Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Diğer Sağlık Haberleri

Uyarılar

Hepsi çakırkeyifti ! Komalık oldular

Serbest Kürsü ve Diğer Sağlık Haberleri Hepsi çakırkeyifti ! Komalık oldular Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Alkol bütün kötülüklerin anasıdır söylemi artık eskisi gibi iz bırakamıyor belleklerde. Aynada, medyada ve sinemada hep alkol var! Neden? Az az içiyorum, bir şey olmaz demek büyük bir risk. Günde bir şişe bira ya da bir kadeh rakı bile karaciğerde ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Diğer Sağlık Haberleri telkin cd indir izle İstanbul Diğer Sağlık Haberleri nerededir kimdir Diğer Sağlık Haberleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Diğer Sağlık Haberleri hipnoz Diğer Sağlık Haberleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Diğer Sağlık Haberleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Diğer Sağlık Haberleri kuantum düşünce kitap haberi

Hepsi çakırkeyifti ! Komalık oldular

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 03-05-2010, 03:00 PM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Bluesky24 will become famous soon enoughBluesky24 will become famous soon enough
Standart Hepsi çakırkeyifti ! Komalık oldular

Alkol bütün kötülüklerin anasıdır söylemi artık eskisi gibi iz bırakamıyor belleklerde. Aynada, medyada ve sinemada hep alkol var! Neden?



Az az içiyorum, bir şey olmaz demek büyük bir risk. Günde bir şişe bira ya da bir kadeh rakı bile karaciğerde yağlanmaya sebep olabiliyor. Bu, içen kişinin genetik yapısıyla ilgili. Alkolizm başlı başına bir hastalık. Üstelik birçok hastalığa yol açıyor.



Alkolün şişedeki gibi durmadığını en iyi içenler biliyor şüphesiz. Ama sonuçları ortada. Hem bireyde hem de toplumda onulmaz yaralar açıyor içki. Müptelaların İçtiğim bir bira, az az içiyorum zararı yok, sosyal içiciyim, içince kendimi daha cesur hissediyorum gibi ifadeler kullanması aldanmışlıktan başka bir şey değil. Zira alkol, beyindeki kontrol mekanizmasını devre dışı bırakarak kişide geçici rahatlama, gevşeme ve keyif duygusu sağlıyor. Etkisi bittiğinde kişi uzaklaşmak istediği sıkıntıları daha derinden yaşıyor. Yeniden alkole başvurduğunda ise çakırkeyif moduna girebilmesi için dozu artırması gerekiyor. Kısa bir sürede oluşan kısır döngünün girdabına kapılarak ağır içiciliğe ya da alkolikliğe terfi ediyor. Sonuç ya koma ya da ölüm.

25 yıldır çeşitli madde bağımlılarının tedavisiyle uğraşan Balıklı Rum Hastanesi Anatolia Klinikleri Şefi Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, Bugüne kadar alkolle problemi olan yaklaşık 50 binin üzerinde insanla karşılaştım. Birbirinin aynısı iki hastam olmadı. Hepsi birbirinden faklı. diyor. Her insanın vücut yapısının farklılık arz ettiğini vurgulayarak, Kiminin vücut yapısı alkole dayanıksızdır. Bir şişe bira içse de karaciğerinde yağlanma oluyor. Ya da birden sarhoş reaksiyonu gösteriyor. diye konuşuyor. Bunun tersi de söz konusu elbette. Bazıları günde bir büyük şişe rakı içse de karaciğeri hasar görmeyebiliyor. Tabii ki bu durum istisna. Daha çok genetik yapıyla ilgili.

Hem alkolün tek zararı karaciğere değil. Bu yüzden, alkol kullanan herkes bu içeceğin kendini nasıl etkilediğini çok iyi öğrenmeli. Karaciğer kadar beyne de zarar veriyor alkol. Mide, bağırsak ülserine, gastrite yol açıyor. Vücuttaki bütün sistemlerde hasar oluşturabiliyor. Prof. Beyazyüreke, Alzheimerle de ilgisi var mı? diye soruyoruz: Böyle bir bulgu yok. Ancak uzun süre alkol kullanın kişi Alzheimer olacak kadar da yaşlanmaz zaten.

