Binbaşı
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Özlerimiz Bilinçaltında Junga göre ” Bilinçaltı içsel bilinmezlerimizdir. Bilinç kendini yaratmaz bilinçlilik halinin kaynağı bilinçaltındadır. Bilinç, bilinçaltından ayrımlaşarak oluşur.” Tıpkı Dünya’nın güneşten kopması ve özelliklerinin farklılaşması gibi. Doğduğumuzda sadece bilinçaltımız ile dünyaya geliriz.
Tüm içgüdülerimiz kollektif bilinçaltımızdadır. Bu içgüdülerimiz sayesinde beslenir, yaşar, sever, evlenir çoğalırız. Hangi milletten olursa olsun tüm bebekler aynı sesleri çıkarırlar. Bu durum dokuzuncu aydan sonra değişir ve öğrenilmiş dil kullanılmaya başlanır (Gençtan,1999).
Bu da beynimizde bazı ortak bilgilere sahip olarak dünyaya geldiğimizi gösterir. Jung bu ortak bilgileri kollektif bilinçaltı olarak adlandırmıştır.Edingburg Üniversitesi Psikologları tarafından yapılan bir deneyde, bir anne, altı günlük bebeğine tekrarlı olarak dilini çıkarıyor. Aynı olay göz kırpıştırma ve ağız açıp kapama hareketleriyle de tekrarlanıyor. Bebeğin kollektif bilinçaltında yetişkinleri taklit etme içgüdüsü sayesinde her çocuk aynı taklit hareketlerini yapabilmektedir. Öğrenmenin belki de en kolay yolu taklittir. Çocuklar bu yolla dil dahil bir çok şeyi öğrenebilirler.Yaşam denilen bu yolculukta izlediğimiz rota bilinçaltının rotasıdır. Verdiğimiz molaları ise bilinç diye tanımlayabiliriz. Adı ne olursa olsun bu rotayı bize veren (bilinçaltımıza yerleştiren ) kuvvet nedense mola anlarımızı da çok kısa tutmuş. Psikoloji bilimi insanın bu rotasını değil de çok kısa mola anlarını (bilinci) inceleyerek jung ‘ın dediği gibi “Ruhsuz bir ruhbilim” olma yolundadır. Gelin bilinçaltı üzerinde daha fazla düşünelim ve araştıralım. Çünkü bilinçteki her şeyin kaynağı ve kökeni bilinçaltıdır. Bilinçaltı özümüzdür, daima geri planda bizim için düşünen içimizdeki sestir, bilincinde üstünde ki gerçek kişiliğimizdir. O beynin çöp kutusu değil kişinin kendi özüdür. Bilinçaltını tanımak için yapabileceğiniz en iyi şey bilinçlenmektir. Bilinçlenmek için yapabileceğimiz en iyi şey ise bilinçaltını tanımaktır. Jung’ın şu sözü artık bilinçaltı araştırmalarına daha fazla zaman ayırmamız gerektiği mesajını veriyor. ” Bilinçaltı keşfedilebilseydi, erkekle kadının, yaşlı ile gencin, doğumla ölümün sınırında yaşayan bütünsel bir canlının özelliklerini gösterir, hemen hemen ölümsüzlüğe yakın bir biçimde, bir iki milyon yıllık insan deneyimleriyle dopdolu olurdu.”Bilinçaltını araştırmak zorundayız çünkü özlerimiz bilinçaltındadır. Bilinçaltı tüm hatıralarımızın ve duygularımızın ikamet ettiği yerdir. Bilinçaltı tüm içsel kötülüklerimizin bulunduğu yer değildir. Bilinçaltı insanoğlunu anlamanın en önemli yolu olmalı.Bilinçaltı olmasa idi psikologlar ve psikolojik sorunlar olmazdı. Yaşamın anlamı sadece gözle gördüğümüz şeylerle sınırlı kalırdı. Bilinçaltı olmasa idi hepimiz otistik gibi davranırdık.Bilinçaltımızdaki duygular yaşamımızı yönlendirebildiği gibi, yaşamı yönlendirebilen olaylarda bilinçaltındadır. Eğer gelecekte bir gün insanoğlu bilinçaltını tam anlamıyla kontrol etmeyi öğrenirse artık evrende kontrol edemediği şey kalmayacaktır.Mevlana’nın Mesnevide “Aklı Külli” dediği şey’in veya “Kollektif Bilinçaltı” olduğu düşüncesindeyim .Bu bakımdan bilinçaltı
insanın bildiği aklı dışındaki aklıdır. Hipnoz da normalde farkına varamadığımız bu aklı kullanmaktır. Bilinçaltınıza teşekkür ediyor musunuz ?Hani bazen birden bire aklımıza çok iyi fikirler gelir. Beynimizde bir ampul yanar adeta. İşte o ampulün düğmesine bilinçaltı basmıştır aslında. Bu ampulün parlamasını sağlayan elektrik enerjisini de bilinçaltı göndermektedir. Şöyle ki; çözüm bekleyen önemli problemlerimizi, günlük işlerimizden dolayı her zaman düşünemeyiz. Çünkü, yapılacak bir çok iş vardır ve maalesef her işe birden konsantre olamayız. Bundan dolayı beynimiz bu önemli problemi çözme işini bilinçaltımıza havale eder.
