayan bedeninize sevgiyle yaklaşın ve kendinizi inceleyin. Ne kadar mükemmel olduğunuzu düşünün ve “iyi ki, böyleyim” deyin. Bunları akıl yürüterek değil içinizin derinlerinden yükselen duygu ile yapın. Ve sevgi duygunuzun yavaş yavaş yükselip büyümesine izin verin. Sonra içinizden yükselen duyguları tarif edin. Tabii bunu yazılı yapmalısınız.
Korkularınızı, kusurlarınızı yazın. Bir hafta boyunca her gün bu çalışmayı yaptıktan sonra defterinizi okuyun ve düşünün. Neden korktuğunuzu, neden sevmediğinizi kendinize sorun. Daha sonra bunlarla başa çıkmak için neye ihtiyacınız olduğunu düşünün ve yine yazın. Yazarak düşünmek, kendinizi keşfetmenin ve geliştirmenin en iyi yoludur. Defterinize ikinci bir kişiymiş ve sanki onunla konuşuyormuş gibi davranmalısınız. Böylece kimseyle paylaşmadığınız ve belki kendinize bile itiraf etmeye korktuğunuz yönlerinizi açığa çıkarabilir, kendinizle kolayca yüzleşebilir ve böylece içinizdeki sevgiyi uyandırmayı başarabilirsiniz.
Yasemin Boran Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.
__________________ "Ben Pozitif enerjiyi sevgiyle kabul ediorum. Benimle çalışmasına derinden izin veriyorum.Bolluk, aşk, sevgi, sağlık, başarı, mutluluk benim hakkım. Tüm bunları kendime çekiyorum. Ve bedenimi sarmalarına derinden izin veriyorum.Kıskançlık, korku , endişe, güvensizlik ve tüm olumsuz düşünceleri iade ediyorum ve bu tür duyguları kesinlikle kabul etmiyorum. Pozitif enerjilerle uyumlanıyorum. |