ALKOL, PANİK ATAK HASTALARI İÇİN BÜYÜK RİSK

Alkol paranoyası diye isimlendirilen beyin hasarına bağlı akıl hastalığı da sürekli bu maddeyi tüketenlerin karşılaşabilecekleri kötü sonuçlardan sadece biri. Alkol müptelalığı başlı başına bir depresyon sebebi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çelikkol, alkolün psikotik harici ruhsal bozukluklara zemin hazırladığına da dikkati çekiyor: İntihar davranışlarında, depresyondan sonra, ikinci sırayı alkolle bağıntılı bozukluklar alıyor. 1988den bu yana yurt içi ve dışında alkolizm üzerine çalışmalar yürüten İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Yargıça göre alkol bağımlılığı kendi başına bir hastalık: Bağımlılarda birtakım psikiyatrik rahatsızlıklar diğer insanlara nazaran daha fazla görülür. Normalde 100 kişinin 5inde depresyon görülüyorsa, bunların aktif içme döneminde yarısında, bırakmada ise yüzde 20sinde tedavi gerektiren depresyon söz konusudur. Alkolün panik atakla ilişkisinden de söz eden Prof. Yargıç, Panik atak hastaları da ayrı bir tehditle yüz yüze. Bu hastalığın sebebi beyindeki nor adrenalinler, alkolle bastırılabilir. Panik atak birisi alkol alınca rahatlar bu yüzden. Ama alkolün etkisinin geçmesiyle panik ataklar daha şiddetli olur. Çünkü bastırılan nor adrenalinler daha büyük etki yapar. Bunlar dışında alkolizmle şu hastalıklar arasında da bağlantı var: sosyal fobi, travma sonra stres bozukluğu, manikdepresiflik. diyor.

KALBE İYİ GELEN ŞARAP DEĞİL ÜZÜMÜN ÇEKİRDEĞİNDEKİ MADDE

İçki cinsellik ve üreme yeteneğine de darbe indiriyor. Prof. Beyazyürek, alkolün 30 yaşındaki bir kişinin cinsel ilişki sıklığını haftada iki üç günden bire düşürdüğünü söylüyor. Bağımlılığın derecesiyle sıklık arasında ters orantı söz konusu. Öte yandan alkol kısırlık sebeplerinin ilk sıralarında yer alıyor. Sperm hücrelerini çok hızlı bir şekilde öldürüyor. Erkeğin doğurtkanlığı azalıyor.

Alkolün sosyal zararları fizyolojik ve psikiyatrik tahribatı aratmıyor. İş, okul ve aile hayatı adeta felce uğruyor. Konsantrasyonun ön plana çıktığı işlerde verim sıfıra yaklaşıyor. Trafikte insanları canavarlaştıran ana unsurlardan biri aynı zamanda.

Alkol ve diğer uyuşturucular birer (toksik madde) zehir. Yine de bunların kullanımı insanlık tarihi kadar eski. Prof. Çelikkola göre günlük dilde sarhoşluk dediğimiz olay tıp dilinde akut alkol intoksikasyonu, daha açık deyişle zehirlenmesi. Ben sadece bira içiyorum. demenin bir yanılgı olduğunu vurgulan Çelikkol, Hâlbuki konuya birim alkol açısından bakıldığında arada bir fark bulunmuyor. Bir şişe bira, yaklaşık bir kadeh rakı, viski gibi sert içkiye, bir bardak şaraba eşdeğerdir. Önemli olan, alınan alkol miktarıdır. diyor.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, Türkiyede alkol kullanımının alarm derecesinde artma eğilimi gösterdiğini belirtiyor. Aileden başlayarak topluma yayılan bağımlılığın, salgın haline dönüşmesinden korktuğuna dikkati çekerek, yeni başlayanların ve bağımlıların artışını Tekelin özelleştirilip dış piyasaya açılmasıyla bira ve düşük alkollü içeceklerin yaygınlaşmasına bağlıyor: İçimi kolay olan ve zararsız zannedilen bu içeceklerin gençler ve çocuklar tarafından alınması ve dozunun giderek arttırılması alkol bağımlılığına neden oluyor.

Çelikkolun şu söyledikleri ise oldukça önemli: Alkolizmin nerede başladığı, hangi durumda alkolizm deneceği açık değildir. Her düzeyde alkol kullanımının, kullanan her kişi için bir üst basamağa çıkma riskini artırdığı bilinmelidir. Bugünün masum bira içicisi yarın alkolik olmaya adaydır.

Gelelim, günde bir kadeh şarap kalbe faydalı efsanesine… Prof. Dr. İlhan Yargıç, efsaneyi onaylıyor, ama nasıl? Doğru, günde bir kadeh şarap kalbe iyi gelir, kolesterolü düşürür. Etkiyi yapan şaraptaki alkol değil, şarabın üretildiği üzümün çekirdeğindeki antioksidanlar. Kuru üzüm de yesen aynı faydayı elde edebilirsin. Sağlık adına şarap içmek zorunda değiliz. Yargıçın ironik yaklaşımının arka planını unutmamak lazım. Bir an için sağlık adına kuru üzüm yerine bir bardak şarap tüketmenin yeğlendiğini kabul edelim. Ya, şaraptaki alkolün bütün vücut sistemlerine yaptığı tahribat ne olacak? Şarabın, kişiyi alkolik aşamasına götürmeyeceğinin garantisi var mı?

Sıkıntı ve keder anından uzaklaşmak için içenlerin halini içiyorsa bir sebebi var özdeyişiyle anlamak mümkün belki. Mutlu günlerinde, neşeliyken ya da güzel bir gelişmeyi kutlamak mantığıyla içilmesinin sebebi ne ola ki? Bir kutlamada neşelenmek, hareketlerine serbesti getirmek adına içiliyor. Kontrol mekanizması ortadan kalkıyor. Kontrol mekanizması olmadan bir davranış içine girişi arıyorlar. Dolayısıyla kutlamalarında alkol tüketiyor bazıları. diye cevaplıyor bu soruyu, Prof. Beyazyürek. Ardından gelen Alkol neşe verir mi gerçekten? sorusunu şöyle cevaplıyor: Bir süre için. İnsan hep hareketlerini ve davranışlarını kontrol eden bir varlıktır. Cemiyet içinde yaşamanın kuralı da bu zaten. Kontrolsüzlüğü arıyor. Bulunca da neşelendiğini zannediyor. Zevk arayışı aynı zamanda alkolü bırakamamanın da temel sebeplerinden. Prof. Yargıç, Beyindeki zevk merkezi bağımlılık yapan madde tarafından etkileniyor. Zamanla söz konusu madde sırf keyif verdiği için kullanılıyor. Ardından bağımlılık oluşuyor. Mesele dürtünün tatmini peşinde koşmayı bırakma. Eğer irade gösterilirse altı ay-bir sene aralığında beynin zevk merkezindeki aşırı uyarılmışlık ve buna bağlı dürtü azalıyor. diyor.

Alkol kullanma yaşı giderek düşüyor. Bu durup dururken olmasa gerek. Prof. Beyazyürek Türkiyedeki sosyal yapının alkol almayı özendirdiği görüşünde: Okulların etrafına bakınız. Yasa ile uygulama birbiriyle çelişiyor. Yasa diyor ki, devlet vatandaşını her türlü bağımlılık yapıcı maddeden korur. Bir meyhane en az 200 metre mesafede olacak deniyor. Galatasaray Lisesi karşısında Çiçek Pasajı var. Çıkan öğrenci orada eğlenen, içki içen insanları görüyor. Bu çelişki ortadan kalkmadıkça alkol sorunuyla gerçekçi bir mücadele yapılamaz.

Prof. Recep Akdura göre alkol kullanımının önüne geçilmesinin ilk şartı etkin denetim. Okul, dershane, kurslar ve spor alanları gibi gençlerin sıklıkla gittiği yerlerin çevresinde alkol satışı mutlaka yasaklanmalı. Ayrıca 18 yaşın altındakilere satışa da kesinlikle izin verilmemeli.

ALKOL TÜKETİMİNDE TÜRKİYE OECD SONUNCUSU

Dünya Sağlık Örgütünün 2005 verilerine göre Türkiyede 4 milyon alkolik, 13 milyon da alkole meyilli kişi var. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyeleri arasında en az alkol tüketen ülkeyiz. Kişi başına alkol tüketimimiz yaklaşık 1,5 litre. Yıllık toplam tüketim ise 7,5 milyon litre. Türkiyeyi kişi başına 4,6 litre ile Meksika izliyor. Norveç, OECD ülkeleri arasında alkol tüketimi en düşük üçüncü ülke. Şaraplarıyla ünlü Fransa ise alkol tüketiminin lideri.

da Yeşilay tarafından yapılan araştırma, şiddet olaylarının yüzde 50sinin alkolden kaynaklandığını gösteriyor. Türkiye dahil 30 ülkeyi kapsayan araştırmaya göre rların yüzde 90ı, cinayetlerin yüzde 85i, boşanmaların yüzde 80i, tutuklanmaların yüzde 78i, hırsızlık ve yankesiciliğin yüzde 71i, trafik kazalarının yüzde 70i, işe gitmemelerin yüzde 60ı alkolden kaynaklanıyor.

MEDYA ALKOLE ÖZENDİRİYOR

Alkol bütün kötülüklerin anasıdır söylemi artık eskisi gibi iz bırakamıyor belleklerde. Yeşilay Cemiyeti, yıllardır toplumu uyarma vazifesini eda edemiyor hakkıyla. Neden? sorusunda cemiyeti bağlayan sebepleri ve yeni yönetime gelen genç ekibin ışık saçan projelerini biraz sonra okuyacaksınız. Ama öncesinde cemiyeti ve bağımlı maddelere karşı diğer uyarıcı propaganda faaliyetlerinde bulunan kuruluşları gölgeleyen gerçeğe ayna tutmak gerekiyor biraz.

Aynada, medyada ve sinemada yer alan boy boy alkol reklâmlarını ve özendirici haberleri görüyoruz ilk bakışta. Bağbozumunda alevlenen şarap kültürü haberleri her yılbaşı öncesinde diğer içkilerle ittifak halinde kaplayıveriyor ülkenin çok satan gazetelerinin sayfalarını. Özel ekler bile çıkarılıyor. İçki hakkındaki istatistikler öylesine masumane dile getiriliyor ki sanki çok güzel bir gelişmenin sevinci paylaşılıyor kamuoyuyla. 16 Aralık tarihli Hürriyet gazetesinde bir içki firmasının yetkilisi Uzakdoğu için yeşil çaylı rakıyı deneyeceklerini müjdeliyor! Haberde rakı içen kadın oranının yüzde 15e çıktığı; bu oranın eskiden yüzde 10 olduğu; yüzde 5lik bir başarı elde edildiği dile getiriliyor. Firmanın bir başka müjdesi ise Yeni Rakıyı, eski Türk filmlerinde görünen şişe etiketleriyle piyasaya sürecek olması.

Haberde yer alan bir ara başlık şöyle: En çok satış bakkalda. Firma yetkilisi bakkallar kral diyor. Toplam içki satışının yüzde 48i bakkallarda, yüzde 28i kuruyemişçi-tekel bayilerinde ve yüzde 20si de marketlerde gerçekleşiyormuş. Aynı gazetede iki gün sonra yayımlanan bir haber, kimse kızmasın, iç burkucu. Başlık aynen şöyle: Oğlumun Biracı annesi oldum / Türkiyeyi ihracat üssü yaparım. Bu sözler Carlsberg isimli dünyanın en büyük 5 bira şirketinden birinin ilk kadın CEOsu Damla Birola ait. 1 Ocak 2007te Türk Tuborgda CEOluk koltuğuna oturmaya hazırlanan Birola 5,5 yaşındaki oğlu Kerem anne yerine biracı anne diye sesleniyormuş. Habere göre Türkiyede kişi başı bira tüketimi 12 litreymiş. 1970lerde 1,5 litrelerde dolanıyormuş. ABDdeki rakam 80 litre. Bira kültürünün hüküm sürdüğü ülkelerde ise 150 litre. Türkiye bira ihracatının önemli bir bölümünü Iraka yapıyor. Hürriyet 19 Aralıkta içki reklâmlarıyla bezenmiş Hadi Eğlenceye manşetli özel bir ek verdi okurlarına. Aynı gün Radikalin İçki Keyfi eki de içmeye davet ediyordu insanları. Hürriyetin ekindeki Kanat Atkayanın yazısında bir ayrıntıya takılıyor insan ister istemez: Bir bira diye bir kavram yoktur! En güzel bira ikinci biradır. Üçüncüde frene basmak, dördüncü biraya pek bulaşmamak gerekir. Acaba ikinci birayı içenlerin ne kadarı dördüncü biraya bulaşmadan edebiliyor?

İÇKİ REKLÂMLARI DAVA EDİLEBİLİR

Prof. Mansur Beyazyürek birçok gazetede tam sayfa yayımlanan içki reklâmlarına hayli tepkili: İçkinin reklâmı bütün medeni ülkelerde yapılırken altında, belli bir dozun üzerinde alındığında zarar verir diye yazar. Türkiyede bu bile yok. Böyle bir şey var mı? Zarar verici bir maddenin içersen ancak hayatı bulursun diye reklâmı olur mu? Hem de tam sayfa! Beyazyürek, medyaya şöyle sesleniyor: Gazetelerin hassas olması lazım. Çoluk çocuğun eline verilen bir gazeteyim deyip, Hürriyet gibi Sabah gibi gazetelerin bu reklâmları almaması lazım. Alındığında şimdikinden daha küçük olmalı. Mutlaka zararı vurgulanmalı haberlerde. Bir konserve kutusunda son kullanma tarihi, içindeki maddeler belirtilmese dava edersiniz. İçki reklâmı veren zararlı olduğunu niçin yazdırmıyor. Vatandaş dava edebilir.

Merak edilen konulardan biri de, sigaraya karşı oluşan tepki ve bilinçlenmenin alkolde niçin meydana gelmediği. Oysa toplum, sigara gibi alkolün zararında da hemfikir. Nice ocağın alkol yüzünden söndüğünün yakın şahidi. Kapalı yerde sigara içen biri ikaz edildiğinde derhal mahcup bir edayla gereğini yerine getirirken, alkolde neden bu noktaya varılamıyor? Prof. Beyazyüreke göre, sigaradaki bilinçlenmede maddenin üzerine sağlığa zararlıdır, erkekliği öldürür, kansere yol açar ve benzeri ifadelerin yazılması son derece etkili oldu. Bütün dünyada sigara tüketimi yüzde 5 oranında azaldı.

YEŞİLAY ATAĞA GEÇİYOR

Diğer yandan sigaranın içmeyenlere de zararı var. Hatta pasif içicilerdeki zarar, içenden daha fazla. Bu bilgiler içmeyenleri harekete geçirdi. Alkolün zararının göz ardı edilmesinde sosyal statüymüş gibi algılanmasının etkisi de var mı sorusuna Beyazyürekin cevabı çok net: Bağımlılık yapıcı maddeyi kullanmak sosyal statü değildir. Böyle bir sosyal statü yok dünyanın hiçbir yerinde. Bu bir kandırmaca.

5 Mart 1920de kurulan Yeşilayın (Hilali Ahdar), 1980lerde çok etkin bir performans ortaya koyduğunu görüyoruz. Mektup pulu geliri ve okullarda dağıtılan zarflarla desteklenen cemiyet, son 10-15 yıldır geri planda. Yeşilay Genel Sekreteri Ahmet Sırrı Arvas, devletten acilen fon ayırması ve mekân tahsis etmesini istediklerini belirtiyor. Bunun için siyasi ve bürokratlarla temas halindeler. Yazar ve avukat Mustafa Necati Özfaturanın iki dönemdir başkanlığını yaptığı cemiyetin görevdeki genç yöneticilerinin birçok projesi var; ama zamanlarının yüzde 70ini projelere sponsor desteği için harcamak zorunda kaldıklarından işler biraz yavaş ilerliyor.

Tüm imkânsızlıklara rağmen okullara 1,5 milyon adet doküman göndermişler. Konferans, seminer, tiyatro ve akademik yazı çalışmaları da devam ediyor. Mayıs 2007de Türkiyedeki ilk uluslararası bağımlılık sempozyumunu organize edecek Yeşilay. Hedef, dünya çapında uzmanları bir araya getirmek. Şu an 76 proje üzerinde çalıştıklarını söylüyor Arvas. Yine onun verdiği bilgilere göre Yeşilayın birkaç binanın kira geliri haricinde maddi akarı yok. Çalışanların hepsi gönüllü.

1996dan bu yana Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesine bağlı AMATEMde görev yapan Doç. Dr. Duran Çakmak, son 10 yılda madde bağımlılığında artış gözlemlediklerini söylüyor. 100 yatak kapasiteli merkezde halen 85 hasta yatarak tedavi görüyor. Bunların 5te 3ü alkol bağımlısı.

AMATEME HER GÜN 100 BAŞVURU

Ankara Numune Hastanesi Psikiyatri ve Alkol ve Madde Bağımlıları Tedavi Eğitim Merkezi (AMATEM) Klinik Şefi Doç. Dr. Nesrin Dilbaz, merkezde tedavi gören madde bağımlılarının çoğunun, Güneydoğu ve Doğu Anadoludan geldiğini belirtiyor. Listenin başında Gaziantep var. Onu Van izliyor. Hâkkari ve Kilisteki oran da yüksek. Dilbaz bunun sebebini şöyle açıklıyor: Doğu ve Güneydoğu Anadoluda eroin, esrar, alkol gibi maddelere kolay ulaşılıyor, kullanımı sosyal kabul görüyor ve kaçak geldiği için ucuza satılıyor. Bu da bu bölgelerde bağımlı sayısının yüksek olduğunu gösteriyor. 2004te 572 hasta tedavi için merkeze yatırılmış, bu sayı 2005te yüzde 25lik artışla 784e çıkmış.

Duran Çakmaka göre hayat boyu devam etme eğilimi taşıyan hastalığın tedavi sonrası nüksetmemesi için azami dikkat şart. Kesin bırakmasına rağmen bir kadehten bir şey olmaz. diyen alkoliğin eski haline dönmesi işten bile değil. Kayma diye tanımlanan bu sürecin başarıyla atlatılmasında kişiye, ailesine ve yakınlarına büyük iş düşüyor. Çakmak, zaten alkoliklerin hastalıklarını kabul etmede 3-5 yıl zaman kaybettiklerini hatırlatarak, tedavi sonrasındaki hassasiyete bir defa daha vurgu yapıyor: Herkes bağımlı olabilir. Bu asla unutulmamalı.

Çakmak, alkol bağımlığında genetik ve sosyal sebepler kadar öğrenme ve karakter gibi boyutları da önemsiyor. Tedavi aşamasındaki hastaların hepsi aynı oranda umutla dolu değil. Kimi tedaviden olumlu sonuç alınacağına inanırken kimi de daha baştan geliyoruz ama neticesiz kalacak. görüşünde. Çakmak bu noktada iradenin ehemmiyetine işaret ediyor. AMATEMe her gün 100 kişi başvuruyor. 2005te 8 bini alkol yüzünden 17 bin kişi kapısını çaldı merkezin. Bunların 1400ü yatılı tedavi gördü. Ekim sonunda geçen yılkı başvuru miktarı çoktan yakalanmıştı.

İstanbuldaki merkeze gelen bir hastanın ilk aşamada alkol veya madde kullanımının kesilmesine bağlı yoksunluk bulguları ilaçla tedavi ediliyor. Sonrasında alkol veya maddeye tekrar başlamamaya yönelik psikoterapi programı uygulanıyor. 28 günlük bu program hastanede tamamlanıyor. Hastaların yakınlarına yönelik aile toplantılarıyla tedavi süreci destekleniyor. 1983ten beri hasta kabul eden merkezde 1 klinik şefi, 6 psikiyatri uzmanı, 1 aile hekimi, 7 asistan doktor, 5 psikolog, 35 hemşire, 5 sağlık memuru hizmet veriyor. Polikliniklerden eğitim salonuna, yoğun bakımdan kütüphaneye kuvvetli teknik alt yapısı var. 1996-2003 yılları arasında alkol kullanımı sebebiyle AMATEMe başvuranların sayısı 62 bin 81 kişi. Bunlardan 2 bin 974ü kadın, 59 bin 107si erkek. Aynı dönemde yatılı tedavi görenlerin sayısı 174ü kadın, 6 bin 613 kişi. Erkeklerde en çok başvuru 8 bin 475 ile 1999da, kadınlarda 631 ile 1998de gerçekleşiyor. Yatılı tedavi rekoru, erkek ve kadınlarda da 1988de kırılıyor. Bu yıl 955 erkeğe ve 36 kadına yatılı tedavi tatbik ediliyor. Merkezde yoğun bakım, alkol-madde yoksunluk tedavisi (detoksifikasyon), alkol-madde kullanımına bağlı psikoz ve 28 günlük psikoterapi tedavisi üniteleri bulunuyor. nın ilk 9 ayında 17 bin 81 kişi poliklinikte çare aradı.

ADSIZ ALKOLİKLER DAYANIŞMASI

Hastalıkları sebebiyle mecburen yalnızlık sendromu içine giren alkolikler çıkış yolunu, 1935te kendi aralarında kurdukları dayanışmada aramışlar. Başlangıç yeri ABD. Prof. Ahmet Çelikkolun verdiği bilgiler Neden ABD? sorusuna açıklık kazandırıyor: ABD halkının üçte ikisi alkol kullanıyor, yarısı da düzenli içici. Bu ülkede bir ara yasayla alkol yasaklanıyor ama nafile. Kendilerini Adsız Alkolikler (A.A.) olarak adlandıranlar da hızla bütün dünyada örgütleniyor. 1980lerde Türkiyede de A.A. grupları oluşuyor.

Ankara merkezli gruplardan şu anda Antalya, Çankaya, Fethiye, Karşıyaka, Mersin, Körfez Ören, Tekirdağ, Beyoğlu, Çapa, Fethiye Vaatler, KKTC, Moda, Pamukkale, Harbiye Turkuaz, Bodrum, Datça, İzmir, Kuşadası, Nazilli, Sıhhiye, Yeşil Niksar, Bursa Uludağ, Denizli, Kadıköy Birlik, Marmaris, Nişantaşı ve Tarsus adlı gruplar faal halde. Grupların hepsi tıbbi tedavi merkezleriyle temas halinde. Bir yandan tedavileri sürüyor, diğer yandan birbirleriyle kurdukları dayanışma.

A.A.ya göre alkoliğin en büyük problemi hastalığını kabul etmemesi ya da yeterince farkında olmaması. Bu sebeple irtibat kurdukları kişilere önce 12 soruluk testi samimiyetle cevaplamalarını öneriyorlar. Dört ya da daha fazla soruya evet cevabını verenler, alkolle ciddi problem yaşıyor demek. Sorular şöyle: 1) Bir hafta boyunca içki içmemeye karar verdiğiniz halde, dayanamayıp birkaç gün sonra yeniden içmeye başladığınız oldu mu? 2) Çevredeki insanlar içki içmenizle ilgilendiklerinde; Bunlara da ne oluyor, içki içmemden onlara ne? diyor musunuz? 3) Her zaman içtiğiniz içkiyi, baş ağrısı yapmaması, ağzınızın kokmaması ya da sarhoş etmemesi için değiştirdiğiniz oluyor mu? 4) Son bir yılda sabahları da içtiniz mi? 5) İçki içtiği halde herhangi bir sorunu bulunmayan kimselere gıpta ediyor musunuz? 6) Son bir yıldır, alkol, sağlığınızla ilgili problemler oluşturmaya başladı mı? 7) Alkole düşkünlüğünüz evinizde probleme yol açıyor mu? 8) Davet edildiğiniz toplantıda sunulan içkiyi yeterli görmeyip daha fazlasını arar mısınız? 9) İstemediğiniz halde sarhoş olduğunuzda hiç Dilediğim an içkiyi bırakırım diyor musunuz? 10) Son yıllarda gece alkol aldığınız için ertesi gün işe gidemediğiniz veya gitmediğiniz oldu mu? 11) Ayıldığınızda sarhoş geçirdiğiniz günlerin gecelerin hatırlamadığınız anları var mı hiç? 12) İçmeseydim hayatım çok daha iyi olurdu diye düşünür müsünüz bazen?

A.A.ların tedavi sürecinde uyguladıkları 12 basamaklık bir süreç tabloları da mevcut. 12 aşamanın kuralları beynelmilel. Ülkelere göre uyarlama konusuna dair ayrıntıları ilgili gruplar veriyor. Gruplar hiçbir şartta medyaya çıkarak deşifre olmuyor. Bir sivil toplum kuruluşu değiller. Kapalı devre terapi grubu niteliği taşıyorlar. Deşifrenin dayanışmayı ve oluşumu etkisiz kılacağına inanıyorlar.

Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, alkoliklerin alkol alarak yoksunluk krizini sonlandırdıklarında normale döndüklerini zannettiklerini söylüyor. Oysa bu büyük bir yanılgı. Durumları gerçekte sarhoşluk belirtileri gösteren kişiden daha da vahim. Yoksunluk krizinin bitmesiyle konsantrasyonlarının arttığını hissetmeleri anormal bir hadise. O sırada kanlarında sıradan bir sarhoşun belki iki katı alkol var. Yani bir adım sonrası giriş paragrafında yazdığımız gibi koma ya da ölüm…

Katkıda bulunan: Nursel Dilek



GAZİANTEPTE BAĞIMLILIK ARAŞTIRMASI

Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları Birimi (GAMAB), son 5 yılda (1 Ocak 2001-31 Aralık 2005) kendilerine başvuranların sosyodemografik özelliklerini inceledi. Bu sürede GAMABa 126 hasta başvuruyor. Yüzde 96,8i erkek. Ortalama rakamlar ise yaşta 36,2; madde kullanma süresinde 13,19 yıl. Kullanılan madde oranları da sırasıyla yüzde 46,8 alkol, yüzde 42,1 eroin ve yüzde 7,1 esrar. Alkol bağımlılarının başlama yaşı ortalaması 24,3. Alkol dışı madde ortalaması ise 22,44. Alkol bağımlılarının yaş ortalaması diğerlerine nazaran daha yüksek. Suça karışmada tam tersi bir durum söz konusu. Eğitim seviyesi yükseldikçe suç öyküsünün azaldığı gözlendi. Güneydoğuda bu konuya dair ilk araştırmanın sonuçları, Türkiyenin diğer yörelerindeki sonuçlarla genelde benzeşiyor. Ama başlama yaşı daha yüksek. Kadın oranları daha düşük. Bu da sosyokültürel özelliklerin bağımlılıkta farklılık doğurabildiğini ortaya koyuyor.



DİNLER VE ALKOL

İlkçağ dinleri alkolü yasaklamamış, hatta dinî törenlerin kutsal bir simgesi saymış. Bağ, üzüm ve şarap kutsal sayılmış. Yunan ve Romada alkolün kazandığı bu nitelik, Hıristiyanlıkta da devam etmiş. Şarap Hz. İsanın Kanı gibi kutsanarak dinî törenlerde özel bir yer almış. Musevilikte de sarhoşluğa gitmeyecek oranda içilmesi dinsel tören kabul edilmiş. Hıristiyanlık sarhoşluğu yasaklarken alkol alımını serbest bırakmış.

İslâmiyette ise alkol kullanımı tamamen yasak. Mâide suresinin 90 ve 91. ayetinde Ey iman edenler! Şarap, kumar, tapınmak için dikilmiş taşlar ve fal için kullanılan oklar şeytanın murdar işlerindendir. O halde onlardan kaçının ki felah bulasınız. Şüphesiz ki şeytan, içki ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allahı anmaktan alıkoymak ister. Artık vazgeçmez misiniz? diye buyruluyor. Yine Hz. Muhammed (S.A.V) birçok hadisinde alkollü içkileri men ediyor.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

Bluesky24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Hepsi çakırkeyifti ! Komalık oldular

Serbest Kürsü ve Diğer Sağlık Haberleri Hepsi çakırkeyifti ! Komalık oldular Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Alkol bütün kötülüklerin anasıdır söylemi artık eskisi gibi iz bırakamıyor belleklerde. Aynada, medyada ve sinemada hep alkol var! Neden? Az az içiyorum, bir şey olmaz demek büyük bir risk. Günde bir şişe bira ya da bir kadeh rakı bile karaciğerde ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Diğer Sağlık Haberleri telkin cd indir izle İstanbul Diğer Sağlık Haberleri nerededir kimdir Diğer Sağlık Haberleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Diğer Sağlık Haberleri hipnoz Diğer Sağlık Haberleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Diğer Sağlık Haberleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Diğer Sağlık Haberleri kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:07 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.