Türk mucizesi Türk skankalı oldu!

[Bluesky24]

Abdullah Biçer'in haberi



Gurbetçi aile, çocuklarının ölümünden Mersin'in Tarsus İlçesi'nde bulunan Özel Ömer Sayar Hastanesi'nin sahibi Dr. Ömer Sayar ve ekibini sorumlu tutarken, suçlanan doktor, ameliyat sırasında verilen kan grubunda farklılık bulunmadığını, aynı grup kanın alt grubunda uyuşmazlık meydana geldiğini söyledi.



Sayar, bu olayın ancak 6 binde 1 görülebilen bir durum olduğunu kaydetti.



İngiltere'de yaşayan gurbetçi aile Rahim (50) ve Zeynep Coşkun (42) çiftinin tek erkek evladı olan 16 yaşındaki bedensel özürlü Şeref Cihan Coşkun'un ölümle noktalanan ameliyatlar zinciri 1982 yılında başladı. İddiaya göre, Kahramanmaraş'ın Afşin İlçesi'nden 1989 yılında İngiltere'ye göç eden Rahim ve Zeynep Coşkun çiftinin 3 kız çocuğunun ardından 1 erkek çocuğu dünyaya geldi. İngiltere'ye yerleştikleri yıl dünyaya gelen bedensel engelli çocukları Şeref Cihan Coşkun'u orada bulunan hastanelere kontrole götüren aile, omiriliğindeki eğrilik nedeniyle ancak Walker cihazı ile yürüyebileceğini öğrendi. Londra'da bulunan doktorlar aileye, Cihan Coşkun'un ameliyatının riskli olduğunu belirterek, buna gerek duyulmadığını bildirdi.



Hayatını tekerlekli sandalyede sürdüren Şeref Cihan Coşkun 13 yaşına geldiğinde aile, Mersin'in Tarsus İlçesi'nde bulunan Özel Ömer Sayar Hastanesi'nin sadece bu tür hastalıklarla uğraştığını öğrenince hemen hastane yetkilileriyle irtibat kurdu. Dr. Ömer Sayar ile görüşen Rahim ve Zeynep Coşkun çifti, çocuklarının burada yapılacak bir ameliyatla yürüyebileceğini duyunca, Tarsus'a geldi. 2002 yılında ilk ameliyatını geçiren Cihan Coşkun'un beline platin takıldı. Ancak bir yıl sonra takılan platinde kayma meydana geldi. Bunun üzerine gurbetçi çocuk 2003 yılında ikinci bir ameliyata alındı ve kayma yapan platin çıkarılarak yerine yenisi takıldı. 2004 yılında takılan 2. platinde kırılınca aynı yıl içinde 3. bir ameliyetla yeni bir platin daha takıldı. Aile, 2005 yılında çocuklarının büyümesi üzerine takılan son platinin boyunu uzatmak için yeniden Tarsus'taki Ömer Sayar Hastanesi'ne geldi.



Operasyon için hazırlık yapıldığı sırada, çekilen rontgen filminde son platinin de kırık olduğu belirlendi. Dr. Ömer Sayar, iddiaya göre yeni ve daha sağlam bir platin için aileden 5.5 milyar lira alarak, Şeref Cihan Coşkun'u 10 Kasım 2005 tarihinde yeniden ameliyata aldı. 11 Kasım sabahı 04.30'a kadar süren ameliyatın ardından bedensel özürlü gencin belindeki kırık platin değiştirilerek, yerine yenisi takıldı. Sıfır pozitif kan grubu olan Şeref Cihan Coşkun'a ameliyat sırasında 3 ünite kan verildi. Ameliyatın ardından odasına alınan genç, bir süre sonra fenalaştı. Vucudunda sararma görülen ve idrarından kan gelen Cihan Coşkun'u kontrol eden doktorlar, mide kanamasından şüphelenerek tedavi uyguladı. Ancak genel durumu bozulan genç, hemen Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevkedildi. Burada 10 gün boyunca komada kalan Şeref Cihan Coşkun, 24 Kasım günü hayatını kaybetti. Üniversite hastanesinin verdiği raporda, hastada kan kaybı olduğu belirtilirken, doktorlar aileye, çocuklarına verilen kanda uyuşmazlık meydana geldiği söyledi.



