Dağlarda gezen bir bilge kadın bir nehirde değerli bir taş bulmuş.
Ertesi gün kendisi gibi bir seyyahla karşılaşmış, ama seyyahın karnı
açmış. Bilge kadın torbasını çıkarmış ve yemeğini onunla paylaşmış. Aç
seyyah, bilge kadının torbasındaki değerli taşı görmüş ve taşı çok
beğendiğini söyleyip, onu kendisine vermesini istemiş. Bilge kadın hiç
tereddüt etmeden taşı ona vermiş.
Seyyah karşısına çıkan bu şansa çok sevinip, bilge kadının yanından
ayrılmış. Taşın, yaşamının geri kalan kısmını güvence altına alacak kadar
değerli bir taş olduğunu biliyormuş.
Fakat birkaç gün sonra geri dönmüş ve bilge kadını bulmuş. Taşı ona
geri vermiş ve " Çok düşündüm. Bu taşın çok değerli olduğunu biliyorum,
ama bana daha değerli bir şey verirsin umuduyla bu taşı sana geri vermek
istiyorum. Eğer verebilirsen, senin bu taşı bana vermeni sağlayan içindeki
o yüce özelliği vermeni istiyorum " demiş.
Peki sonra ne olmuş...
evlenmişler mi yoksa
diyeceğim ama diğer seyyahın da cinsiyetinden bahsedilmiyor hikayede...
'ben zaten sana taşla birlikte o yüce özelliği verdiğimi, sen taşı bana geri getirince anladım. Sen de taşı geri getirerek içindeki içindeki bilgeliğin değerinin ölçülemez olduğunu kanıtladın' şeklinde döngüsel bir ifade kullanmış olabilir mi kadın?
niye böyle zor sorular sorarlar ki atalarımız ne demiş az veren candan, çok veren maldan