Çocukken bizi ne diye korkuturlar ? Ya , “ Baban akşam gelsinde görürsün,” diye ya da başa çıkamazsa, “ Doktor gelsin de iğne vursun sana ,” şeklinde..
Tabii bütün çocukluğunu doktorun gelip iğne yapacak berbat bir herif olduğunu düşünerek geçiren insanların büyüyünce doktora gitmekte direnmesine şaşmamak lazım. Bizde bu doktor korkusu vardır yani, kim yok diyorsa yalan söylüyor..
Koca koca adamlar, önüne geleni tepeleyenler, kimselerden korkmayanlar bile iğneyi eline alıp gelen beyaz önlüklü adamı görünce süt dökmüş kediye döner.
Hatta denilebilir ki doktorlarda zaten bu korkuyu yenebilmek için doktor olur.yani korkusunun üstüne giden tipler.
Ben öyle bir tip değilim.Yani yüksekten korkuyorum diye Ağrı Dağı’na tırmanmaya falan kalkışmam.Madem dağa çıkmaktan korkuyorum,çıkmayıveririm.İshak Paşa sarayı’ na tepeden bakacam diye hayatımı riske atamam…
Ağrı Dağı’na çıkıp yükseklik korkusunu yenebilirsiniz ama bir çıkın da görün, bu sefer de hayatınızın geri kalanında yeni bir korku sahibi olacaksınız: İniş korkusu… Tabii başarıp ta inebilirseniz..
Bir kere Fethiye ye gittim.Bir arkadaşım şu hani dağın tepesinden aşağı uçan paraşütler var ya, onlardan işletiyor. Tutturdu , sen de atla . Niye ? ÖlüDenizi yukarıdan görmek için… Niye göreyim kardeşim, Ölüdeniz dediğin yer zaten düz bir yer, ikinci kat balkonuna çıksam görüyorum…Çıkmadım tabi..Bunlara binmek için öyle bir yoldan çıkıyorsunuz ki zaten artık oradan arabayla geri inmektense uçmayı tercih edersiniz.
Hastane dediğiniz yer şifa bulmaya gittiğiniz biryer.Sizin için yapılmış,size yardımcı olacak,sorun neyse çözecek.Bunu için bir doktoru var,hemşiresi var, uzmanı var, güya kurtarmak için sizi bekliyorlar.
Başka milletler için durum böyle olabilir,biz de o da farklı.Diyelim bir akşam durup dururken fenalaştınız. Zaten genellikle böyle olur. Yani insan bikaç gün süresince fenalık geçireceğini anlayarak fenalaşmaz.Bir şans eseri birileri yanınzda, apar topar sizi bir arabaya bindişrip götürürler. Geldiniz hastaneye..
Önce kapıda kapıcı… Baygın düşmek üzere , ayakta zor durarak kapıya zor geliyorsunuz, “ Birine mi baktın ?” diyen bir adam.
“Evet genellikle bayılmak üzereyken hastanelere gelip birine bakarım. Hayatta en büyük zevkim budur ! ”
Adamı geçmek için özel bir taktik uygulamanız lazım. Hemşeri çıksanız iyi edersiniz.Genelde hemşerileri dışında kimseye güvenmezler.Bu hastane kapıcılarının bir huyu var, bunlar herkesten kuşkulanıyor. “ Gelmiş herif kapıya yıkılıyor, belli ki numara , yermiyim ben, hastalık hastası bunlar… “
Doktora güç bela vardınızsa o da ayrı , işte çocukluğunuzdan beri size iğne yapacak olan adam karşınızda duruyor. Zaten moraliniz bozuk, üstelik fiziken direnecek halinizde yok, korunmasız durumdasınız yani , “ geç soyun “ diye bir emir cümlesi geliyor . Soyunacaksın, yapacak bir şey yok.
Bir yandan boğazına bir şey sokuyor, bir yandan soruyor, öyle bir durum ki ne sorsa söyleyeceksiniz, “ Ne zamandan beri var bu öksürük?” , “ Nefes alınca ağrıyor mu ?”
Sıkıysa gel de cevap verme, adamın elinde bir çubuk, kulağına sokmuş bekliyor, bir ters anına gelse çubuğun öteki kulaktan çıkması an meselesi, ne örs kalacak ortada ne üzengi…Mahkeme ye versen mahkeme korkusu, siz hiç “ üzengimi kırdılar” diye tazminat isteyen birini duydunuz mu? Yok .
Bülbül gibi ötüyorsunuz.
“ Uzun zamandır var, sigara da içiyorum, ağrıyor evet , faili meçhullerin çoğunda parmağım var, hepsini kabul ediyorum…”
Yani burada konuşmayacak adam tanımam ben. Çıplaksınız, yorgunsunuz. Üstelik karşınızda ki adam silahlı. İğnesi var, çubuğu var, ismini bile söyleyemediğiniz birsürü acayip makinesi var. Kaç film gördük böyle , neşterle derinizi yüzse ameliyat ettim dese şahit bile yok içerde. Suyuna gideceksiniz adamın çıkana kadar.
Muayene bitiyor geçip bekliyorsunuz. Adam önündeki kağıda birşeyler yazıyor, yüzünüze bile bakmıyor. Soramıyorsunuz ki durum nedir diye. Sanki adamın kendi durumu şimdi sorupta sinirini bozmayayım diye bekliyorsunuz. İsterse söylüyor belki bulamamıştır ne olduğunu, sorupta mahçup duruma düşürmeyelim, kızdırmayalım…
Doktorların da bir suçu yok, doktorluk olayı böyle. Korkutmasa dinlemez bizim millet. Olay çocukluğumuza kadar gidiyor çünkü..
Kürşat Başar..