AİLE ŞİKAYETÇİ OLDU



Tek erkek evlatlarını tedavi ettirebilmek için İngiltere'den gelen gurbetçi aile Rahim ve Zeynep Coşkun çifti, aldıkları acı haberin ardından kahroldu. Çocuklarının ölümüne hatalı kanın neden olduğunu öğrenen aile, avukat aracılığı ile Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Yavrularının ölümünden Ömer Sayar Hastanesi'nin doktorlarını sorumlu tutan aile, Dr. Ömer Sayar ve ekibi hakkında " İhmali davranışla kasten öldürme" suçlamasıyla şikayette bulundu. Şikayet üzerine, Cumhuriyet Savcılığı Şeref Cihan Coşkun'un ölüm nedeninin saptanması için otopsi yapılmasına karar verdi. Adana Adli Tıp Kurumu'nda otopsisi yapılan genç, daha sonra Kahramanmaraş'ın Afşin İlçesi'ne bağlı Kötüre Köyü'nde toprağa verildi.



Çifte vatandaş olan baba Rahim Coşkun, çocuğunun ölümünü göz yaşları içinda anlattı. Baba Coşkun, Ömer Sayar ile ilk görüşmelerine, kendilerine "Çocuğunuza 6 ay içinde top bile oynatırım" dediğini belirterek " Ona güvenip inandık. Bir umut aradık. Ancak yaptığı yanlışlıklar nedeniyle çocuğum defalarca ameliyat oldu. Düzgün platinler takmadı. Her defasında ya kırıldı, yada kaydı. Son ameliyatta bizden 5.5 milyar lira aldı. Çok güvenli bir platin taktığını söyledi. Bu ameliyatta çocuğuma yanlış kan verdi ve biz oğlumuzu kaybettik. Bizim çocuğumuzla gazetelere reklam bile yaptı. Fotoğraflarını çektirip, yürüyemeyen bir genci yürüttüğünü söyledi. Şimdi benim çocuğumu yanlış amemiyatlar ve yanlış kanla öldürdü. kanunlara güveniyorum. Şikayetçi oldum. Benim çocuğumun pasportu cebimda kaldı. Mahvetti bizi, başkalarını mahvetmesin" dedi.



Mersin Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeki doktorlarla görüştüğünü ve hepsinin çocuğun yanlış kan sonucu öldüğünü söylediklerini belirten Rahim Coşkun " Ancak Ömer Sayar, 'mide kanaması' dedi. Eğer zamanında yanlış kan olduğu anlaşılsaydı belki kurtarılacaktı. Şimdiye kadar ben bu çocuğum için 150 milyar lira harcadım. Hiç bir çare bulamadım ve çocuğumun ölümüyle karşı karşıya kaldım. Ondan davacıyım. Bütün yasal yolları deneyeceğim. kanunlarımıza güveniyorum. Eğer Türkiye'deki mahkemelerden sonuç alamazsam, Avrupa Birliği'ne başvuracağım. İngiltere'de davamı sürdüreceğim. Ben hem Türk vatandaşı hem de İngiliz vatandaşıyım" diye konuştu.



Anne Zeynep Coşkun da, hıçkırıklar arasında yaptığı konuşmada, Dr. Ömer Sayar'ın çocuğunu ne kadar çok sevdiğini bildiğini belirterek " Biliyordu benim bu Cihan'ı ne kadar sevdiğimi, Allah ona da ciğer acısı versin. Bana Cihanımı geri versin. Ben kendisine hep derdim, Cihan'ım çok tatlıdır diye. Ona bir şey olursa önce seni sonra kendimi atarım diyordum. Benimle dalga geçiyordu" şeklinde konuştu.

Suçlanan doktor Ömer Sayar ise, konu yargıya intikal ettiğinden açıklama yapamayacağını belirterek, hastaya farklı kan grubunda bir kan verilmediğini, sadece verilen aynı grup kanın alt gruplarında bir uyuşmazlık olduğunu söyledi.



Sayar, bu tip olayların ancak 6 bin de 1 yaşanabileceğini dile getirerek, konunu kendileriyle alakasının olmadığını, verilen 3 ünite kanın kan Bankası'ndan alındığını, tahlillerin orada yapıldığını belirtti.



Kaynak : Bayposta.com