Bilinçaltımız biz günlük işlerimiz ile uğraşırken problemi çözmeye çalışır. Çözdüğü anda birden bire beynimizdeki o ampulün yanmasını sağlar. Tabi bizde bu birden bire gelen bu harika fikrin heyecanı ile bize bu fikri gönderen bilinçaltımıza teşekkür etmeyi düşünmeyiz bile.Yani iyi şeyler yaptığımız zaman bunu kendimiz yaptık sanırız, bilinçaltının önemli katkısını göremeyiz. Engel olamadığımız duygu düşünce ve davranışlarımız olduğunda da ilk akla gelen bilinçaltı olur. Bilinçaltı günah keçimiz değildir. Bir insanın nasıl ki kendine hem yararları hem de zararları olursa bilinçaltının da insana hem yararları hem de zararları olabilir. Zararları genellikle bilinçaltına aşırı yüklenildiğinde ortaya çıkar.
Bilinç mi bilinçaltı mı yaşamımızda daha etkili ?
Nasıl ki gölgemizi kendimizden ayrı düşünemezsek bilinçaltımızı da bilincimizden ayrı düşünemeyiz. İnsanın tüm zihinsel dünyasını bir düşünün. Beynimiz doğduğumuzdan beri hiç durmadan bilgiyi algılıyor, işliyor ve kaydediyor. Tüm bu kaydedilenlerin arasına bir sınır çizip çizginin bu tarafı bilinçaltıdır diğer tarafı bilinçtir diyebilir miyiz ? Bu nerede ise imkansızdır. Yani bilinç ve bilinçaltı çoğu yerde iç içe geçmiştir ve devamlı birbirlerini etkilerler. Bu etkileşim sonucunda duygu, düşünce ve davranışlar üretilir. Peki verdiğimiz kararlarda, yaptığımız tercihlerde tüm duygu düşünce ve davranışlarımızda kısacası yaşamımızda bilinç mi daha fazla etkisini göstermektedir yoksa bilinçaltı mı ? Bu soruya benim cevabım yaşamımıza bilinçaltının bilincimizden daha fazla etkisi olduğudur. Yani aslında içimizdeki ben dışımızdaki benden gerçekte çok daha aktif ve çoğu zaman ipler içimizdeki benin elindedir. Bazıları ise tamamen bilinçaltının kontrolü altına girebiliyor. Bu durumlara da psikotik durumlar deniliyor. Her şey tamamen bilinçaltının kontrolü altında olduğundan psikotik hastaların tedavi başarı yüzdesi de bu nedenle çok düşük olmaktadır.Bilinçaltındaki duygular davranışa dönüşerek yaşamımızı yönlendirdiği gibi, önemli yaşam olayları da bilinçaltında kendilerine yer edinirler.
Bilinçaltının bazı özellikleri
Bilinçaltının aşağıdaki ve diğer özeliklerinin değişmesinin çok zor olduğu düşüncesindeyim. Çünkü bunlar bilinçaltının yapısal özellikleridir. Bilinçaltının bu özelikleri değiştiğinde bence bilinçaltı artık bilinçaltı olmaktan çıkar.
Doğduğumuzda sadece bilinçaltımıza ve içgüdülerimize sahiptik. Bir kelime bile bilmiyorduk. İnsan gelişimi doğumdan ölüme kesintisiz olarak devam eder. Bu süreçte insanda en az değişen şey bilinçaltının yapısal özellikleridir. Ancak her insanda ki bilinçaltının da kendine has özellikleri vardır elbette. Burada ben ortak özelliklere işaret etmek istedim.
01- Bilinçaltı hem çok zeki aynı zamanda son derece aptaldır. İkisi bir arada nasıl oluyor dediğinizi duydum. Bilinçaltının bu özellikleri zaten onu anlaşılmaz ve gizemli yapıyor. İnsanlar kendinden milyarlarca yıl uzaklıkta uzayın derinliklerini araştırmaya milyarlarca dolar ayırırken, kendi derinliklerimizi araştırmaya ne kadar olmayan bütçe ayırıyoruz ? Asıl konumuza gelince; delilikte dahilikte insanlığın vasfı yada sıfatı değil midir? İşte hepimizin bilinçaltı insanlığın genel vasıf ve sıfatlarını taşır. Çünkü insanlığın kökenleri oradadır. Bundan dolayı bilinçaltı aynı anda zıt özellikleri (zekilik-aptallık) taşıyabilir. Bilinçaltı insanı korumak adına zaman zaman son derece karmaşık problemleri zekice çözebilirken zaman zaman da son derece aptalça hatalar yapmamızı sağlayabilir.
02- Saçma sapan genellemeler yapma eğilimi vardır. Örneğin A adında biri kendisine zarar vermişse tüm A’ lara karşı kin duyabilir.
03- Değişimden ve yenilikten nefret eder. Geçmişteki duygu düşünce ve davranışlarını değiştirmeyi sevmez. Geçmişteki olaylara verdiği tepkileri yeni olay ve durumlar farklı olsa da sürdürme eğilimindedir.
04- Bilinçaltı başarısızlığı asla kabul etmek istemez. En büyük korkusu aptal durumuna düşmektir.
05- Bilinçaltı bilinci suçlayabilir, uyarabilir ve cezalandırabilir. Tüm bu faaliyetlerinin amacı kişinin benliğinikorumaktır. Bilinçaltı bu koruma görevini yaparken bazen kişiye de hasar verebilir. Bu hasarlara psikolojik sorunlar demekteyiz.
06- Zeki insanların bilinçaltı daha komplekstir.
07- Bilinçaltı kendine yalan söylemeyi pek beceremez ama hep yalan söylemeyi de sürdürür. Söylediği yalanlara kendini inandırmak için kişiyi bazen anormal duygu düşünce ve davranışlara yönlendirebilir. Burada Jung ‘ın bir sözü daha açıklayıcı olabilir: ” Gizli nevroz taşıyan bir çok kişi akıl hastalığına sanki diğerlerinin daha az deli olduklarını kanıtlamak için yakalanırlar.”
08- Bilinçaltı deşifre edilmekten pek hoşlanmaz.
09- Olay ve durumları bilince göre daha geç algılayabilir ve daha geç yanıt verebilir. Tam terside söz konusu olabilir. Bu konuda 14?üncü madde daha açıklayıcıdır.
10- Bilinçaltı insanlığın en eski dili olan sembolik dili kullanır. Yani mağara insanlarının dilini. Mağara insanı bildiğiniz gibi mağara duvarlarına resimler çizerek iletişim kuruyordu. Aynı bu şekilde bilinçaltı rüyalarımızda bize resimler çizerek (bazılarımıza video hatta DVD olabilir) bizimle iletişim kurmaya çalışmaktadır. Bilinçaltı bir sembolle (resim) bir çok anlam ifade edebileceği gibi bir çok resimle bir anlam ifade etmeye de çalışabilir. Tıpkı bir ülkenin bayrağının bir çok anlamlar taşıması gibi.Bir kelime bir duygu bir düşünce insan bilinçaltı için yaşam boyunca değişik anlamlara gelebilir. Örneğin başarı kelimesi öğrencilik yıllarında sınıf birincisi olmak, evlilik çağında aranılan peşinden koşulan kişi olmak, sonra iş hayatında en çok parayı kazanma anlamına gelebilir.İnsan ırkında üst beynin (korteks) gelişmesi sonucu en eski sembolik dilin yerini sözel dil almıştır. Ancak hala bilinçaltı ilk kullandığı dili bırakmamıştır. Bu durumda bazılarınız diyebilir ki ” İçimde ilkel bir mağara adamı mı yaşıyor ? ” Evet aynen o şekilde içimizde bir ilkel adam bulunmaktadır denilebilir. Daha doğrusu asıl özümüz bu ilkel adamdır (bilinçaltı).
Sonradan meydana gelen her şey (korteks) bu ilkel adam etrafında kurulmuştur. Şimdi iyi bir soru geliyor. Öyleyse insan için asıl olan bilinçaltımıdır yoksa sonradan meydana gelen veya getirilen bilinçaltı dışında ki şeyler midir ? Benim düşüncem asıl olanın bilinçaltı olduğu yönündedir.Psikolojik sorunlar ve hastalıklarda da bilinçaltının sembolik dille ifadeleri olabilir. Örneğin bilinçaltında ki sosyal statü kaybetme korkusu, yükseklik korkusu yada uçak korkusu olarak kendini ifade edebilir.
11- Kafama takarsam yaparım dediğimiz şeyleri, aslında kafamıza değil bilinçaltımıza takarız. Bu kafaya takınca yapma eylemi aslında bizim değil bilinçaltımızın eylemidir. Çünkü yer yüzünde ki hiç bir şey bilinçaltından daha inatçı daha ısrarcı daha sabırsız olamaz. Tıpkı bir ilkel mağara adamı gibi ya da yeni doğmuş bir bebek gibi. İhtiyaçları karşılanana kadar bebek bıkmadan ağlar.
12- Bilinçaltı toplumcu düşünmez. Toplumun sorunları için bilinçaltında kaygı oluştuğunu görmedim (kimse ah bu ekonomik kriz ne zaman düzelecek diye rüya görmedi). Bilinçaltının en büyük kaygı nedeni bireyin kendisidir. Çünkü insanlığın bilinçaltı oluştuğunda ne sağcılık vardı nede solculuk. Rüyalarımızda çocuklarımız için bile genellikle kaygılanmamamız bundan dolayıdır. Yani bilinçaltımız sosyalist değildir. Benim gibi oda siyaset yapmaz. Bilinçaltında inanç bulunmaz. İnançlar özgür irademizle karar verdiğimiz şeyler olduğu için sol beyinde yer alırlar. Kısacası bilinçaltımız ne sağcıdır nede solcu.
13- Bilinçaltı hiç tatile çıkmaz 7 gün 24 saat mesai yapar.
14- Bilinçaltı zaman mefhumuna bağlı değildir. Şöyle bir örnek ile açıklamaya çalışayım :Ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalan insanlar yaşamım bir saniyede bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti derler. Bir saniyede yaşanmış bir hayatın imgeleri (belki de resimleri) tekrar nasıl insanın gözlerinin önünden geçebilmektedir ? Çünkü yaşadığımız her şey bilinçaltında öz ve konsantre bir halde bulunmaktadır. Yani bilinçaltımız yaşadığımız her şeyi bir “zip” dosyası haline getirmektedir. Bu son derece sıkıştırılmış veya özetlenmiş dosyanın da tekrar gösterilmesi kolay olmaktadır. Bilincin ve bilinçaltının düşünme hızlarını karşılaştırmak at arabası ile bir roketin veya füzenin hızını karşılaştırmaya benzer.
Bilinçaltı bir roket gibi hızlı düşünür adeta. Çünkü bilinç düşünürken egonun ve süper egonun engellemeleri ile karşılaşır.
Bu engellemeyi de sürtünme kuvvetine benzetebiliriz. Bilinçaltı için böyle bir engel (sürtünme kuvveti) söz konusu olmadığı için hızlı düşünür. Sonuç olarak belki de en gelişmiş bilgisayarlardan daha hızlı düşünen bir beyin hepimizin içinde bulunmaktadır. Önemli olanda bu kuvveti tanıyıp yararlanmasını bilmektir. Bilinçaltı şimdiyi yaşarken aynı zamanda geçmişi de yaşayabilir. Bilinçaltı zaman mefhumuna bağlı olmadığını gösteren başka bir delilde : bilinçaltının saniyenin 24' te birinde meydana gelen imgeleri dahi tanıyabilmesi ve verilen talimatlara uymasıdır (Subliminal Perception).
15- Bar bilinçaltı içerik ,başka bar bilinçaltı içeriği , bilinçaltı olamayan içeriklere göre daha kolay çağrıştırır.
17- Tüm psikolojik sorunlar zihnin bilinçaltı tabakasında oluşur veya ilk kaynakları bilinçaltıdır. Bundan dolayı kişinin kendi kendine yaptığı bilinçli çabalar genellikle sorunları çözmekte yetersiz kalır.
18- Her şeyi abartmak bilinçaltının doğasında vardır.
19- Benliğin kendilik değeri (self esteem) tehdit altında bulunduğu durumlarda bilinçaltı kendilik değerini arttırmak yerine başkalarını değersiz kılıcı duygu düşünce ve davranışlara yönelebilir.
20- İntikamcıdır. Kişiye karşı yapılan kötülükleri asla unutmaz, biriktirir. Bu birikenler hiç beklenmedik bir anda bardağımızın artık taşması ile ortaya çıkabilir. Eğer bilinçaltının böyle bir fonksiyonu olmasa idi bizim için hiç iyi olmazdı. Sosyal ortamlarda kavga gürültü eksik olmazdı.
21- Bilinçaltı her zaman sorun üretmez zaman zaman çözümde üretir. Önemli olan ona ulaşabilmeniz; yani içselleşebilmenizdir ve bilinçaltının hali hazırda ürettiği içimizde (özümüzde, bilinçaltımızda) zaten var olan çözümlerin hayata geçirilmesi yani, sorunlarımızın çözümlenmesi daha kolay olmaktadır.
22- Bilinçaltı sorunlarımızı baskıladığı gibi aynı zamanda çözümlerini de baskılar. Çünkü bilinçaltı hassas ayrımlar yapmakta bazen zorlanır. Kurunun yanında yaş da yanar sözünde olduğu gibi. Bar örnek: Bar insan için babasının ölümü ile sevgilisinin kendisini terk etmesi bilinçaltında aynı anlama gelebilir. Çünkü ikisinde de sevdiği biri kendisini terk ediyordur. Bu aynı anlamlılıktan dolayı bağımsız iki ayrı olaya tepkiler benzer olabilir.
23- Bilinçaltı korkularımız bizi harekete geçiren temel neden olabilir. Örneğin kaybetmekten korkan biri çok para kazanmaya işinde çok başarılı olmaya kendini adayabilir.
24- Bilinçaltınıza ne ekilirse onu biçersiniz. Geçmişimiz de özellikle çocukluğumuzda çevremiz bize nasıl davranmışsa bu tutumları bilinçaltı benimseyerek kişi kendisine ve çevresine aynı tutumları yansıtma eğilimindedir. Bilinçaltı kendini nasıl algılıyorsa davranışlarımızda bu algılar doğrultusunda belirlenir. Bilinçaltı algılar hipnoterapi ile değiştirildiğinde istenmeyen davranışlarda değişir. Yani bilinçaltınız ne ise davranışlarınızda o olma eğilimindedir. Yaşam olayları karşısında edindiğiniz tutumlarınızda bilinçaltı içeriği oluşturur.
25- Bilinçaltı yaşamın anlamını yitirdiğini hissediyorsa bu durum önemli psikolojik hastalıklara ve yaşam sorunlarına yol açabildiği gibi ; ağır yaşam sorunları da bilinçaltında kişinin yaşamını anlamsız hale getirebilir.
26- Bilinçaltı bazı olumsuz şartlar ve duygular tarafından sıkıştırıldığında veya aşırı yüklendiğinde genellikle ;
a) Yüzeye en yakın bilinçaltı içerik bilinçte belirebilir. Veya bu içerik bilinçaltında ki diğer duygu ve düşünceleri harekete geçirebilir. O anda bilinçaltında gündemde olan duyguya (bilinçaltı içeriğe) en yakın anlamı ve önemi olan duygu da harekete geçebilir. Tıpkı harekete geçen bir fay hattının komşu fay hatlarını etkileyebilmesi gibi. Örneğin titiz ve dikkatli bir arkadaşımın zor bir işle karşılaştığında ve daha fazla dikkatli olmaya kendini zorladığında birden bire hiç alakası yokken içinden temizlik yapma isteği geçmesi ve normalde temizlemediği şeyleri temizlemeye başlaması dikkatimi çekmişti.
Belki de temizlik duygusu ve dikkatli olma ihtiyacı beyinde ya aynı yerlerde yada birbirine komşu. Komşuda pişer bize de düşer prensibi sanırım beyinde de geçerli. Dikkat edilirse obsesif kompulsiflerde aşırı dikkatlilik ve aşırı temizlik gibi davranışlar genellikle birlikte görülür. Nedensiz yere sık sık bir arada görülen ayrı ayrı tüm diğer davranışlarında bu şekilde açıklanabileceğini düşünüyorum. Ancak bu durum her insanda gerçekleşmeyebilir.
b) Bir kişinin bilinçaltının içeriğinin bir öğesi başka bir öğe ile çok rahatlıkla yer değiştirebilir, ve ayrı öğeler aynı anlamları taşıyabilir. Şöyle bir örnekle sanırım daha iyi açıklayabilirim. Örneğin bilinçaltında sinirli ve titiz bir kişiliğe sahip bir danışanımın sinir ve gerginliğini hipnotik telkinlerle kontrol etmeye çalışmıştım. Telkinlerle sinirliliğin önüne set çekmiştik ancak bu sefer danışanımda titizlik ve dikkatlilik kendisini rahatsız edecek derecede artmıştı. Bilinçaltında ki sinirlilik öğesi telkinlerle baskılanınca yerine ona en yakın öğe olan titizlik ve dikkatlilik gündeme geliyordu. İlerleyen seanslarda bu danışanımda titizlik ve dikkatliliği meydana getiren unsurlar üzerinde durduk. Bu danışanım elektrik teknisyeni idi ve işi gereği her gün elektrik direklerine tırmanıyordu. Dikkatsizlik yüzünden bir arkadaşını ve meslektaşını iş kazasında kaybetmişti. Bunlardan dolayı hipnotik telkinler her sorunu çözen mucizevi silah olarak görülmemelidir.
27- Bilinçaltı kişilik özelliklerini dengelemeye çalışır. Örneğin Jung “Bilinç dışa dönük olduğu zaman, bilinçdışı içe dönüktür, bilinç içe dönükse, bilinçdışı dışa dönüktür.”der. Benzer bir şekilde hipnoz seansları sırasında ağlayan danışanlarımın hemen seans sonrasında kendilerini çok mutlu hissetmeleri bilinçaltının bu dengeleme özelliğinden kaynaklanmaktadır. Yani seans hipnoz seansı sırasında danışanlar ne kadar ağlarsa hipnozdan sonra o kadar gülerler. Hipnoz esnasında neşeli olanlar ise hipnozdan sonra biraz huzursuzluk hissettiklerini söylerler. Her iki sonuçta kısa süre sonra ortadan kalkar. Bilinçaltının bu dengeleyici mekanizması sayesinde hipnoz esnasında açığa çıkan duygusal içeriğin tam tersi hipnozdan hemen sonra açığa çıkabilir.
28- Bilinçaltında bir olayın sonuçları aynı olayın nedenlerini oluşturabilir.
29- Bilinçaltı insan ne isterse insana onu verir. Yalnız bilinçaltı çok istediğimiz veya hiç istemediğimiz şeyleri yani üzerinde iyi konsantre olduğumuz şeyleri daha çabuk verir. Bundan dolayı Hipnoterapide danışana iyiyi istemesini öğretilmesi demek danışanın istediğine ulaşması demektir denilebilir.
30- Bilinçaltında yaşadığımız olayların özsel ve içsel yanı kayıtlıdır. Bu konuya elle tutulur bir örnek vermem gerekirse: Erkek arkadaşından “Seninle evlenmekten korktuğum için senden ayrılmak zorundayım” sözünü duyan genç kız o an başından kaynar sular dökülmüş gibi hisseder ve o gece rüyasında kendisini hamamda görmüştür. Kaba saba erkekler başından kaynar sular dökmeye çalışmaktadır. Görüldüğü gibi olayın hissi (kaynar sular dökülmüş gibi hissettme) bilinçaltında kalmıştır. Rüyada ki diğer detaylar rüya sahibi tarafından anlamlandırılamamaktadır. Bu rüyanın detayları rüyaların anlamları sayfamda “hamam” rüyasındadır.
31- Bilinçaltı iyi kullanıldığında mükemmel bir içsel doktor olur. Bu durumu sayın dostum Dr.Murat Ulusoy’un cümleleri çok güzel ifade etmektedir : “Aslında her şey o kutucukta (bilinçaltı) saklı…Sorunları oluşturan bilinç, problemleri aşamayan yine o ! Oysa insanların yaşamlarının 1/3 ü uykuda geçiyor…Neden diye sormak lazım…3 gün uykusuz ve rüyasız bırakılan insan psikoza giriyor, hallusinasyonlar görüyor. Rüyaların yani bilinçaltının onarıcı özelliği var. Yeter ki problemi çözmek için bilinçaltını aktive edelim, o her şeyi üstleniyor, başarıda bize kalıyor…”
32- Kelimeleri kulağımızla duyarız. Kelimeler cümleleri oluşturur ve cümleleri mantık denilen ön süzgeçten geçirerek algılarız. Bazı cümleler fikirleri oluştururlar ve fikirleri bilinçaltında benimser davranış tutum ve kişiliğimiz haline getiririz. Yani fikirleri duymak ve benimsemek için kullandığımız ” kulağımız” bilinçaltımızdır.
33- Her bilinçli ya da bilinçli gibi görünen davranışın ardında, bilinçaltı bir motivasyon mutlaka bulunur.Bilinçaltı duygularımız kendimizden gizli midir ?Bilinçaltındaki duyguların mutlaka kişinin kendisinden gizli olması gerekmez. Bilinçaltı attığımız her adımda muhakkak rolü olan yoğunlaştırılmış duygu, düşünce ve davranışlarımızın depolandığı yerdir. Nasıl ki önemli eşyalarımızı çalışma masasında bırakmayıp çekmeceye kilitliyorsak, beyinde aynı şekilde diğerlerinden daha önemli duygu düşünce ve davranışları bilinçaltında tutmaktadır ( sadece bastırılmış istekleri değil ). Çekmecemize koyduğumuz eşyalarımızı unutmamışsak bizim için nasıl gizli değilse, bilinçaltımızın içeriği de bizden genellikle gizli değildir. Sadece bilinçaltı duyguların diğer duygulara göre önemleri ve kaydedilme yerleri farklıdır. Ancak bilinçaltı kendi içeriği hakkında etrafa doğrudan bilgi vermektense şifrelenmiş veya sembolize edilmiş dolayısı ile gizlenmiş bilgiler ve mesajlar gönderebilir. Sonuç olarak bilinçaltının içeriği kişinin kendisinden genellikle gizli değildir. Çünkü onları bastıran gündemden uzaklaştıran da kişinin kendisidir, ancak, bu içerik çevreye anlatılırken sansüre uğratılabilir. Bilinçaltında yeni, bilinmeyen bir şey yoktur. Kendi yaratılışımızın alt katıdır onda karşılaştığımız. Jung bu konuda şöyle der; “Kişisel bilinçaltının içerikleri kimi durumlarda düpedüz bilinçli (herşeyden haberiniz vardır) kimi durumlarda ve kimi zamanlarda ise bilinçsizdir.”
Bilinçaltının içeriğinde neler vardır ?
Elde edilen veya edilemeyen isteklerimiz, bizi heyecanlandıran olaylar, uzun süre ilgilendiğimiz ve konsantre olduğumuz konular, beklentilerimiz, bastırmış olduğumuz duygularımız, korkularımız, kızgınlıklarımız kısacası anlık duygu ve düşüncelerimiz dışında her şey bilinçaltının içeriğini oluşturmaktadır. Bilinçaltı içerik bazı insanlarda son derece az ve öz olabilir. Bilinçaltını yıllarca analiz etme fırsatı bulabildiğim bir insanın tüm hayatını tek kelime üzerene kurduğunu fark etmiştim. Kişi farkında değildi ancak yaşamda ki her türlü tercihini bu kelime etkiliyordu. Kişinin beyninde ki her yol dönüp dolaşıp bu kelimeye ulaşıyordu. Kişinin yaşantısının özü ve özeti bu kelime idi. Şimdi sizde bu kelimenin ne olduğunu merak etmişsinizdir ? Bu kelime ” tehlikeli” kelimesi idi. İşte bu örnekte olduğu gibi hepimizin bilinçaltı için öz niteliği taşıyan kelimeler veya olaylar mutlaka vardır. Hipnoz çalışmalarım sırasında gözlemlediğim kadarı ile insanların bilinçaltında en fazla yer bulan ve en fazla sohbet konusu olan kelimeler ise “anne-baba, sevgi, huzur” kelimeleridir.
Yukarıdaki örnekler incelendiğinde bilinçaltını neden kişinin ve kişiliğin özü olarak nitelendirdiğim daha iyi anlaşılabilir.
Konsantre olmak ve bilinçaltı arasındaki ilişki nedir ?
Konsantre olmak bilinçaltını (çekmecenizi) açan önemli anahtarlardan biridir. Verilen telkinlerin etkili olması için hipnoterapi uygulayıcıları telkinleri sujeye bir çok sefer tekrar ettirirler. Çünkü tekrar ederken suje ister istemez tekrar ettiği konu üzerinde konsantre olmaktadır. Buda telkinin bilinçaltı üzerinde etkili olmasını sağlamaktadır.Psikoterapi yöntemlerinden Psikodrama ve Katarsis de aynı şekilde bilinçaltı üzerinde etkili olmaktadır. Bu iki yöntemde geçmişteki travma kişiye adeta yeniden yaşanırcasına tekrar ettirilmektedir. Bu tekrar konu üzerinde konsantrasyonu, konsantrasyonda istenen tedavi edici etkiyi ( katarsis ) meydana getirmektedir.Akıllıya 40 gün deli demişler deli olmuş atasözü bize tekrar etmenin ( konsantre olmanın ) bilinçaltı üzerindeki etkisinin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Ancak atalarımız deliye 40 gün sen akıllısın diyerek neden köyün delisini tedavi etmeye çalışmamışlar orasını bilmiyorum.Heyecan ve konsantrasyonun telkinlerin kabul edilme ihtimalini arttırdığını bilen Adolf Hitler bu tekniği kullanıyor ve mümkün olduğunca ateşli konuşmalar yapıyordu. Hatta günümüzde tarikat liderleri ve politikacılar da bu yöntemi kullanıyorlar.
Örneğin, Mesut Yılmaz sizce neden konuşmasını hızlandırmış olabilir ? Bence çok yavaş olan konuşma hızı konsantrasyon ve heyecan yaratamadığından dolayı etkili olamadığını fark etmiş olmalı ki konuşma hızını arttırdı.
Depresyonda ve panik atakta bilinçaltı :
Depresyon kişinin bilinç ve bilinçaltı isteklerinin çatışması sonucunda kişinin arada bir yerde kalması ve ne yapacağını bilemediğinden yaşamaya ( mücadeleye ) bir süre mola vermesi durumudur.
Depresif kişiler bundan dolayı hemen hemen hiç bir şey yapmak istemezler. Çünkü mola durumunda mücadeleye değil oturup düşünmeye gerek vardır. Depresif kişiler de aynen öyle yapar. Aslında bu durumda depresyondaki kişi düşünmemektedir kişinin bilinçaltı uzun uzun düşünmektedir ve tepkisiz kalmayı tercih etmektedir. Çünkü bilinçaltının diline mantığına göre problem karşısında yapabileceğiniz her şeyi yaptığınızı düşünüyorsanız ve hiç bir sonuç alamamışsanız artık yapılabilecek en iyi hareket hiç bir şey yapmamaktır. Depresif kişiler de öyle yapar.Panik atak ise kişinin bilinçaltının, kendi varlığını tehdit eden bazı uyaranları algılaması sonucu meydana gelir. Bu algı genellikle bilinçaltının içsel bir algısı olduğundan kişi yaşadığı anksiyetenin nedenini tam olarak anlamayabilir.
