Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13-12-2008, 07:43 PM   #35 (permalink)
Pamukk
Binbaşı
 
Pamukk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2008
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,435
Tesekkür: 3,766
1,176 Mesajinıza toplam 8,428 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Pamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud of
Standart

Provakatör Mistik : Ölümü Kabullenmek
Annemin babası bana, doğduğum zaman o günlerin en ünlü astrologlarından birisine danıştığını anlatırdı.

Astrolog doğum haritamı yapacakmış ama onu incelemiş ve şöyle demiş, “Eğer bu çocuk yedi yılın sonunda hayatta kalırsa, ancak o zaman haritayı yapabilirim. Yedi yıldan fazla hayatta kalması imkânsız görünüyor, bu yüzden çocuk ölecekse harita yapmak faydasız; bir işe yaramaz. Haritanın işe yarayacağından emin olmadıkça onu yapmamayı alışkanlık edindim.”

Haritamı yapmadan öldü, bu yüzden onu oğlu hazırladı. Ama o da şaşırdı; dedi ki, “Bu çocuğun yirmi bir yaşında öleceği neredeyse kesin. Yedi yılda bir ölümle karşı karşıya kalacak.” Bu yüzden annem ve babam, ailem hep benim ölmemden endişelendiler. Ne zaman yedi senelik devrenin sonuna gelsem korkarlardı. Ve adam haklıydı. Yedi yaşında hayatta kaldım ama derin bir ölüm deneyimi yaşadım , kendiminkini değil, annemin babasının ölümünü. Ve ona o kadar bağlanmıştım ki, onun ölümü kendi ölümüm gibi geldi bana.

Kendi çocuksu yolumla onun ölümünü taklit ettim. Üç gün yemek yemedim, su içmedim çünkü bunu yapmanın ihanet olacağını hissediyordum. O benim parçamdı. Onun varlığı, sevgisi ile büyümüştüm.

O öldüğü zaman yemek yemenin ihanet olacağını hissettim. Yaşamak istemiyordum. Bu çocuksu bir davranış ama bunun aracılığı ile çok derin bir şey oldu. Üç gün boyunca yattım; yataktan çıkmadım. Dedim ki, “Artık o öldüğüne göre ben de yaşamak istemiyorum.” Hayatta kaldım ama o üç gün bir ölüm deneyimi oldu. Bir açıdan öldüm ve fark ettim ki sana nasıl anlatabilirim, o zamanlar yalnızca belirsiz bir deneyimdi ölümün imkânsız oldu- ğunu hissetmeye başladım. Bu bir histi. On dört yaşına geldiğimde ailem yine öleceğimden endişelenmeye başladı. Hayatta kaldım ama yine bilinçli olarak denedim. Onlara dedim ki, “Eğer astroloğun söylediği gibi ölüm olacaksa, hazırlıklı olmak en iyisi. Neden ölüme şans verelim ki? Neden gidip onu yarı yolda karşılamayayım? Öleceksem, bilinçli olarak ölmek en iyisi.”

Böylece okuldan yedi günlük izin aldım. Müdüre gittim ve ona, “Öleceğim,” dedim.

O dedi ki, “Neler saçmalıyorsun! İntihar mı edeceksin? Ne demek öleceğim?”

Ona astroloğun kehanetini, her yedi yılda bir ölümün karşıma çıkacağını anlattım. Ona dedim ki, “Ölümü beklemek için yedi gün herkesten uzaklaşacağım. Ölüm gelirse, bunu bilinçli olarak karşılamak en iyisi, böylece bir deneyim olur.”

Köyün hemen dışındaki tapınağa gittim. Rahiple konuşarak, beni rahatsız etmemesini sağladım. Çok tenha, ziyaret edilmeyen bir tapınaktı eski ve yıkıntı halindeydi. Oraya kimse gelmiyordu. Bu yüzden ona şöyle dedim, “Tapınakta kalacağım. Bana günde bir kez yiyecek ve içecek bir şey ver. Bütün gün yatıp ölümü bekleyeceğim.”

Yedi gün bekledim. O yedi gün çok güzel bir deneyim oldu. Ölüm gelmedi ama ben ölmek için üzerime düşeni yaptım. Tuhaf, garip şeyler oldu. Çok şey oldu ama en temeli şuydu öleceğini hissediyorsan, sessiz ve sakin oluyorsun. O zaman hiçbir şey endişe yaratmaz, çünkü tüm endişeler yaşamla ilgilidir. Yaşam tüm endişelerin temelidir. Her durumda bir gün öleceksen, neden endişelenesin ki?

Orada yatıyordum. Dördüncü veya beşinci günde tapınağa bir yılan girdi. Görüş alanımdaydı, yılanı görüyordum ama korku yoktu. Aniden kendimi çok tuhaf hissettim. Korku yoktu, bu yüzden şöyle düşündüm, “Ölüm gelirken, bu yılan aracılığı ile geliyor olabilir, o zaman neden korkayım? Beklerim!”

Yılan üzerimden geçti ve gitti. Korku yok olmuştu. Ölümü kabullenirsen korku olmaz. Yaşama tutunursan, o zaman korku oradadır.

Defalarca çevreme sinekler geldi. Çevrede uçuyor, üzerimde, yüzümde yürüyorlardı. Bazen sinirleniyor, onları silkeleyip atmak istiyordum ama sonra düşünüyordum, “Ne faydası var ki? Eninde sonunda öleceğim ve o zaman bedeni koruyacak kimse olmayacak. Bu yüzden bırak, istediklerini yapsınlar.”

Onların istediklerini yapmalarına izin vermeye karar verir vermez sinir yok oldu. Hâlâ bedenin üzerindeydiler ama sanki benimle ilgileri yoktu. Başka birinin bedeninde hareket ediyor, yürüyormuş gibiydiler. O anda bir mesafe oluşmuştu. Ölümü kabul edersen, bu mesafe yaratılır.

Yaşam tüm endişeleri, sinirleri, her şeyiyle uzaklaşır. Bir açıdan öldüm ama orada ölümsüz bir şey olduğunu anladım. Ölümü tamamen kabullenirsen, onun farkına varırsın.

Sonra yirmi bir yaşımda ölmemi ailem bekliyordu. Bu yüzden onlara şöyle dedim, “Neden bekleyip duruyorsunuz? Beklemeyin. Şimdi ölmeyeceğim.”

Elbette bir gün fiziksel olarak öleceğim. Ama astroloğun bu kehanetinin bana çok yardımı oldu, çünkü erken yaşlarımda ölümün farkına varmamı sağladı. Meditasyon yapabiliyor, gelmekte olanı kabullenebiliyordum.





Autobiography of a Spiritually Incorrect Mystic
St. Martins Press, USA
__________________
Bugün, öfkelenme ve endişelenme.
Bugün,şükran dolu ol ve alçakgönüllü davran.
Bugün, işini özenle yap.
Bugün,var olan her şeye karşı nazik ve sevecen ol.

Sabah ve akşam ellerin dua pozisyonundayken yukarıdaki kelimeleri tekrar et ve Reikinin senin ruhuna ve bedenine şifa getirmesi için dua et.
-- Dr.Mikao Usui --
Pamukk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla