Hayatımızı olağan seyrinden daha üst bir seviyeye taşımak, hepimizin gösterdiği ortak bir çabadır. Daha iyiye doğru gitmesi gereken hayatımız, aniden gelişen küçük bir aksilikle sarsıntıya uğrar. Tüm dikkatimizi çekmeyi başaran bu küçük aksilik beraberinde daha büyük aksilikleri de ardı ardına karşımıza çıkarır. Hayatımız, küçük bir aksilikle başlayan ve giderek çoğalan aksilikler karşısında kötü bir hal alır. Bu tür aksiliklerin neden bizi bulduğu yakınmalarının başladığı ve en önemlisi kurban rolü oynamaya başladığımız anlardır. Kurban rolünü oynarız çünkü, aksilikleri kendimizden bağımsız olarak görürüz. Aksilikler bizim başımıza gelen en kötü şansızlıklardır. Peki gerçekten de öyle mi? Elbette hayır!.
Aksilik İllüzyonu
Hiç bir şey tesadüfen veya şans eseri yaşanmaz. Her seçimin, her düşüncenin hayatımıza doğrudan etkileri vardır. Aslında düşüncelerimiz, inançlarımız ve seçimlerimiz kendi hayat deneyimimizi oluşturuyor. Aksilikler tamamen kendi yaratımlarımız ile alakalıdır. Esasında aksilik diye bir şey yoktur. Çünkü düşüncelerimizle farkında olmadan daha önceden kendimize çekmeye başladığımız negatif durumu, normal bir günümüzde beklenmedik bir şekilde deneyimleriz. Bizlerde bu duruma aksilik deriz. Aslında farkında olmadan hayatımıza çekmişizdir. Farkında olmadan diyoruz çünkü, kimse farkında olarak kendisi için negatif bir durum yaratmak istemez. Karşımıza çıkan negatif durum ile alakalı, o an kendimizle ilgili bir bağlantı kuramamış olabiliriz ama o bağlantıyı biz görememiş olsak dahi daima o bağlantı vardır. Hiç bir şey tesadüfen gerçekleşmez. Şanslı veya şanssız kavramları kişinin düşünce ve inançlarıyla ilişkilidir. Birisi sürekli şanssız olduğunu düşünüyorsa, o düşüncelerini sonuçlandıracak durum ve olayları kendisine çeker. Böylece inandığı şeyin doğruluğunu kendi hayatında deneyimlemiş olur.
Her Şey Üst Üste Geliyor
Küçük bir aksilikten sonra neden daha fazla aksilikleri art arda yaşarız? Tam negatif durumdan kurtulduğumuzu her şeyin yoluna girdiğini düşündüğümüz bir anda yeni bir aksilikle karşılaşırız. İşte tam burada söylenen meşhur sözü tekrar etmekte fayda var. “Her şey üst üste geliyor” Bir çok kişi bu sözü defalarca kullanmıştır. Aksiliklerin üst üste gelmesi, içinden çıkılmaz bir hal almasının sebebi tüm dikkatimizin ve enerjimizin oraya kaymasından kaynaklanır. Küçük bir aksilik yaşarız (ki aksilik diye bir şey yoktur, sadece kendi düşüncelerimizin sonuçları vardır) bu yaşadığımız aksilikle tüm dikkatimizi oraya veririz. Yaşadığımız olayı başkalarına anlatırız, bol bol yakınırız (kurban rolü) ve sonunda tüm enerjimizi oraya toplamış oluruz. Böylece yakındığımız ve nefret ettiğimiz durumu çoğaltarak hayatımıza yenilerini çekeriz.
Yaydığımız düşünce frekanslarının (sinyallerin) pozitif veya negatif ayrımı yoktur. Hissettiğimiz ve üzerinde düşündüğümüz her ne ise, onu çoğaltırız. Eğer bir şeyden yakınıyorsak, yakınmamıza neden olacak olayları çoğaltırız. Eğer bir şeyden memnunsak, memnun olacağımız olayları çoğaltarak hayatımıza çekeriz. Negatif bir olay ile karşılaştığımızda, odağımızı negatif durum üzerinde tutmamamız gerekir. Odağımızın üzerinde olduğu şeyler daima hayatımızda var olmak zorunda.