Mükemmelliyetçilik ve bilinçaltı:
Mükemmeliyetçi bir yapıya sahip olan insanlar mükemmel olamadıklarında (ki normaldir aslında) bilinçaltı aşırı suçluluk duyguları ile yüklenir. Mükemmel olmak ve hata yapmamak için kaygılarını arttıran bilinçaltı katmerlenerek artan bu kadar yükü artık taşıyamaz olur ve dengesini kaybeder. Sonuç: bir çok ruhsal sorun + hastalıklar.”Acıdan kaçınma, yaşamdan da kaçma ile sonuçlanır.” (Gençtan) Mükemmeliyetçilik için gösterilen çabalar açıdan kaçıştır. Ve psikolojik sorunlara davetiye çıkarmaktır.
Bilinçaltınıza ulaşmanın yolları nelerdir ?
Konsantre olduğumuz önemli duygu düşünce ve davranışlarımız bilinçaltına gönderilir. Bu bilinçaltındaki bilgilere tekrar ulaşmanın bilinen yolları ise şunlardır : Dil sürçmeleri, rüyalarımızın anlamlandırılması, hipnoz veya serbest çağrışım yöntemi. Ancak bu yöntemlerden daha basit ve kendi kendinize bilinçaltınız hakkında fikir verebilecek başka pratik yöntemler önerebilirim.
1- İnsanların şu iki anda ki durumlarını çok iyi gözleyin ve ne konuştuklarına dikkat edin. Bu içerikler genellikle bilinçaltı içeriklerdir.
a) En çok kızdıkları anları.
b) Yada en sevdikleri şeyler ellerinden alındığı anda.
2- Bazen derin derin düşüncelere dalarsınız ya, işte bu zamanlara da adeta içinizdeki diğer ben ile konuşuyorsunuzdur.
Mümkünse içinizdeki siz ile konuşmalarınızı unutmadan kaydetmeye çalışınız. Çünkü o konuştuğunuz içinizdeki kişi aslında sizin bilinçaltınızdır. Bu konuşmalar da bilinçaltınız hakkında önemli ip uçları verir.
3- Sohbet ettiğiniz bir insanın konuşmasında sık sık kullandığı kelimeler onun bilinçaltı hakkında fikir verir.
4- Geçmişte yaşadığınız önemli bazı olaylarla ve şu anda ki duygu düşünce davranışlarınız arasındaki bağlar, benzerlikler ve ilişkiler bilinçaltının önemli oranda içeriğini oluştururlar.
5- Şok durumlarında bilinçaltı ortaya çıkabilir. Annesinin ölümünden sonra geçirdiği şok sonucunda bilincini büyük oranda kaybeden bir danışanım Sultanahmet Cami’sinden daha görkemli bir cami yapmak istediğini söylemişti. Kendisi mimar olan bu danışanımın Sultanahmet Cami’sinden daha görkemli bir cami yapma gibi abartılı bir istek bilinçaltında yer edinmişti. Aslında bu istek bize bilinçaltının bir çok özelliği hakkında fikir veriyor. Her şeyden önce abartılı isteklerimizin ve önemli hedeflerimizin bilinçaltında yer ettiğini gösteriyor. Bu mimar günahkar olduğunu düşünen suçluluk duyguları altında ezilen dindar bir insandı. Bu kişinin bilinçaltı günahlarının affedilebilmesi için büyük bir camii inşa etmek gerektiği düşüncesine ve hayaline kişiyi yönlendiriyordu. Her zaman dediğim gibi sorunlar karşısında bilinçaltı hep kendince çözümler ve açıklamalar üretir. Ancak bilinçaltının ürettiği bu çözümler ve açıklamalar kendince mantıklıdır.
6- Monoton işlerimizi yaparken bilinçaltına bir kaç adım daha yaklaşırız. Örneğin uzun yolda araç kullanırken konsantre bir vaziyette kitap okurken kendi bilinçaltımızın derinliklerinden bin bir türlü düşünce su yüzüne çıkabilir.
7- Bir türlü bir işe konsantre olamadığımız anlarda aklımıza gelen belirli belirsiz, saçma sapan düşünceler aslında bilinçaltının ürünüdürler. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.
__________________ yokluk ,varlıgın aynasıdır. Dünyayı isterken de sus, Bir dileğe kavuşmak isterken de. Öylece seyre dal gitsin… mevlana |